Hakkı Saygı

Hakkı Saygı

SEYYİD ALİ SULTAN (KIZILDELİ) Seyid Ali Sultan (1)

Seyyid Ali (Kızıldeli) Hazretleri’nin hayatı hakkında kısıtlı olmasına rağmen pek çok kaynakta bilgi verilmektedir. Ancak adına yazılmış bir velâyetname bulunmasına rağmen, Seyid Ali,’nın. gerçek adı, doğumu, hayatı, yaşamı ve Hakk’a yürüdüğü tarihler hakkında kesin ve net bilgiler maalesef yoktur. En fazla faydalandığımız kaynaklar; Velayetnamaler, vekayinameler, Arşiv kayıtları ve sözlü geleneklerdir. Velayetnameler, genellikle kimin adına yazılmışsa, o kimsenin vefatından yıllarca sonra sevenleri, genellikle dervişleri tarafından kaleme alınmıştır. Seyid Ali Sultan’ın hangi tarihte ve nerede doğduğunu bilmiyoruz ama velayetnameden, vakinameden ve arşiv kayıtlarından, yaşadığı dönem ve hayatı hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Seyyid Ali Sultan velayetnamesinde, özetle şu ifadeler yer alır: “…Bir cuma gicesi Orhan Han hazretleri taht-ı saadet bahtında otururken aşağa gelüb, seccade-i münâcaata baş koyub kırk rekat namaz edâ ve Hakk Te’âla’dan Rumeli’nin fethüçin niyaz ve reca idüb, erenlerden istimdâd taleb eyledi. Ol gice didelerine hâb-ı rahat müstevli oldukta, hemen ma’nâsında iki cihan fahri Muhammed Mustafa sallallahu te’âla aleyhi ve âlihi ve selem zuhur idüb buyurdu ki: ‘Ya Orhan Han! Melül olma ki Hak Te’âla duanı müstecâb eyledi…. Örnek olarak verdiğim bu ifadeler, mealen: Osmanlı Sultan’ı Orhan Bey, bir Cuma gecesi kırk rekât namaz kıldı ve Rumeli’nin fethi içim Allah’a dua edip, niyazda bulundu. O gece uykuya vardıklarında, Hz. Muhammed Efendimizi gördü. Hz. Peygamber Efendimiz, “Ya Orhan Han! Sen hiç üzülme, Yüce Allah, senin duanı kabul etti. Horasan bölgesinden ve benim neslimden, Seyyid Ali, maiyetinde sana kırk er gelecek. Onların tamamı kuvvet ve kudret sahibi velilerdir ve Rumeli’nin fethi onların himmetiyle gerçekleşecektir” buyurur. Orhan Han, Resulallah’ın eteğine yüz sürüp; “Ya Resulallah! Ne zaman gelecekler.? Allah’ın Resulü; “Hemen gelirler, amma sana nasihatim odur ki, o erenlerin içinde bir kâmil ve fazıl kimse vardır, ismine “Rüstem” derler. Ona hürmet göster ve ona gösterdiğin hürmet ve riayet, banadır” deyip kaybolur. Orhan Bey, gördü ki, bulunduğu mekân nura gark olmuş. O an gördüğü rüya için tefekküre varıp, Allah’a şükür etti ve salâvatt getirdi. Seyyid Ali ve mahiyetindekiler ise Horasan’da ibadetle meşkül oldukları bir gece rüyalarında Hz. Muhammed’i görürler. Hz. Muhammed; “Ey ciğer köşelerim ve sadık bendelerim! Kırkınız birden gönüllerinizi bir edip, buradan Rum’a gidip, “Seyid Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına varın, her birinize bir görev versin ve hizmet kılıcı kuşatsın. Onun sizlere vereceği görevler sonunda. Sizi Orhan Bey’e göndersin. Ona yardım edin ki, Rumeli’ni fethetsin” diye tembihte bulunur” Allah’ın Resulün’den bu buyruğu alan Sayyid Ali ve diğerleri, gereken ihtiyaçlarını ve yol hazırlıklarını tamamlayıp, Hacı Bektaş Dergâhı’na gelmek üzere yola çıktılar.Uzun bir yolculuktan sonra Hünkâr’ın Dergâhı’na geldiler ve Allah’ın Resulü’nün buyruğunu ve salamını kendisine ilettiler. Hünkâr, hiç vakit kaybetmeden, bu kırk ereni huzuruna toplayıp, önce Seyyid Ali Sultan’ı kendilerine lider tayin etti ve kesinlikle onun sözünden dışarı çıkmamaları için talimat verdi. Gelenlerin hepsi, bu söylenenlere uygun hareket edeceklerine dair söz verdiler. Daha sonra Emir Sultan’ı sancaktar, Seyyid Rüstem Gazi’yi kadıasker (şeri  davakara bakan askeri hakim), Abdüssamed Fakih’i imam, Seyyid Zâl’i saka, Seyyid Ahmed’i gözcü, Seyyid Hamaza, Seyyid Furki ve Seyyid Ukufi’ye de bazı görevler verdi. Diğerlerine ise kılıç kuşandırıp himmet verdikten sonra Orhan Bey’e gönderdi. Ancak bu anlatımda bir sorun var! Hacı Bektaş Veli Hazretleri’nin doğum ve Hakk’a yürüyüş tarihleri, bazı kaynaklarda 1207-1270, bazı kaynaklarda ise, 1248-1337 olarak verilmektedir. 1207-1270 olarak kabul edersek Hacı Bektaş Veli kesinlikle Osmanlı dönemini görmemiştir. 1248-1337 olarak kabul edersek, 1326 yılında doğmuş olan Orhan Bey, 11 yaşındadır. Osmanlu Sultanı Orhan Bey, 1326-1362 yılları arasında yaşadı. Osmanlılar, Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa ve mahiyetindeki bir müfreze ile birkaç defa keşif yapmak için Rumeli’ye geçmişlerdi, Hatta Bizans İmparatoru’nun vasisi olan Kantakuzen, Sırp ve Bulgar tehlikesine karşı Orhan Bey’den yardım istemek zorunda kaldı. Bu yardımına karşılık olarak da Gelibolu Yarımadası’ndaki “Çimpe Kalesi”ni vermeyi vaat etmişti. Kantakuzen’in bu talebi üzerine Orhan Bey, 1345 yılında altı bin kişilik bir kuvvetle,, 1349 yılında da oğlu Süleyman Paşa komutasında 20 bin kişilik bir başka kuvvet gönderdi. Türk kuvvetlerini de yanına alan Kantakuzen, muhasara altında bulunan Edirne ile burada tutuklu bulunan oğlu Mateus’u kurtardı. Kantakuzen, bu yardımları karşılığında Çimpe Kalesi’ni Süleyman Paşa’ya bıraktı. Süleyman Paşa da Çimpe Kalesi’ne bir miktar kuvvet bırakarak geri döndü. (1) Bu kalenin alınması, Gelibolu şehri ile limanını ele geçirmek için önemli bir merkez olmuştu. Osmalıların Rumeli’ye geçişleri ile devam edecek. Hakkı SAYGI _________________________ 1) Uzunçarşılı, İ.H.; s. 155-156, C.1.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakkı Saygı Arşivi

ALLAH

03 Şubat 2021 Çarşamba 15:55