Son yıllarda ülkede yaşananlar, yürek gücünüzü bozmasın; siz asla güçsüz değilsiniz. Biz Türkler; gereksinim duyduğumuz kudretin, damarlarımızdaki soycul kanda var olduğunu, yeryüzünde en iyi bilenlerdeniz! Sayınızın az olduğunu sanmayın. Bir Türk'ün Dünya’ya bedel olduğunu, herkesten çok siz bilmektesiniz! Korktuğunuzu mu sanıyorlar? Biz Türkler; her Türkün asker doğduğunu, analarımızın ninnilerinden itibaren bilenlerdeniz! Suskunluğumuz sizleri aldatmasın. Biz Türkler; "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!" diyebilecek denli, soycul Ata’mızın, "Eğer yurdumda sulh varsa, cihanda da sulh vardır. Yoksa o cihanı başınıza yıkarım" ruhunu, sömürgenleri Çanakkale'ye, Dumlupınar’a gömdüğümüzden beri çok iyi bilenlerdeniz.    Çünkü siz; Çanakkale'de “57. Alay”, Kurtuluş Savaşı’nda “Kuvva” olabilen, emanetlerimizin bekçileri, Mustafa Kemal'in askerlerisiniz! Daha düne değin BOP çerçevesinde, ABD ve İsrail kışkırtmalı "Yeni Osmanlıcılık" görüntüsü altında unutturmaya çalışıyorlardı. Ama bu gün; Türk Ulusunun Büyük Devrimci Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü ebediyete uğurlanışının 69. Yıl dönümünde saygı ve özlemle anarken Ortadoğu Birleşik Devletleri’nin (Büyük İsrail) kurulmakta oluşunu anımsayın. ABD'nin İran ve Afganistan için TSK'dan savaşkan asker istemesini, oluşturulmaya çalışılan çoğunluk diktasını, devlet kadroları içinde cemaat yapılanmasını, Cemaat - CFR/CIA  bağlantılarını, muhalif aydınların zindanlarda tutulmasını her halde hemen unutuverdiniz! PKK ve Ermeni Açılımı denen sapkınlıkları unuttunuz mu? Değil teğet, delip de geçmek bilmeyen ekonomik krizle elan boğuşmuyor musunuz? Yolsuzlukların örtülemeyecek boyutlara ulaşmasını, üretim araçları ve finans kuruluşlarının yabancılaştırılmasını, her geçen gün işsizler ordusuna yeni katılan emekçi ve esnaf kardeşlerinin ağlayışlarını, okul bina ve arazilerinin bile "babalar gibi" satılmak istenmesini, 4C Yasası ile emekçinin köleleştirilmek istenmesini göz önüne getirin. Gemicikleri, villacıkları, şirketçikleri ve halkın gözünden kaçırılan daha nice farklı gündemleri unutturmaya çabalıyorlar. Senin açlığını sana unutturmaya çalışıyorlar. Ve Atatürk sizlere, ta uzaklardan sesleniyor: “Ey Türk Ulusu! İlk görevin: Gözlerini açıp, kafanı kaldırıp Laiklik ve Cumhuriyet’i savunmaktır. Özgürlüğünüzün ve geleceğinizin biricik kurtuluş seçeneği budur. Bu kurtuluş, senin en son şansındır. Senin kafanı ezerek kapatacak, eğitimini engelleyip, koyunlaştıracak yurt içinde de kötü yürekliler olabilir. Bu gün; Laiklik ve Cumhuriyet’i savunmak durumundasın. Göreve atılmak için içinde bulunduğun şartları düşünmeyeceksin. Bu durum; Bıçağın kemiğe dayandığı bir an olabilir. Dinine ve Cumhuriyetine kastedenler; ABD ile AB gibi emsali görülmemiş şer ortaklığının temsilcisi olabilirler. Kömür, altın ve beyaz eşya ile aziz vatanın tüm belediyeleri zapt edilmiş; Bütün kilit noktaları kadrolaştırılmış, orduları sindirilmiş ve yurdun her köşesi her yönüyle işgal edilmiş olabilir. Bütün bu durumdan daha elim ve daha vahim olmak üzere, memlekette iktidara sahip olanlar; Gemiciklerle, villalarla, hortumlanan kutucuklar dolusu paralarla ceplerini doldurma derdinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri; işlerine gelen yasaları çıkarıp, sahipsiz ülkende at koşturduklarını sanabilirler. Ulus; yoksulluktan, baskılardan yıkık ve güçsüz duruma düşmüş olabilir. Ey Türkiye Cumhuriyeti’nin Milleti! İşte bu içinden çıkılmaz sanılan durumda dahi görevin; Laiklik ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Gereksinim duyacağın bilgi, daha önce anlattıklarımda vardır. Aç bir kez oku!” Yıllar geçse de unutturamazlar ve ağızlarından son çıkmakta olan sözleri takıyye bile kabul etseniz, unutturamayacaklarını onlar da anladılar…