Halil Şahin

Halil Şahin

SİLAHLI DİYALOG

Yeni tür tarih yazıcılığı çok kolay: yayılmacıların şablonunu ezberleyince, size yer, kişi adlarını yerine koymak kalıyor. Bir de bakmışsınız; bir ‘stratejist’ olamasanız bile, en azından ‘uzman’ oluyorsunuz. Geçmişi anımsayınız: Bush; kanla yaşadığı son günlerini, kan ile bitirmesi gerekiyordu. Bekleneni yaptı. Ekim sürprizi olarak Suriye’yi vurdu. Hepiniz de bilirsiniz ki; Suriye ile Avrupa ülkelerinin iyi ilişkiler dönemine girdiği bir sırada, böylesine hava saldırısı ancak ABD tipi kirli işlerdendir. Türkiye’ye sıcak takibe izin vermeyen ABD’nin gerekçesine bakınız: “sıcak takip yaptığını söylüyorlar”. Öncelikle şu otu bir kenara yazalım: Hiç kimse bunun sıcak takip olduğuna inanmıyor. Başta Sarkozi’nin inanmadığı belli oldu. “Ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmelidir” diye açıklama yaptı. Türkiye’yi yönetenlerden bir açıklama gelmedi. Gelmez de! Suriye, Irak’ın ABD tarafından işgaline her zaman karşı çıktı. Aslında devlet gibi devletlerin hepsi bunu yaptı. Bağdat’a 17 yıl sonra uçak seferleri yapıyoruz diye sevinenlerin, Irak’ın işgalinden dolayı 17 yıldır Türkiye’nin kaybının ne olduğunu açıklamazlar. Suriye’nin zararı da elbet en az Türkiye denli büyüktür. İşgalden sonra bir milyon Iraklı Suriye’ye göç etti. Suriye’nin Şii yöneticilerinin Irak’lı Sünni direnişçilere yardım etmediğini en iyi bilen ABD’dir. Oysa Amerikalıların sivilleri öldürerek, Suriye Devleti’ni ve onun yöneticilerini hizaya sokma cinayetleri yeni değil... Önceki yılların Eylül’lülünde de nükleer reaktör yapıyor diye saldırmıştı. Onlara göre; Suriye’nin Golan Tepeleri’ni geri istiyor olması, ısrarından vazgeçmemesi Suriye’nin en büyük suçuydu! ABD’nin, durup dururken sivillerin öldürülmesi, Suriye yöneticilerini baskı altında tutmak içindir. ABD’nin silahlı diyalogudur. Türkiye de bunu PKK ve Barzani’yi kullanarak yapar. Aktütün saldırıları ve şehirlerdeki kalkışmalardan sonra, Amerika da Tayyip’ten silahlı diyalog istiyor. Geçen yılların 5 Kasım’ında RTE ABD’deydi, “Ergenekon Tertibi” kararlaştırılmıştı, bu kez de silahlı diyalog çıkıyor. Amerika’nın Suriye’ye bu hayâsız saldırısı bir hususu daha açık etti. Avrupa ile ABD’nin aralarının bu tür saldırılardan ötürü açılmaya başladığı görüldü. Bu katil güruha en iyi cevabı İran vermeğe çabalıyor. “Gevezelik edip durmayın savaşacaksak gelin savaşalım” diyebiliyorlar. Doğrusu da bu görünüyor: bu coğrafyanın insanları kendi aralarında birleşerek, ABD’yi bu coğrafyadan atmadıkça, bu coğrafyaya huzur gelir mi? Gerçekleri görmekten kaçmayanlara düşen görev, oldukça açık: Hiçbir önyargıya kapılmadan, Irak’ın ya da Suriye’nin devlet olma aşamalarını incelemektir. Bir devletin kurulabilmesi için o belirli topraklarda öncelikle bir ulusun var olmasının gerekliliğini bilmenin yanı sıra, hangi inanç ya da ideal uğruna olursa olsun arkadan vurucuların, vizyoncu eşkıya ortaklarının, devlet kuramayacakları gerçeğini, Amerikan gevezeliğiyle, Tahran çığırtkanlığıyla, Tel Aviv kurnazlığıyla örtmeye çalışmamak, temel ilkedir. Dünya’yı soyan eşkıyaların, ulus olmadan da devlet kurduklarını ileri sürenler, bu günlerde bir telaş içindeler. Çünkü bilmektedirler ki; ABD bir toplumsal bütünlüğe değil, soygun ganimetinin paylaşımına dayanmaktadır. Bu yüzdendir ki; soygunu, talanı, ırkçılığı, “Amerikan özgürlüğü (siyasal ve dinsel)” safsatasıyla örtmektedirler. Öyleyse; Amerikan ilişkilerinin ‘köklü’ olduğunu ve ‘tarihe’ dayandığını söyleyenler, bilerek ya da bilmeyerek, kendi bağımsızlıklarının soyguna dayanmayan kökünü yadsımış olmuyorlar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi