PETROL OYUNU

PETROL OYUNU

Winston Churchill 1936 yılında, “Bundan böyle bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir.” demişti. Yıllar sonrasında yine bize, “En değerli ihraç ürününüz, askerinizdir” dediler. Bir damla petrol için Irak’ta, Suriye’de akıtılan tonlarca kana bir bakın. Hangisi daha değerli? Geçmişten bir anıyı Yılmaz Özdil anlatıyor: Rauf Denktaş; “ABD’li petrol şirketleri bana geldi. Rezerv saptadıklarını ve buna talip olduklarını, çıkaracakları petrolden %50 vereceklerini anlattılar. Türkiye ile anlaşmamız olduğundan hareketle Ankara ile konuşmam gerektiğini söyleyince, durumdan hoşnut kalmadılar. Çekip gittiler ve bir daha gelmediler.” Serdar Denktaş söylüyor, ama kimselere anlatamıyor: “AB’nin ve ABD’nin gözü petrol yataklarımızdadır. Petrol toprağımızda değil, karasularımızdadır. Bu yüzden Annan Planı imzalatılmak isteniyor. Çünkü bu plan, Ada’ya ait tüm doğal kaynakları ortak devlet’in denetimine bırakıyor…” Şimdi gelelim son gelişmelere: Annan Planı dayatıldı. Denktaş’lar tasfiye edildi. Kıbrıs Rum Kesimi adayı tümden temsil eden bir devlet gibi AB’ye alındı. Bir üssü bulunan İngiltere Ada’da iki üs sahibi oldu. Hrant Dink kargaşası yaratılarak, insanlar bu kargaşa aymazlığı içindeyken Türkiye’de bir petrol kanunu düzenlemesi yapıldı. Ayrılıkçıların dillendirdiği “Yerel yönetimler yeraltı ve yer üstü kaynaklarından pay alsın” önerisi yasal hale getirilerek, Özel İdarelere, ABD’li şirketlerin Denktaş’a da önerdiği gibi %50 pay bırakıldı. Türkiye Petrolleri Devletin bu alanda tek yetkili temsilcisi olmaktan çıkarıldı. Hemen ardından Karadeniz’deki petrol arama platformu yıkıldı. Buraya değin olan oyunları, Flaş Tv ve Ulusal Tv günlerce yaptıkları yayınla halka duyurmaya ve milleti uyarmaya çalıştı. Lübnan ve Mısır devreye sokularak, bir takım devletlerin Kıbrıs Rum Kesimiyle petrol antlaşması yapmasının ardından; Kıbrıs, Suriye, Lübnan, İsrail arasındaki bölgede zengin petrol ve doğal gaz kaynakları bulunduğu açıklandı. Çünkü gerekli antlaşmalar yapılmış, ilgili ülkelerde uygulamaya dönük yasal düzenlenmeler gerçekleştirilmiş ve uygun bağlaşıklar kurularak “ Ya Allah, Ya Bismillah” çekilerek yollara düşülmüştü. Bölgemizde yapılan uygulamaları hepiniz yakından izliyorsunuz. Her yer kan revan içinde. Tehdit gelip seni bulmuş. Bierce’nin dediği gibi: Öğüt, geçer akçaların en küçüğüdür. “Ne Arap’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri” desen de geç kalmış olmuyor musunuz? KKTC halkının ve Türkiye’deki pek çok insanın nedameti, kayıp edilmiş hakları geri getirmiyor ve artık yeniden milli mücadeleye girmesi de yetmiyor. Türkiye’de milli hükümet iş başına gelmedikçe, Kıbrıs Türklüğünün “Rum köleleri” olmaları kaderleri oluyor. Türkiye ise parçalanıp, yok olmanın eşiğine bir adım daha gelmiş bulunuyor. Durum, bu! Önünde artık seçenek de yok. Çok partili hayat gerilerde kalıyor. Tahterevalli kurulmuş durumda. Onlar şimdi öz kaynaklarınızla beslenirken, size verecekleri ianelerle geçinmek durumunda kalıyorsunuz ve Tanrınıza şükrediyorsunuz. Sıkıysa karşı çıkın. Siz, elan çarıklı erkânıharp hinliğiyle “N’olcek halimiz?” diyedurun. Dayatılan USA modelinde, boğazınızdaki darağacı ilmiğiyle özgürcülük oynayacaksınız. Sizin reyinizi alanlar, sizin tercihinizle size bu oyunu oynamadılar mı? Oysa umutlar bitmez, çareler tükenmez. Mutlaka ufukta tutunacağınız bir ip, sarılıp bırakmayacağınız bir vatan vardır. Bakalım, görebilecek misiniz?      

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.