Saime Bircan Sak

Saime Bircan Sak

Ressam- Yazar Selmanaz Geridönmez’le Söyleşi

Silifke’nin Yeşilovacık beldesine ilk gelişimdi. Belediye salonunda bir sergi duyurusu gördüm. Ne güzel yere gelmişim diye sevindiğimi anımsıyorum. Sergiyi gezdikten sonra masada kitaplar ilişti gözüme. Resimlerin sahibini ararken bir öykü kitabıydı beni karşılayan  “Martılar Ne Renkti?” İşte böyle tanıştım Selmanaz Geridönmez’le. Aynı anda hem resimlerini görmüş hem de öykülerini okumuştum. Önce kitaba adını veren öyküden başladım. Öyküler arı, duru bir Türkçeyle, akıcı bir anlatımla yazılmıştı. “ Yaşam dediğin nedir ki, kırk yamalı bir bohça… Kimi allı güllü kimi rengarenk, kimi simsiyah bir yığın parçadan oluşan, yine de estetik ama içi belki de hiç dolmayacak bir bohça.” Böyle bir alıntıyla başlıyor kitap. Aynı sitede yazlığımız olunca yazları buluşur, kitaplardan, edebiyattan, sanattan ve güncelden konuşurduk. Onu resim çalışırken bulunca bir söyleşi yapmak geldi aklıma. Saime Bircan Sak- Ne güzel olmuş bu çiçekler. Doğayı çok seviyorsunuz. Daha çok ne tür resim yaparsınız? Selmanaz Geridönmez- Şimdi romantik bir şeyler yapmak geldi içimden. Bazen düşünmemek bazen de düşünmek için sığınırım resme. İnsanlardan kaçmak, saklanmak için belki de. Her duyguyu yaşarım renklerle desenlerle.  Sürrealist bir çalışma yapacaksam konuyu oluşturmak için uykularım kaçar, öykü konusu gibi düşünür, kurgularım. S.B.S.- Resim yapmak mı yazmak mı desem? S.G.-Öykü ve resim benim için aynıdır. Ama sanırım yazmak benim için birinci sırada. Resim hobi düzeyinde. Ressam değilim. Ressamlığım odanın renginde tablo yapmam istendiğinde bitti. Salvador Dali’yi severim. Ankara’da sergileri gezerim. Yazı benim yaşam tarzım. Yazmamam susmam demektir. Susarsam yaşamıyorum demektir. S.B.S.-Yazmaya ne zaman başladınız? İlk öykünüz, ya da yazınız ne zaman yayımlandı? S.G.-Başlangıçta yazar olmak , kitap bastırmak gibi bir düşüncem yoktu. Ama yanımda hep bir defter kalem taşırdım. Notlar almışım “Sevgi” üstüne, İlk okul müfredatı yazmışım örneğin. Sanatın her türünü sevdiğim için hepsini denedim. Müzik, dans, resim, tiyatro, yazı. Edebiyat öğretmenimin etkisi de oldu kuşkusuz. İlk öyküm Lacivert Dergisinde çıktı. S.B.S- Öğretmeniniz ‘allı’ dermiş size. Bunu da bir saygı iletisi olarak baştaki yazıda kullanmışsınız. S.G.- Evet ‘Allı’ derdi. Sonra okudukça bunun bir kitapta geçtiğini görmüş şaşırmıştım. Saygıyla anıyorum beni yazmaya okumaya yönlendiren  tüm öğretmenlerimi. S.B.S.- Köy Enstitülü bir babanın kızı olmak da sizi etkilemiş kuşkusuz. S.G.- Babam son derece demokrat ve birikimli biriydi. O yaşlarda Köy Enstitülü olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Büyüdüğüm özgürlükçü ortamın ve babamın donanımlı kişiliğinin de oradan geldiğini sonradan anladım. Özgüven verdi bana. Yaşıtlarıma göre çok daha fazla okurdum ve cesurdum. Bana soru sorulmasına kızardım ama meraklı bir çocuktum çok sorar, çok araştırırdım. İnsanları incelemeyi severdim. S.B.S.- İyi bir gözlemci olduğunuz öykülerinizden anlaşılıyor. Babanızla iletişiminiz nasıldı? S.G.- Çok iyi anlaşırdık. Okuyacağım kitaplara karışmazdı. Tommiks de okurdum, klasikleri de. Birlikte çok gülerdik. Ortak kodlarımız vardı başkaları bilmezdi. İnce ince eleştirirdik bazılarını. O güldüğümüz konuları yazmak isterdim. Ama klasikleri okurken toplumsal konularla, insan ilişkileriyle yakından ilgilenmeye başladım. İşçi, emekçi, kadın, adalet, kavramları üzerine  yazmak gerekir diye düşünürdüm. S.B.S.- Kadın konusu sizi oldukça meşgul etmiş. Öykülerinizde, yalnız kadın, aldatılan, haksızlığa uğrayan, özgürleşmek isteyen, var olma savaşı veren kadınlar var. S.G.- Öyle değil mi? Hele günümüzde… Kadına uygulanan şiddet, aşağılama, yok sayma, öldürme o kadar çok ki… Bunlara duyarsız kalmam düşünülemez. Kızsam da öfkelensem de yazarım, sevinsem de. S.B.S.- İlk kitabınız “ Martılar Ne Renkti?” den sonra “Dağıtılmış Roller” yayımlandı. “Dağıtılmış Roller” öykünüzle Ümit Kaftancıoğlu yarışmasında mansiyon ödülü aldınız.  Yeni bir kitap hazırlığı var mı? S.G. Bir kitaplık dosyam hazır. Ancak kitap bastırmanın nasıl sancılı bir dönem olduğunu siz de bilirsiniz. İsim yapmış, tanınan yazarların kitapları yeni yeni baskılar yapıyor. Reklam piyasası, popüler kültür yozlaşması derken adı duyulmamış yazarların kitapları satmaz kaygısıyla basılmıyor. Bir de sosyal medya çılgınlığı var. Kitap okumak, düşünmek zahmetli iş olarak algılanıyor. Okullardaki programlar malum. S.B.S- Ne yazık ki okuma oranı açısından en geri sıralardayız ülke olarak. Oysa çok iyi yazarlarımız, şairlerimiz var. Yine de yazmak gerek. Cehaletle böyle savaşabiliriz. Bu bizim yazar, sanatçı sorumluluğumuz. Yazarlardan söz açmışken çocukluğunuzda Yusuf Atılgan’la karşılaştığınızı söylemiştiniz bir sohbetimizde, merak ettim. Nasıl oldu anlatır mısınız? S.G.- Saruhanlı’da ablama giderdik. Yusuf Atılgan babamın arkadaşıydı. O zaman ünlü bir yazar olduğunu bilmiyordum tabi. Benimle sohbet ederdi. Sonra kitaplarını okuyunca “ Ben de böyle yazmak isterim” dedim. Fotoğraflarını görünce de çocukluğumda tanıdğım kişi olduğunu anımsadım. Keşke daha bilinçli sohbetler yapabilseydim diye hayıflandım. Dedim ya çocuktum o zaman. S.B.S.-Başka hangi yazarlardan etkilendiniz? S.G.- Sait Faik, Yusuf Atılgan, Hasan Ali Toptaş, Ayfer Tunç Suna Dündar, şu anda aklıma gelenler. Aslında birçok yazar etkilemiştir mutlaka, farkında olmadan biriktiriyoruz. Düşünürken ben bunu bir yerlerde okumuştum diyorum.  Örneğin Hasan Ali Toptaş’ı okurken bana yazma isteği gelir. S.B.S.- Neden öykü? S.G- sabırsız olduğumdan, az sözle çok şey anlatmak istediğimden. Bana daha sıcak geliyor. S.B.S.- Sözü yine sizin “Dağıtılmış Roller” öykünüzden kısa bir bölümle bitirelim isterseniz. Sonra siz resminize devam edin. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. S.G. –Ben de size teşekkür ederim. “Yaşam kurguysa, oyun var demektir: Oyun varsa, oyuncu gerekir. Tekst kaderse, roller bellidir. En iyi oyuncu sorgulamadan, doğaçlama, bulunduğu yerden yaşama katılabilendir. Kader yolcularıyız biz. Birbirini bu yolda tanıma şansına sahip, kader yolcuları…”    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Saime Bircan Sak Arşivi