Halil Şahin

Halil Şahin

TERÖRLE MÜCADELE

Türkiye’deki terörle mücadele, ancak ve ancak, ABD örneğindeki düzen partilerinin TBMM’den silinmesiyle olur. Bunu da ancak halk, önüne getirilecek seçim sandığında ifade edeceği iradesiyle gerçekleştirecektir.

Yaşanan terör, ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinin bir aracıdır. Türkiye, terörle tehdit edilmekte ve parçalanmaya itilmektedir. AB’D güdümünde ve kapısında teröre çare yoktur.

Terörün zemini ise, Türkiye’nin emperyalizme bağımlı, yarı feodal toplumsal ve ekonomik yapısıdır. Demek ki, artık yadsınamaz hale gelen bu gerçekleri saptamak yetmiyor. Geleceğe yön verici olan bu tehlikeyi alt edecek programa sahip olan siyasi partiyi arayıp, bulmak gerekiyor. Çünkü o siyasi parti bir gerçek olarak var ve her seçimde sizden yetki istiyor.

Bugün devlet, teröre karşı acizlik gösteriyor. Devlet, cenaze törenlerinde ağlamaktadır. O halde aciz devlete son verilmeli, devlet güçlü kılınmalıdır.

Bu da Abantlarda, bir zamanların sosyal demokratlarının yaptığı gibi, sosyetik platformlarda ahkâm kesmekle olmuyor. Bölücü teröre karşı devletin yaptırım gücü, milletin bütün olanakları seferber edilerek, kararlı ve etkin biçimde uygulanmalıdır.

Türk ulusu, bir etnik grup veya bir ırk değildir. Atatürk’ün tanımıyla, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.

Bu tarihsel gerçeğe dayanarak, ülkemiz gerçeği olan etnik kökenlerden yurttaşlarımızı öz kardeş, tek millet anlayışı temelinde birleştirerek terörün ırkçı zeminini temizlemek zorundayız.

Irak’ı işgal ederek bölen ABD, oradan Türkiye’ye terör ihraç etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir umut olmaktan çıkarılmaktadır. Oysa ulus devlet günümüzde hala, özgürleşme ve zenginleşmenin biricik siyasal çerçevesi ve aracıdır.

“Açılım” adı altında sürdürülen politikalarla da somutlandığı gibi; AB kapısındaki Türkiye’mize, “insan hakları” yaftasıyla teröre özgürlük hukuku dayatılmaktadır.

Son günlerde yine sömürgenlerin maşası olarak siyaset sahnesine dönüşler izliyorsunuz. Bu ülkeyi hizmet sözleşmeleriyle bağıtlayanlardan kurtulmak için, öncelikle bir Milli Hükümet’e gereksinim var ise; bu terörü alt etmenin ön koşulu: İşbirlikçi hükümet ve düzen partilerinden kurtulmak, Türkiye’nin bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü, huzur ve refahını sağlayacak, ana hatlarını kapsayan programı uygulayacak Milli Hükümet’i kurmaktır.

Günümüzdeki TBMM’de bunu gerçekleştirecek bir siyasal partinin olmadığı, son kez, Başbakan hakkında verilen bir gensorunun oylamasında kanıtlanmıştır.

Bu gensoruya ret verilerek ya da çekimser kalınarak, sorumlulara bir kez daha payanda olunmuştur. R.T. Erdoğan ve A.Güllere ikbal kapılarını aralayanlar, milletin yakasından düşmelerini de engellemişlerdir. Çünkü onlar da o düzenin eş başkanlığına adaydırlar.

Şu yaşanan sıkıntılarda hiç biri taşın altına elini koymamaktadırlar. Uzaktan seyredip, parsa toplamak için fırsat beklemektedirler. Mücadelenin içine girmezler, çünkü cesaretleri yoktur, korkaktırlar.

Siz hiç zindanlarda onlardan birini görebiliyor musunuz?

Oysa bu mücadeleyi kanlarını son damlasına değin sürdürenler var. Tertiplere boyun eğmiyorlar. Türkiye için biricik çıkış yolu olan “Bağımsız Güçlü Devlet, Milli Hükümet ve Milli Seferberlik” Programını kararlılıkla savunmaya devam ediyorlar. Görmüyor musunuz?

Görmüyorsanız siz de terörle mücadele etmiyorsunuz demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi