Halil Şahin

Halil Şahin

SAĞLIĞA ZARARLI GİYİM TARZI

Türk toplumunda yaşana gelen çok güzel bir gelenek vardır: Evdeki günlük urbalar ile gece kıyafetleri ayrıdır, çarşı pazara ve gezmelere çıkılan elbiseler ile iş giysileri apayrıdır. Mevsimine göre ayrıca nitelik türleri vardır bu örtünmenin. Fakat son demde bir şeyler oldu bu güzel insanlara! Bir kadın hekim: “Muayeneye gelen tesettürlü kızlarımız ve kadınlarımız soyununca, dayanılmaz bir ter kokusu yayılır. Memelerinin altı kırmızı ve kokulu bir sıvı ile kaplıdır. Din uğruna eliniz ıslanır, mideniz bulanır. Türbanları yumurta gibi sert olsun ve dik dursun diye, eski röntgen filmlerini kesip, iki kat eşarbın altına koyuyor bazıları. Başlarını açtıklarında, baş derileri, havasızlıktan suları akan, cılk yara sızar. Bu yaralar için tedavi isterler.” diyor. Sohbetimizdeki konuya, yaşamın bir başka penceresinden gördüklerini, yaşadıklarının heyecanıyla anlatıma devam ediyor. “Dünyada bu kadar iğrenç bir manzara ile karşılaşmamışsınızdır. D vitamini eksikliğinden geçtim, fındık kadar beyni olan erkek zihniyetinin marifeti bu işte. Yeryüzünde kadınlarına bunu reva görürken, öbür dünyada açık saçık hurilerin hayali ile yaşamak yetiyor o zihniyete!” İbret alınır inşallah. Gözlerinizin önüne getirebiliyor musunuz? “Bir modadır sürüp gidiyor” dedik. Ama bu moda, mahalle baskısı nedeniyle kötücül durum almış görünüyor. Türbanı, bir insan hakkı diye tutturanların, asıl binlerce kızın ve kadının sağlığının yok yere çiğnenmesine bakıp, etkilenmemeleri mümkün mü? Türbanı, bir insan hakkı diye tutturanlar, asıl binlerce kadının sağlığını yok yere çiğniyorlar. Bu manzaralardan etkilenen, ABD’li İran ve Ortadoğu Ajanı (uzmanı) Michael Rubin; “Türkiye’de dini yönetim getirilmek isteniyor” uyarısında bulunuyor. “Türkiye’nin dönüm noktası” başlıklı makalesinde, hakkındaki “şeriat amaçlı çete” kurma suçlaması, Yargıtay’ın gündeminde bulunan Fethullah Gülen’i, İran’daki İslam devriminin başındaki Ayetullah Humeyni’ye benzeterek Amerikan yönetimine, “Dini yönetim getirmek isteyen AKP hükümetini desteklemeyin” çağrısında bulunması size ilginç gelecek. Fethullah Gülen’in Teksas Üniversitesi’nde “barış kahramanı” olarak ödüllendirildiği, Londra’da İngiliz diplomatlar ve lortlar tarafından konferansta selamlandığı ve yılsonunda Amerikan Georgetown Üniversitesi’nde Gülen cemaati üzerine bir konferans yapılacağı hatırlatılan makalede, cemaatin Dünya çapında milyarlarca dolarlık şirketlere, okullara, yardım kuruluşlarına ve medya organlarına sahip olduğuna dikkat çekerken, sizler yan gelip yattınız. Makalede, Başbakan R.T.Erdoğan’ın döneminde on binlerce Gülen taraftarının Türk devleti bürokrasisine girdiği ve özellikle polis teşkilatıyla İçişleri Bakanlığı kadrolarında yoğunlaştıkları belirtiliyordu. Siz, görmezlikten geldiniz Vallahi ben söylemiyorum. Ben söylediğimde “tu kaka” diyenler söylüyor. ABD’li uzman, Gülen hakkında “laiklik karşıtlığı” nedeniyle 1998 yılında açılan davanın, 2002 yılında iktidara gelen AKP’nin medya ve yargı üzerinde nüfuz kurmasının ardından 5 Mayıs 2006’da bozulduğunu, ancak mahkeme sürecinin hâlâ tamamlanmadığını ifade etmekten de geri kalmıyor. Gülen’in yargı sürecinden kurtulması halinde Türkiye’ye dönebileceğini yazan Rubin, “Eğer bunu yaparsa, 2008 İstanbul’u, 1979 Tahran’ı gibi görünebilir” diyor. Haksız mı? Rubin; Gülen sessiz kalsa da, Türkiye’ye dönüşünün taraftarlarınca, 1924 yılında kaldırılan ‘halifeliğin’ yeniden tesisi gibi gösterileceği tahmininde bulunarak, Türkiye’deki anayasal laik düzenin hiç bu denli sallantıda olmadığı yorumunu yapıyor. 15 Temmuz Kalkışması bunun da kanıtı oldu. Erdoğan ve Gülen’in, Türk köşe yazarları ve yorumcuları arasındaki destekçileri İslamcılığı demokrasiyle, laikliği faşizmle özdeşleştiriyorken; çok sayıdaki Batılı diplomat, “Ilımlı İslam, kucaklanmasına hoşgörü gösterilmeye hevesli bir çizgi”  demekten geri kalmıyordu. Erdoğan’ın; kendisinin Hitler’in yolunu açanın laiklik olduğunu, İslamcılığın asla böyle bir sonuç üretmeyeceğini söylediğini iddia etse de yaşanan yıllar O’nu haklı çıkaramazdı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi