Halil Şahin

Halil Şahin

ÖZÜNE DÖN

  Ortada bir tıbbi gerçek var: beyindeki sinir hücreleri fazla hareketlendiğinde, kontrolsüz, gelişigüzel gibi görünen sinyaller verirler. Bu sinyallerin sonucunda garip duygular hissedilebilir, farklı hareketlerde bulunulabilir; hatta psişik aykırılıklar yaşanabilir. Bu gibi olaylara genelde nöbet denir. Ulus ne denli unutkan olabilir? Örnekleri o denli çok ki, saymakla bitmez. Örneğin; ABD Kongresi’nde, 13 Mart 2007 günü düzenlenen bir tören ile T.C. Başbakanı sıfatıyla R.T Erdoğan’a “2007 Rumi Barış ve Diyalog Ödülü” verilmiş idi. Bu ödül; Washington Kardinali Theodore Mc Carrick tarafından “Türk Başbakanı adına” Milletvekili Egemen Bağış’a takdim edilmiş idi… Bir zamanlar, Kürt Said; “Atatürk Nur Risalelerinin tokadı sonucu ölmüştür” diyordu. Demirel ise; “Said Nursi büyük âlimdir. Büyük âlim değildir diyenin alnını karışlarım” demiş, hızını almayıp, Türk Ulusunun usunu, nurcuların ise oyunu almak için “Atatürk’ün kurduğu devlet, laik devlet değildir. İslam devletidir” demişti. Hatalı olduğunu, yıllar sonrasında AKP iktidarını yaşarken gördü. 1963 yılında ise İsmet İnönü, Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni tanınmaz hale nasıl getirdiğine dikkat çekmek için; “Böyledir bu işler. Peygamber edasıyla size dünyaları vaat ederler. İmzayı attınız mı hemen ertesi gün gelirler. Personeli gelmiştir, teçhizatı gelmiştir, üstleri gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök. Gitmezler. Sonra; ne bağımsız dış politika, ne de bağımsız iç politika...” demekteydi. Henüz Mustafa Kemal Atatürk ölmeden ele geçirdiği erki, ne denli keyfi ve aymazca kullandığını itiraf ediyordu. Kamuoyunun ne denli unutkan olduğunu da söyleyen yine İnönü’dür. Şimdi unuttuklarımızdan bir kaç tazeleme yapalım: ABD Yahudiler Konseyi, R.T.E’ ye Yahudi Cesaret Ödülü verdiğini anımsıyor musunuz? Arafat’ın iddialara göre öldürülmesinden sonra Abdullah Gül’ün “Bu durum ve Abbas’ın başkanlığı barış için büyük fırsat” diyebileceğini düşünür müsünüz? AKP iktidara geldiği gün GAP’a yatırımları durdurdu. Ancak 2008 Nisan’ında kapatma davası açılınca Mayıs ayından itibaren GAP’a 4,6 milyar dolar para aktarıldı. Bu paranın salt % 90’ı GAP’ın bütün sulama ihalesini kazanmış bir İsrailli şirkete gitti. Ancak ihale, AKP iktidarından önce, Demirel zamanında da bu İsrailli şirkete verilmiş. Firmanın ismi ise Dankner Tavura değil miydi? R.T.E.’in 1-2 Mayıs 2005 tarihleri arasında İsrail’i ziyareti sırasında Bakanı Ali Coşkun ile İsrail Başbakanı Ehud Olmert arasında Kudüs’te bir anlaşma imzalanmıştı. Anımsayacaksınız: İçeriğinde ise bilişim, lazer ve optik, mekatronik, gıda, tarım ürünleri ve tarımsal genetik, ileri malzeme teknolojileri, yenilenebilir enerji, nanoteknoloji, aerodinamik ve uzay teknolojileri, biyoteknoloji ve sulama teknolojilerinin olduğu şu meşhur “Sanayi ve Ar-ge Alanında İşbirliği” anlaşmasından bahsediyorum. Peki, İsrail jetlerinin Konya’da eğitim almasını ve uçuş izni veren, 23 Şubat 1996 tarihinde Çevik Bir tarafından imzalamış anlaşamadan ne haber? Saymakla bitmiyor; Erbakan, Çiller, Demirel, Yılmaz vs. dönemlerinde ki anlaşmaları da artık sizler hatırlayınız. Devleti’ni ilk tanıyan ülkelerin başlarında geliyoruz. O dönemden bu yana Denge Politikaları yürüterek, İsrail ile adeta ikiz devlet gibi davranmışız ve buna devam etmekteyiz. Kaldı ki, muhalefetteyken, İsrail’i düşman ilan edenler, iktidara geldiklerinde izledikleri politika hep aynı idi. Yani İsrail ile gerçekleşebilecek en üst düzeyde ilişki ve stratejik ortaklık. Bu kadar hafıza tazelemek yetmez mi? Peki, tüm bunlar unutulacak mı? Prof.Dr. Nouriel Roubini; “En riskli üç ülkeden birisiniz...” diyor. BOP eş başkanlığı görevi bitmiştir. Elbette bunun sıkıntısı yaşanıyor? Ancak geçmişteki hatalı tutuş ve hareketlerin daha önceden hesaplanamamış olması, Saraydaki yöneten kadroyu haklı çıkarmaz. Kendi deyimi ile bir kabile reisi olmayan insan, böyle bir sonuca hazırlıksız yakalanamaz! Yaptığınız davranışın yanlış olduğunu söylemedim ve söylemiyorum. Eğer ki, davranışlarınızın arkasında durmaz, davranışlarınızla destek olmaz iseniz, tarih bu günleri sizden soracaktır. Şu anda tarih yaptığınızı unutmayın. “Davos benim için artık bitmiştir” dedikten sonra L dönüşü yapıp “Gelmeyi değerlendirebilirim” diyerek, bir saat içinde insan tükürdüğünü yalar mı? İnsanın özü ile sözü bir olmalı. Lafla peynir gemisi yürümez. Salt gürlemekle olmaz, yağmak gerek. Mevlana’nın dediği gibi: “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!” Bağımsız Türkiye için söze değil de öze gereksinim olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi