Arkadaşlar! Yugoslavya konusu çok önemli ve bizimle de yakından ilgili olduğu için, 3 bölüm halinde Yugoslavya'nın yaşadıklarını özet olarak anlatacağım. 3 bölümün tamamını düşünerek okursak, Türkiye için doğru dersler çıkarabiliriz. Yugoslavya, 1950- 1980 arasında Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biriydi. Yatırımlar aralıksız birbirini takip ediyordu. Ekonomide Devletçilik esastı. Her yurttaşın işi, sağlığı, güvenliği, eğitimi devlet garantisi altındaydı. Hem SSCB ile, hem de Bağlantısızlar Hareketi ile ticari ilişkileri vardı. Yugoslavya devlet başkanı Mareşal Josip Broz TİTO (1892- 1980) pek çok farklı etnik milliyet, din ve mezhebe bağlı toplumları, tek bir devlet altında en başarılı bir şekilde barış içinde yaşatıyordu. 1980 de Tito’nun ölümüyle beraber, Batı’da eğitilmiş uzman danışmanlar, ülkenin her yanına sızmaya başladı. Bu misyonerler, Yugoslavya’nın her bölgesinde Farklı din ve mezhep temsilcileriyle, farklı milliyetlerle gizli anlaşmalar ve görüşmeler yaptılar. Siyasetçileri etkilediler. Sendikacıları etkilediler. Sivil toplum örgütlerini etkilediler. Büyük vaatlerle hem beyinlerini yıkadılar, hem de büyük çıkarlar sundular. -Yugoslavya dünyaya açılsın- dediler. -Daha özgür daha demokratik olsun- dediler. -Yugoslavya içindeki halklar, dini ve milli - özgürlüklerini, özerkliklerini kazansın, biz de destekleriz- dediler. Artık Tito ölmüştü, birleştirici, koruyucu unsur ortadan kalkmıştı. Onun için, Avrupa'dan ve ABD'den gelen çok sayıdaki misyonerlerin çalışmaları kolay oldu. Çünkü arkalarında ABD, Avrupa Birliği ve NATO desteği vardı. Bu arada bir elleriyle sendikaları böldüler, grevleri teşvik ettiler, üretimi durdurdular, sonra fabrikaların kapanmasını sağladılar. Kalan fabrikaları da özelleştirmeye başladılar. Diğer taraftan da Sendika üyelerini etnik ve dinsel kökenlerine göre bölüp birbirine düşürdüler. - Böyle oldukça daha demokratik olacaksınız, daha özgür olacaksınız- demeye de devam ettiler.(Aynı bizdeki gibi). (Bizim Türk ordusunu ve vatansever aydınları hapse atıp, tüm doğu Anadolu’yu PKK ya teslim ettirdikçe - aferin bak daha demokratik oldunuz- dedikleri gibi.) Üretim aksadıkça işsizlik arttı. Bu işsizlik ordusunun içinden lümpen terörist örgütler oluşturdular. Bu lümpen örgütler, etnik ve dini bölünmenin fitilini ateşledi. Her şey planlandığı gibi ilerliyordu. Ülkenin her yeri CIA ajanı dolmuştu. Siyasete, ekonomiye ve eğitime el attılar. (Aynı bizdeki gibi) Soros destekli yardımlarla medya tamamen ele geçirildi. Ordu paramparça edildi. Yargı, mahkemeler parçalandı, işlemez hale getirildi. Yugoslavya içindeki her etnik grup kendi silahlı güçlerini oluşturmaya başladı. Sırayla Sırplar, Hırvatlar sonra diğerleri . Soros destekli gençler, Açık Toplum Vakfı, Otpor adlı örgütler, süreci belirlemeye başladılar. Bunların hepsinin akıl hocaları, emekli Amerikan generalleriydi. DEVAM EDECEK (KENAN ÖZEK/ Tarihten Notlar Facebook sayfasından alıntıdır)