İZDAM ve İZMİR MÜSİAD'daki Toplum Mühendisliği Projesi
28 Şubat 1997 tarihinde başlayan süreçte Türk milletinin geleceği yok edilmiştir. Top yekun bir imha planı uygulamaya konulmuştur. Sürecin kahramanlarınca bin yıl sürecek şekilde gerçekleştirildiği beyan edilen "postmodern darbe" ile milyonlarca insan fişlenmiş, infaz edilmiş, tutuklananlar olmuştur. Binlerce subay, astsubay ordudan tasfiye edilmiş, devleti yöneten bürokrasi, bağımsız yargı ile üniversiteler de büyük baskı altına alınmış, dik duranlar işten el çektirilmiştir. İmam Hatip Liselilerin üniversitelere girmelerinin engellenmesi, başörtülü öğrenim haklarının gasp edilmesi, Kur’an kurslarının azaltılması, dini kurum ve kuruluşların kuşatılması, Müslüman iş adamlarının ekonomik kıskaca uğraması gibi düşmanca uygulamalar yaşanmıştır. Kamudan tasfiye edilen personelin, birtakım hakları iade edilse bile geçmişe dönük, gasp edilen hakları tam olarak verilememektedir. Mağduriyetlerin tam karşılığının verilmesi zaten mümkün değildir. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda 28 Şubat olarak isimlendirilen sürecin 18. yılı vesilesi ile pek çok programlar organize edilmiştir. Bunlardan birisi de İzmir Düşünce Araştırma Merkezi ile İzmir Genç Müsiad'ın organizesi İzmir Müsiad Salonunda 28 Şubat 2015 Cumartesi günü gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun konuşmacı olarak iştirak etmiştir. 28 Şubat döneminde zulümlere muhatap olunmuştur. Zulme göz yuman, düşünce liderleri, onlara alet olmayı maarifet sanan İş adamı, sendikacı, gazeteci, öğretim üyesi, savcı, hakim, polis, istihbaratçı, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, tüm darbeciler her kim varsa tespit edilmeli yargılanmalıdır. Mağduriyetlerin olduğu kesindir. Adaletin mağduriyeti gidermesi de görevidir. Ancak bedava adalet aranamıyor. Mağdurum diyebilmenin bile maddi kaynağı olması gerekiyor. Buna çare bulunmalıdır. Konuşmacı Doç. Dr. Akkoyun, bu anlamda 28 Şubat sürecinin tamamında davalarında herhangi bir karşılık beklemeksizin yanında yer alan Prof. Dr. Burhan Kuzu, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Av. Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar Barosu Başkanı Turgay Şahin’e, İzmir Barosu Avukatlarından Halit Çelik ile Levent Tekelere'e, Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mete Tunçay’a bir kere daha teşekkür ederken Rahmetli Avukat Burhan Hayran’ı da rahmetle anmıştır. Her isteyenin darbe yapmada kendisini meşru temeller bulması yanında o dönemde hazır bekleyen görev şahıslarının asla unutulmaması gerektiği de ortadadır. Kuzuyu alan kurt sonuna kadar kovalanmalıdır. Teşbihte hata olmazsa kuzunun üzerinde köylünün hakkı bulunmaktadır. Kuzu mağdurlar ise köylü Türk milleti olarak algılanmalıdır. Türk milletinin görevi kuzu sessiz bile olsa onun sahibi olduğunu göstermektir. Konuya oldukça farklı bir pencereden bir bakış açısından yaklaşan Doç. Dr. Turan Akkoyun süreci Toplum Mühendisliği Projesi kapsamında değerlendirmelerde bulunmuştur. İnsan faktörü kendi kendine (farkında olmadan) zarar veren ve hiç bir önlemi olmayan en büyük açıktır. Herkes bu açıktan muzdariptir, çünkü hangisinin ne konuda açık vereceğini bilemezler. Açıktan sızma ile her şeyi şekillendirebilirler. Kullandıkları bu yönteme de “Toplum Mühendisliği (Social Engineering)” denilmektedir. Toplum Mühendisliği: Saf ve temiz anlamda yani toplum için, gerekli, faydalı bir amaçla kullanıldığında Zihin Mimarlığı; İleriye doğru baktığımızda yani art niyetli, kasti olarak kullanıldığında Toplumsal Psikolojik Bilinç Mimarlığı gibi ifadelerle geçmektedir. Tatbikatına bakıldığında
- Toplum Geneline
- Dar Topluluklara
- veya kişilere karşı uygulanmaktadır.
- Toplumun demografisine
- sosyal dokusuna
- tarihten gelen yapısına müdahalede bulunarak değiştirmek
- tepkilerini,
- nefretlerini,
- sevgilerini
- Tutkularını
- kitlesel hareketlerini yönlendirmek, kontrol altına almak gibi amaçları hedeflemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.