Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT

Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT

SOSYAL KİMLİK (3)

İşte bu modernitenin hayata kattığı kolaylık ve nimetlerinin yanında, insanı doğallığından soyutlayan ve tarifi bile  acı veren şartları nasıl lehine çevirebilir? Önceki yazımızda ataerkil ve gelenekçi yapıdan bahsettik. İnsanlık, tarıma ve toprağa bağlı yaşama döneminde maksimum insanî ölçüleri uygulayabilmiştir. Sanayi devriminden sonra, farklı sosyal statüde biraz da resmi mevzuatla, sendikalaşma sebebiyle koruma altına almış, biraz modern hayatın çeşitliliğiyle birlikte koruma altına alabilmiş, nispeten dayanışmacı ve korumacı olabilmiştir. Peki, bu dönemde rekabetçi, korumasız, acımasız şartlarda her birey kendini nasıl tanıtıp başkalarına faydalı olacaktır? Yaklaşık kırk yıldır, hemşericilik, mesleki, sektörel vb...saiklerle insanlar sosyal dayanışmayı sağlamaya çalıştılar ve gayret ediyorlar.. Bu zamanda, insanlığın yeme içme, sağlık ve insana ait ne varsa hedef alınıp bütün varlığından istifade etmeye çalışan- normal kapitalizmi de geçerek- vahşileşmişse, nasıl korunacağız?. Yine burada yapmamız gereken doğal ortamı kendi içimizde yaşatmaya çalışmaktan başka çaremiz yok.. Yine mesleki, sektörel ve sınıfsal dokuları -dernek, vakıf, sendika, platform-gibi oluşumları hem ekonomik, hem insan gücü, hem bilgi beceri ve donanımla canlandırmamız gerekiyor. Eğer bunu ihtiyari ve irademizle yapmazsak daha büyük felaketlerle bedel ödedikten sonra mecburen yapmak zorunda kalacağız maalesef.. İçinde yaşadığımız cemiyetin her bir ferdi bizim aidiyet duyduğumuz kişi olmak zorunda.. Çünkü yolda yürürken, otobüse, başka toplu taşıma aracına bindiğimizde, çocukları bizim çocuklarımızla aynı okulda... Birbirimizden ayrılma durumumuz yok.. Dolayısıyla cemiyetimizin içinde bulunduğu her negatif ya da pozitif şeyler, her güzelliklerde bize aittir.. Burada bir anekdotla açıklayalım. Bir gün dernekte bu konuları konuşurken; “Mahallemizin delisi bile bizimdir. Delimize bile sahip çıkacağız” deyince bir dostum, alkışlayarak ayağa kalktı. Meğer rahatsız bir halası varmış, mahallenin çocukları bunu taşlıyormuş, bu da çocukları taşlıyormuş.. Dolayısıyla her gün mahalleliyle kavga ediyorlarmış.. O zaman, bugünden tezi yok, hemen neşteri vurup, çözümü kendimizde bilip, çalışmaya koyulalım.. Selam ve saygılarımla.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT Arşivi