Halil Şahin

Halil Şahin

BİR NUMARA

Bir zamanlar; son yıllarda tutturulan düzmece olayların bir numarası aranıyordu. Hala bulup yakalamış da değiller. Oysa fazla uzağa gitmeye gerek yok. Yakın tarihimize dönüp bakarsanız, tüm arananların, gün ışığı parlaklığıyla size baktığını görürsünüz. Türkiye; II. Dünya Savaşı boyunca İ. İnönü’nün yoğun çabalarıyla güya tarafsız kalmayı başarmıştı. Türkiye her ne kadar tarafsız da olsa; Almanya’nın II. Dünya Savaşı’ndan galip çıkacağına endekslenmişti. Halk, kominizim ile korkutuldu. Güya Kafkaslarda komünizm yok edildikten sonra “Türk Turan Birliği” kurulacak ve esaret altında yaşadığı düşünülen Türkler; tek bir çatı altında birleştirilecekti. Öte yandan ismini ilk kez Cumhurbaşkanı İ. İnönü’ye yazdığı mektupla duyduğumuz bir kişi vardı ki, bu kişi; mektubunda Türkiye’nin Almanya yanında savaşa girip Balkanları ilhak etmesini, Almanların Sovyetleri zayıflatmasının ardından da Kafkasları ele geçirmesini öneren, Daniele Ganser’in “NATO’nun Gizli Orduları” isimli kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla Üsteğmen Alparslan Türkeş’ti. Doğu Avrupa ülkelerinin komünizmi tercih etmesi, ABD ile SSCB arasında “Soğuk Savaş” olarak adlandırılan yeni bir savaş döneminin de kapılarını açtı. II. Dünya Savaşının ardından yükselişe geçen komünizme karşı ABD ve İngiltere; İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya, Danimarka, Yunanistan, Almanya, Norveç, İsveç, Finlandiya, Avusturya, İsviçre, Belçika ve Türkiye gibi NATO üyesi ülkelerde CIA ve MI6 denetiminde gizli ordular oluşturdu. ABD, kendi gizli servisini de bu dönemde kurdu. Soğuk savaş ile başlayan yeni dönemde, gerekirse örtülü operasyonlar yapacak üstün teknoloji ile donanmış CIA’yı oluşturdu. Son zamanlarda gazetelere yansıdığı gibi, NATO gizli ordularının tümünün ismi ‘Gladyo’ değildir. Gladyo; İtalya’daki gizli yapılanmanın ismi. Örneğin; Danimarka’da ‘Absalon’, Fransa’da ‘Rüzgâr Gülü’, Yunanistan’da ise ‘Koyun Postu’ olarak adlandırılmıştır. Türkiye’deki gizli ordunun kuruluş tarihi 27 Eylül 1952 olarak biliniyor. Kore Savaşı sonrası A. Menderes; Türkiye’yi NATO’ya sokmuştu. NATO’ya üye olan her ülkenin imza attığı ek protokole göre; olası bir Sovyet işgaline karşı ve ülke içindeki komünistlerle mücadele edecek gizli bir ordu veya örgütün kurulması peşinen kabul ediliyordu. Bu gizli örgüt Türkiye’de “Özel Harekât Dairesi” ismiyle görev yaptı. Türkiye’de elân ÖHD’nin sadece askerlerin istek ve bilgisi içinde kurulduğuna dair yanlış ve yanlı bir kanı egemen. Oysa Genel Kurmay Başkanlığına bağlı tüm daireler, ihtiyaca göre Genel Kurmay Başkanlığının emriyle kurulurken; ÖHD, Milli Siyaset Kurulunun kararı doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığının kararnamesi ile kurulmuştur. Komünizm tehdidi ortadan kalkınca, ÖHD; 1994 yılında “Özel Kuvvetler” adıyla PKK ile mücadele için yeniden yapılandırıldı. Türkiye bir kandırmaca ile kısa sürede ABD’ye teslim oluyordu. Bu amaçla Türkiye’ye yapılan ilk maddi yardım; paranın nerede ve nasıl kullanılacağına ABD’nin izin vermesi kaydıyla, 1946 yılında 500milyon dolar oldu. Ardından 1947 yılında soğuk savaşın; hammadde kaynaklarının olduğu bölgede gerçekleşecek güç savaşı olduğunu, Ortadoğu’daki güç dengesinin ABD’den yana olması için Türkiye’nin komünizmden uzak ve ulus devlet olarak hayatını devam ettirmesinin öneminin dile getirildiği meşhur “Truman Doktrini” hayata geçirildi. Çünkü Sovyetler, federasyon ya da eyaletleri kolayca kendi saffına çekebilmekteydi. Bu nedenle günümüzde Sevr haritalarını burnumuza sokan ABD; o gün için ulus devlet yapısının yanında yer alıyordu. Komünist eğilimlerin Türkiye’ye nazaran daha güçlü olması nedeniyle Yunanistan’a, Türkiye’nin üç katı büyüklüğünde bir yardım yapıldı. Böylelikle Yunanistan ve Türkiye soğuk savaş nedeniyle silahlanma konusunda birbiriyle yarışan iki ülke haline getirildi. Türk Subayların gerilla eğitimi alacağı ABD kamplarındaki ilk grup 16 kişiydi. Bunların arasında rütbesi Yüzbaşı olan Alpaslan Türkeş ile 12 Eylül darbesinden sonraki ilk seçimlerde K. Evren’in “Oy verin” diye işaret ettiği Milliyetçi Demokrasi Partisi Genel Başkanı Turgut Sunalp da vardı. Artık; Türkiye’de aydınlar sırf solcu oldukları için fişleniyor, baskılara uğruyor, özellikle kamu görevlileri işlerinden uzaklaştırılıyor, sürgün ediliyordu. Türkiye; Menderes iktidarıyla beraber, ABD yanlısı ülkelerin yanında yer aldığını açıkça ilan etmişti. NATO üyeliğimizin ardından oluşturulan ÖHD, Amerika’ya giden 16 kişilik Subay ekibini; Türkiye’nin çeşitli yerlerinde açılan kamplarda, komünizmle mücadele için kullanılacak subayların eğitimi için görevlendirdi. Bu kamplarda sadece Türk Subayları eğitim vermiyordu. Aynı zamanda ABD askerleri de eğitmenlik yapıyordu. Günümüzde MİT olarak bildiğimiz istihbarat örgütü MAH’da ABD kontrolüne geçmiş ve yeniden yapılandırılmış, birçok çalışanı NATO bünyesinde anti-komünist eğitime tabi tutulmuştur. MAH’ın kuruluş aşamasında Almanya’dan yardım alındığı için Alman ekolü egemenken, NATO’nun el atmasıyla ABD ekolüne sahip bir kuruluşa dönüştürülmüş, hatta MAH Başkanı Naci Perkel; CIA ile uyumlu çalışamadığı için A. Menderes tarafından görevden alınarak, CIA güdümüne sokulmuştur. Hatta çalışanlarının maaşları bile CIA tarafından ödenmekte, tüm istihbarat dosyalarımız CIA tarafından kontrol edilmekte, MAH yıllık 1-1,5 milyon lira karşılığında ülkemizin tüm sırlarını CIA’ye vermektedir. İşin ilginç yanı MAH, CIA güdümüne girdikten sonra o güne dek milletvekillerinin telefonlarını dinleyip, gerektiğinde kendilerine karşı kullanan A. Menderes’in telefonlarının; bu birim tarafından dinlendiği ortaya çıkmıştır.

  1. Menderes’le ilgili aşk dedikodularının kaynağı da CIA güdümüne giren MAH’tır (MAH ile ilgili tüm bu bilgiler Yassıada Duruşmalarında ortaya çıkmıştır).
Bugün; Türkiye’de NATO’ya bağlı gizli bir ordu olarak kurulan ve bilerek salt TSK ile ilişkilendirilen bu yapılanmadan en çok şikâyetçi olan dinci kesimdir. Aslında bu millet; ABD güdümlü darbelerin arkasında bulunan bu yapılanmanın mimarının, çok sevdikleri ve beğendikleri Adnan Menderes olduğunu, darbe öncesi dönemde salt subayların değil, aynı zamanda CIA tarafından kullanılan İslamcıların ve MAH’ın da bulunduğunu bilmiyor. Bu nedenle yıllardır tüm öfke ve nefretlerini Türk ordusuna kusuyorlar. Öyle değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi