Terör artık hepimizin kapısında

Terör artık hepimizin kapısında

Dün Başkent Ankara'nın göbeğine kadar ulaşan terör, tehlikenin hepimizin kapısında olduğunu bir daha göstermiştir. Terörün boyutları belirli bir bölgeyi çoktan aşmış, Başkent dahil her ilimize yayılmış, Türk Milleti'nin tamamını tehdit etmektedir.

 TERÖRÜ LANETLİYORUZ

"Terör", kaynağı ve hedefi kim olursa olsun lanetlenmelidir ancak terörün dönüp dolaşıp kendisini destekleyenleri ve şımartanları da vuracağı bir kez daha görülmüştür. Sırtını PKK terör örgütüne dayadığını ifade edenler, bu kez terörün kurbanı olmuştur.

 TERÖRÜN KAYNAĞI İHANET SÜRECİDİR

Terör; İMRALI'da beslenmiş, HABUR'da karşılanmış, OSLO'da muhatap alınmış, DOLMABAHÇE'de galip gelmiş, şimdi de Ankara'da cirit atmaktadır. Terörün her noktaya sıçramasının tek sorumlusu AKP'dir. "Kaos"un artması halinde insanların yönünü "güç"lü olana döneceğini düşünenler, kendi menfaati için kendisi ve ailesi de dahil herkesin hayatını tehlikeye atmaktadır.

 DEVLET ESİR ALINMAKTADIR

Terörün şımartılmasının sonucunda, yollarımızın altına, arabaların ve teröristlerin ise üstüne yerleştirilmiş bombalar, patlamaya hazır bir şekilde kurbanlarını beklemektedir. Devlet, terör tarafından adeta esir alınmıştır. Başkentin merkezini koruyamayan bir hükümet ne sınırlarını ne güvenlik güçlerinin hayatını ne de vatandaşlarını ve sınırlarını korumaktan bahsedebilir.

 İHLAL EDİLMEDİK BİR SINIRIMIZ KALDI MI?

Ruslar hava sahamızı, Yunanistan kıta sahanlığımızı, Suriye'deki IŞİD ve PYD güçleri kara sınırlarımızı ihlal ediyor. Türk Milleti'ne layık görmediğimiz bütçeyi Suriyeli mültecilere veriyoruz. Vatandaşına göz göre göre yalan söyleyen bir iktidarımız var. İhlal edilmedik sınırımız huzurlu bir vatandaşımız kalmadı.
 İSTİHBARAT VE EMNİYET SADECE SARAYI MI DÜŞÜNÜR?
Sadece tek bir adamın organize işlerini takip etmekle görevlendirilmiş istihbarat ve güvenlik birimleri, Türk Milleti'nin güvenliğini ve huzurunu sağlamaktan çok uzaktır. Cumhurbaşkanı'nın paçasını kurtarmakla uğraşan, onun adamı, bunun adamı diye kırk parçaya bölünen istihbarat birimlerinin ülkemizde olan bitenden haberi bile yoktur. Devletin içinde bulunduğu acziyet, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi en yetkili ağızlar tarafından itiraf edilmekte, çözüm süreci yürütülürken teröristlerin silah ve bomba stoğu yapmasına göz yumulduğu yüzsüzce söylenmektedir.

 DEVLETİN İŞLEYİŞİNİ BOZDULAR

Devlet, ağır aksak ilerleyen bir sosyal güvenlik kurumuna dönüştürülmüş, istihbarat, güvenlik ve asayiş gibi hayati konulardaki politikalar, bir siyasî partinin seçim hedeflerine göre belirlenir olmuştur.
 "PARTİ-DEVLET"E DOĞRU GİDİLİYOR
Türkiye Cumhuriyeti, tek adamın keyfi yönetimine esir bir "parti-devlet"e dönüşmekte, binlerce yıllık Türk Devleti hem iç hem de dış işlerinde ele ayağa düşmektedir.
 KİMSE BAHANE BULMASIN SORUMLULAR BELLİDİR
"Hükümet ne yapsın kardeşim, adam terörist, gelip kalleşçe vuruyor" yorumları, "Nasıl olsa ölenlerin çoğu HDP'li, beter olsunlar" türü yaklaşımlar ile " Teröre karşı birlik olalım" ve "Böyle bir konuda siyaset yapılmamalı" gibi çağrılar, gerçek sorumluları gizlemeye yönelik sinsi bir bölücülükle süslenmiş AKP borazancılığıdır. Terörist zaten teröristtir, alınacak tedbirler bellidir, sorumlu AKP'dir.
 HALA İHANET SÜRECİ DEVAM EDECEK DİYORLAR
Türk Milleti'ni, içeriğini ve adını hiçkimsenin bilmediği bir "süreç" bataklığına çekenler, terörle gerçekten mücadele edecek iradeden çok uzakta çaresizce kıvranmakta ve "işler yolunda giderse çözüm süreci devam eder" zırvaları ile aynı pis ağızlara bal çalmaya devam etmektedir. Dün "Terör örgütü ile görüşen şerefsizdir" diyen ve sonra da görüşüldüğünü kendi sözleriyle kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, terörün artması üzerine çözüm sürecini buzdolabına kaldırdıklarını ifade etmiş ve şimdi de işler yolunda giderse çözüm sürecini buzdolabından çıkarıp Türk Milleti'ne servis etme hayalini itiraf etmiştir.
 AKP ZİHNİYETİ DÜN DE BUGÜN DE AYNIDIR
Dün Allah ile kandıranlar bugün terörle korkutmaya çalışmaktadır. Dün "Analar ağlamasın" diye yollara dökülenler bugün başka süreçlere "Bismillah" demeye yeltenmektedir. Dün "o dağlarda piknik yapılacak" diyenler bugün Başkenti bile koruyamaz haldedir. Dün HABUR rezaleti karşısında "Türkiye'de güzel şeyler oluyor" diyenler bugün "400 vekil verilseydi böyle olmazdı" sözleriyle gerçek niyetini itiraf etmektedir.
 BU VEBAL HEPİMİZİN DEĞİL Mİ?
Bu olayların vebali, şu veya bu şekilde, şu veya bu parti üzerinden, teröre ve teröriste itibar edilmesine, paye verilmesine, kapı aralanmasına, yaptığı siyaset veya verdiği oy ile doğrudan ya da dolaylı bir şekilde neden olan herkesindir.
 HESAP SORULMUYOR SORUMLULAR SAKLANIYOR
Bu ve buna benzer olayların sorumluları bir adım öne çıkarak hesap vermeli, ihanet sürecinde yürütülen görüşmeler, yapılan gizli anlaşmalar ve gerçek niyetler açıklanmalı, devlet otoritesi yeniden tesis edilerek ülkenin ve milletin güvenliği sağlanmalıdır. "Devlet herkesin başına polis dikemez" yaklaşımı hükümetin acziyetini ortaya koyar. Bahane üretmeye gerek yok, herkes cezasını çekmelidir. Yüzlerce asker şehit oluyor, yüzlerce insan ölüyor, Başkent Ankara'nın göbeğinde bombalar patlıyor ve hükümet bundan sorumlu değil diyorlar. Buna kimse inanmaz.
 ŞİMDİ Mİ İKTİDAR DEĞİLSİNİZ?
Başbakan kalkmış "Şu an AKP iktidarda değil" diyor. Peki kim iktidardadır? Bilindiği üzere AKP ve HDP'li bakanlardan oluşan bir seçim hükümeti kurulmuş ve sonrasında HDP'li bakanlar istifa ederek seçim hükümetini, "AKP Azınlık Hükümeti"ne çevirmiştir. AKP İKTİDARA GELECEK DİYE KİMSE ÖLMEK ZORUNDA DEĞİL Ülkeyi 13 yıldır keyfi bir şekilde yöneten, tüm uyarılara rağmen teröriste ve siyasi uzantılarına güvenip onlarla pazarlık yapan AKP yine tek başına iktidara gelecek diye, yolsuzlukları ayyuka çıkmış siyasiler paçayı kurtaracak diye hiç kimse ölmek zorunda değildir. TERÖR, "ASKER DE BİZİZ POLİS DE BİZİZ" DİYOR Terörün siyasi uzantıları "Asker de biziz, polis de biziz" diye açıklama yapıyor. Davutoğlu'na "Sen Başbakan bile değilsin, sus konuşma" diyor. Bunları böyle konuşturan, Türk Devleti'ni teröristle aynı masaya oturtup, terörle aynı seviyeye inip aynı çuvala giren AKP hükümetidir. Bu hükümet, vali ataması yaparken, bürokrat ataması yaparken, tezkere geçirirken iktidardadır ama konu terörle mücadeleye gelince herkes yan çizmektedir. Sadece terörle mücadele edileceği zaman mı iktidar değilsiniz? NEYİ GÖRÜŞECEĞİZ? Başbakan Davutoğlu çıkmış liderlerle birlikte zirve yapalım diyor. Neyin zirvesini yapacağız? MHP'nin bu konudaki hangi uyarısını dikkate aldınız da şimdi çağırıp neyi konuşacaksınız? Şımarttığınız, kudurttuğunuz terörü nasıl yeneceğimiz ortadadır. Terör azdı, "bitecek" dediler, "bu iş çok riskli dedik" dinlemediler, "Çözüm sürecinden vazgeçin hükümet kuralım" dedik "Hayır" dediler. Yetki elinizde, irade elinizde, hükümet sizde, sorumluluk sizde, İçişleri Bakanı sözünüzü mü dinlemiyor, Genelkurmay Başkanı emirlerinize mi uymuyor, neyi görüşeceğiz? AKP çözüm süreci adı altında ısrarla sürdürülen ihanet sürecini sona erdirdiğini açıklamadan hiçbir soruna çare bulunamaz, bu kapsamda Türk Milleti'nin gözünü boyamaya yönelik hiçbir görüşmeye MHP katılmaz. SORUN AKP, ÇÖZÜM MHP AKP yüzünden battığımız terör bataklığından ancak MHP ile kurtuluruz. Terör sorunu AKP'nin eseridir. Bu sorunu çözecek sağlam irade ise sadece MHP'de vardır. PKK, zaten bir terör örgütüdür,HDP ise onun siyasi uzantısıdır. Biz yıllardır İmralı ile Kandil ile HDP ile oturup OSLO'da, HABUR'da, DOLMABAHÇE'de pazarlıklar yapan AKP hükümetini defalarca uyardık. Dinlemediler... Bize "morg bekçisi" dediler. Ne yazık ki her noktada haklı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydık ve bunlar yaşanmasaydı. Ancak teröristin sözüne güvenmenin sonucu budur. AKP, HASTA ADAM AKP, 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidarı kaybetmiştir. 1 Kasım seçimlerinde bunu yeniden kazanması mümkün değildir. AKP, geride bıraktığımız 13 yılda attığı her adımda milletimizden biraz daha uzaklaşmış, dış işlerinde ülkemizin itibarını sıfırlamış, yalan ve yolsuzluk batağına saplanmıştır. Buradan geri dönüş yoktur. AKP, her an vefat haberi beklenen hasta bir adam gibidir. SEÇİM SON ŞANS Türk Milleti'nin bu zilleti üzerinden atması, sıkıntılarından kurtulması ve rahat bir yaşama kavuşması için 1 Kasım seçimleri son şanstır. Bu yüzden herkes ülkemizin geleceğinin oylandığının farkında olmalıdır. Saldırıda vefat edenlere rahmet diliyor, sebep olanları ise lanetliyorum. Allah, Türk Milleti'ni daha beter belalardan korusun.    

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.