Türkiye’nin Nüfusunun Azalması Bekleniyor

Türkiye’nin Nüfusunun Azalması Bekleniyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (MYO) ile Dünya Yaşlılık Derneği tarafından 10 Şubat 2015 tarihinde “Yaşlı Bakım Teknikerliği ve Yaşlı Bakımında Farkındalık” konulu bir panel düzenlendi. Panelin açılış konuşması yapan Atatürk Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Görevlisi Asuman Yılmazer, Türkiye’de ve dünyada yaşlılığın ön plana çıktığını belirterek, yaşlılığın bebeğin anne rahmine düşmesinden itibaren ömür boyu süren bir süreç olduğunu ifade etti. Yılmazer, “Yaşlılık bir hastalık değildir. Yaşlılık, kişilerin fizyolojik yapısından kaynaklanan bir değişikliktir ve bu değişikliğe uyum yaşlılıkta önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üzeri bireyleri yaşlı olarak tanımlamış ve bunu genç yaşlılar, orta yaşlılar ve ileri derecede yaşlılar olarak üçe ayırmıştır. Nüfusun yaşlanması, bir ülkede 65 yaş üzerindeki insanların sayısının tüm nüfusa oranının artması demektir. Yüzde 4’den az olan toplumlar genç nüfuslu ülkeler olarak kayda girmektedir. Erişkin nüfuslu ülkelerde yaşlı nüfusunun toplam nüfusa oranı yüzde 4 ila 7 iken, yaşlı nüfuslu ülkelerde ise bu oran yüzde 7 ila 10, çok yaşlı ülkeler ise yüzde 10’un üzerinde kabul edilmektedir” diye konuştu. Yılmazer şöyle devam etti: “Türkiye’de nüfusumuzun genç olduğu ile övünüyoruz ama son çalışmalar bizdeki yaşlılık oranının yüzde 7,4 olduğunu göstermektedir. Artık Türkiye de nüfusu yaşlanan ülkeler arasına girmiş durumdadır. Türkiye’de yaşlı nüfus projeksiyonuna baktığımız zaman Türkiye’de gelecek yıllarda yaşlı nüfus oranının yüzde 20 hatta bazı kaynaklara göre yüzde 30’a ulaşacağı öngörülmektedir. Eğer 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağını düşünürsek, 30 milyon yaşlı bizleri bekliyor. Bunun sonucunda da sağlıkla ve bakımla ilgili pek çok problem ortaya çıkacak.” Ortalama yaşam süresi uzuyor 1950 ile 2000 yılları arasında dünya genelinde yaşam süresinde 20 yıllık bir artış yaşandığın kaydeden Yılmazer, “Gelecek 50 yıllık süre içerisinde de ortalama yaşam ömrünün 10 yıl daha uzaması söz konusu olacak. Gelecekte artık 100 yaşını aşmış insanlarla karşılaşmak mucize olmayacaktır. Hatta 2020 yıllarında dünya nüfusunun yüzde 10’u 100 yaş ve üzeri olacaktır. Ülkemizde halen 8 milyon dolayında yaşlı insan var. Bu yaşlı sayısı toplam nüfusun yaklaşık olarak yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Bu sayının gelecek 20 yılda iki katına ulaşması öngörülmektedir” ifadelerini kullandı. Yılmazer, şöyle dedi: “İstatistiklere baktığımız zaman erkek ve kadınlar için ortalama yaşam süresinin arttığını görmekteyiz. Gelecek yıllarda kadın ve erkek yaşları arasındaki farkın giderek büyüyeceğini ve yaşlı nüfusun içinde kadın nüfusun daha yoğun olacağı yönünde bilimsel çalışmalar mevcuttur. Türkiye’de nüfus artış hızı, son 30 yılda sürekli olarak düşme eğilimi göstermektedir. 2050 yılında 100 milyon kişiye ulaşmanın mümkün olmayacağı görülmektedir. Bunun sebebi doğum oranlarının düşmesidir. Bir ülkede nüfusun yenilenebilmesi için kadın başına 2,1 çocuk düşmesi gerekiyor. Türkiye’de bu oran 2,12’lerde gözükmektedir. Çocuk sayısını arttırma politikalarının altında yatan neden de budur ki nüfusumuzun yenilenmeye ihtiyacı var.” Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Temsilcisi Sevgi Aytulun ise Türkiye’de 1970 yıllardan itibaren ciddi bir biçimde uygulanan nüfus planlaması ile doğurganlığın giderek azaltıldığını söyledi. Yılmazer, “Bunun sonucunda kadın başına düşen çocuk sayısı 2,1’lere kadar gerilemiştir. Türkiye’deki bu doğurganlık hızı, tehlikeli bir sınırdadır ve bunun altına kesinlikle düşülmemesi gerekmektedir. Bunun altına düşülmesi demek nüfusun yenilenememesi demektir” dedi. Aytulun şunları belirtti: “Doğurganlık oranı düşerken sağlık ve teknolojideki gelişmeler ve devamında yaşanan yaşam standardındaki artışlar beklenen yaşam süresini uzatmıştır. Bunun bir sonucu olarak Türkiye’de de yaşlılık olgusu ve yaşlılık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Türkiye’deki nüfusa bakarsak 2012 yılında 75 milyon nüfusun 2023 yılında 84 milyona yükselmesi, 2050 yılında 93,5 milyona yükselmesi ve 2075 yılında ise düşüşe geçerek 89 milyon civarında olması beklenmektedir. 1935 yılındaki nüfusun yüzde 3,9’unun 65 yaşın üzerindeki nüfusun oluşturduğu, 2012 yılına gelindiğinde ise bu oranın yüzde 7,5’e yükseldiği, 2023 yılına gelindiğinde ise bu oranın yüzde 10,2’ye yükseleceği ve ortalama 8,5 milyon civarında yaşlı insan olacağı, 2050 yılında ise yaşlı nüfusun toplam nüfusun yüzde 20’sine tekabül edeceği ve yaklaşık 20 milyon yaşlı nüfus olacağı, 2075 yılına gelindiğinde ise yüzde 27’ye çıkacağı ve yaklaşık 25 milyon civarında bir yaşlı nüfusumuzun olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’de hali hazırda Bakanlığımız Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı huzurevi sayısı 107 olup, bu huzurevlerinin toplam kapasitesi 11 bin 717’dir. Hali hazırda 10 bin 600 kişi hizmet almaktadır. Diğer bakanlıklara, belediyelere, dernek ve vakıflara, azınlıklara ait özel huzurevlerinin toplam sayısı ise 190 olup, toplam 19 bin 500 kişi buralardan hizmet almaktadır.” Evde bakım ücreti, hastalara daha iyi bakılmasına neden oldu Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürlüğü Temsilcisi Dr. İbrahim Karadağ da Sağlık Bakanlığı’nın yaşlılara yönelik gerekli tıbbi ihtiyaçları karşılamak adına Türkiye’nin pek çok yerinde Geriatri Anabilim Dalı kurduğunu ifade etti. Karadağ, Hastanelerimizde de atanan doktorlar nispetinde Geriatri Poliklinikleri açılmaktadır. Günümüzde pek çok aile kendi arasında çocuklarını muayene için götürdükleri pediatri doktorlarını birbirlerine anlatır. Gelecekte yaşlılar için de durum böyle olacak. Kişiler annesini, babasını veya büyükanne, büyükbabasını şu geriatri doktoruna götürüyorum ya da şuradaki merkezden hizmet alıyoruz diyecek. Çünkü bu Geriatri Anabilim Dalından yararlanacak olan yaşlı nüfusumuz her geçen gün artmaktadır” dedi. Evde bakım ücretlerinin yaşlı ve yatalak insanlara yönelik bakışı değiştirdiğine işaret eden Karadağ, şöyle devam etti: “Evde bakım ücretlendirmesinde yatalak hastalar konusunda son 10 senede büyük bir devrim yapılmıştır. Eskiden aileler, yaşlı aile büyüklerine bakarken uzun süredir bakım yaptıkları diğer kardeşlerin de bakıma yardımcı olması gerektiği hususunda şikâyetçi oluyorlardı. Günümüzde ise evde bakım ücreti ile yatalak hastalara 850 TL gibi doyurucu bir ücret verilmektedir. Bu ücret, özellikle Anadolu’da bu yaşlılara ve yatalaklara bakılma noktasında ailelerin daha fazla talepkâr olmalarına neden oldu. Bakıma muhtaç kişilerin çeşitli merkezlerde toplanması çok iyi sonuçlar vermiyor. Çünkü kimse kendi yakınınız gibi o yaşlıya bakmıyor. Bakması da mümkün değil. Toplu hizmet veren yerlerde sayı ne kadar çok artarsa ne yazık ki bir kalite düşüklüğü oluyor. Bunun yerine biz buradaki masraflarımızı kişilerin kendi yakınlarına verir ve teşvik edersek bu sayedeki hizmet kalitesi daha yüksek olacaktır. Günümüzde büyük şehirlerde tek başına yaşayan, evlenmemiş kişilerin tercih ettiği stüdyo daireler giderek yaygınlaşmaktadır. Bu evlerde yaşayan bireyler gelecekte yaşlandıklarında bakıma muhtaç olacaklar. Bu evlerde nasıl kalacakları sorusu önemli bir sorudur. Ben gelecekte Dünya Sağlık Örgütü’nün ülkelerin sağlık konusundaki gelişmişliklerinde sadece bebek ölüm hızını değil aynı zamanda yaşlı nüfus ölüm hızını veya yaşlıların almış olduğu hizmet kalitelerini göz önüne alacağına inanıyorum.” Hayat bir öğrenme sürecidir Dünya Yaşlılık Derneği Başkan Yardımcısı Belgin Turan ise hayatın bir öğrenme süreci olduğunu belirterek, “Bu süreç, doğum ile başlayarak ölünceye kadar devam ediyor. İnsanoğlunun 9 ay anne karnında kalması, büyümesi, yetişmesi, her aşaması ciddi emek istiyor. Yaşla birlikte bazı yetiler azalırken, bazı yetiler artıyor. Artan yetiler bilgelik, muhakeme gücü, tecrübe ve deneyimdir” diye konuştu. Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknolojik gelişmeler bir takım şeyleri belki öldürüyor. Bu noktada gençler bu değerlere sahip çıkarak devam ettirebilir. Nasıl devam ettirebiliriz sorusuna bakarsak geçmişte başta çocuk büyütme olmak üzere pek çok konuda büyüklerimize başvurur ve onların düşüncelerini alır, onları başköşeye oturturduk. Japonya’da kişi 55-60 yaşında emekli olduğu zaman artık hangi hobilerine zaman ayırabileceğine, hangi ülkeleri gezebileceğine, ne öğrenebileceğine dair planlar yapıyor. Atalarımızın söylediği gibi gerçekten de çalışan demir pas tutmuyor. Zaman içerisinde mutlaka her yaşta yapılacak çok güzel şeyler vardır. Ömür, günlerin toplamıdır. Ne kadar gün yaşadığınız kadar bu ömrü nasıl yaşadığınız da çok çok kıymetlidir.” Yaşlılık ikinci çocukluk dönemidir Panelde son olarak söz alan Dünya Yaşlılık Derneği Başkanı Umut Çınar ise Türkiye’de yaşlı bakım hizmetlerinin çok önemli olduğunu belirterek, “Şu anda önü çok açık olan ve yakın dönemde ülkemizde ve yurt dışındaki birçok ülkenin gündemine gelecek olan bir konu aynı zamanda. 2050 yılında dünyada yaşlılar ile çocukların nüfusu eşitlenecek” dedi. Dernek olarak etkinlikleri hakkında bilgiler veren Çınar şunları söyledi: “Dünya Yaşlılık Derneği olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü Nazilli’de 100 yaş üstü 8 yaşlımızla birlikte kutladık. Biz yaşlılığa farklı bakıyoruz. Yaşlılığa yaşam olarak bakan, dünyada tüzüğü en geniş olan, dünyada 2 defa yılın derneği, bir defa da yılın projesini yapan, yurt dışında 850 bin gönüllüsü olan bir derneğiz. Dernek olarak Türkiye’de ve dünyada yaşlılığın ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar artan oranda gittiğini çok iyi bilen bir ekibimiz var. Bu konuda yurt içinde ve yurt dışında binin üzerinde profesörle konuşuyoruz. Dernek olarak biz yaşlılara genç büyüklerimiz diyoruz. ABD’de ise kıdemli vatandaş diyorlar. Yaşlılık yaşanma sürecinde insanların tek başına kalmaması gerektiğine inanıyoruz. Yaşlılık ikinci çocukluk yaşamıdır. Farkı ise yaşanmışlıklardır. Dünyada herkes çocukluk süreçlerine pozitif bakarken yaşlılık süreçlerine negatif bakıyorlar. Biz bu algıyı ortadan kaldırdık ve bu konuda çok büyük çalışmalar yaptık. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile ekolojik yaşam çiftlikleri açtık. Bu günübirlik tesisler halkımızın kullanımına sunulmuş durumdadır. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı ile 2014 yılında önemli bir protokol imzaladık. Ekonomi Bakanımız, Sağlık Bakanımız ve Kalkınma Bakanımızın da katıldığı bir konferansta Dünya Yaşlılık Derneği’ni ileri yaş konusunda, sağlık turizmi konusunda tek yetkilendirilen kuruluş olduk. Bu sayede Japonya ile imzalamış olduğumuz protokol kapsamında Türkiye’ye ciddi oranda yaşlı turist akını olmaya başladı.” Panele dinleyici olarak Sinanpaşa Belediye Başkanı Murat Karakoyun, Türkiye Emekliler Derneği (TUED) Afyonkarahisar Şube Başkanı Ahmet Ege, AKÜ öğretim elemanları ve öğrencileri katıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.