• İnsanları kitap gibi düşünün. Kapaklarına bakıp aldanmayın, içini okuyunca anlarsınız asıl değerini.. (Mevlana)
• Benim hiç yabancı düşmanım olmadı.

Hatta çoğuna kahve ısmarlamışlığım bile vardır... (Can Yücel)

• Niçin sürekli okumalıyız? Çünkü insan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür durur...

(İbn-i Haldun)

• Verdiği öğüdü kendisi tutan, bunu başkalarına da dinletebilir.

(Feridüddin Attar)

• Oturup kitap okursanız fazla bir şey tüketemezsiniz.

(Aldous Huxley)

• İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa! (John Steinbeck)
• Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti

Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş? Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti.           (Ömer Hayyam)

• Uçmak için kuş olmak gerekmiyor.

Küçük sevinçler olsun yeter.. (Cemal Süreya)

• İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş yüzyılların seçkin zekâlarıyla önceden düzenlenmiş bir konuşmaya katılmak gibidir.

(Descartes)

• Ne kadar meşgul olduğunu düşünürsen düşün, okumak için zaman ayırmazsan cahilliğe teslim olursun.

(Konfüçyus)

• Bana hiçbir şey bağışlanmadı hayatımda.

Hiçbir şey hediye edilmedi. Her şeyin bedelini ödeyerek sahip oldum! Aşkın bile... (Cemal Süreya...)

• İnsanların çoğunluğu çocukluğunu dayak yiyerek, yoksulluklara katlanarak, kanunların yükselttiği o ömür törpüsü kalelerde geçirirken, hayat temellerinin böyle atılmasını nasıl isteyebilirsiniz? Yeryüzünün haydutlar, katiller, dolandırıcılar, pezevenkler, tembeller ve düzen düşmanlarıyla dolu olmasında şaşılacak ne var, siz doğa yasalarına uymadıktan sonra?

Sizler kanunlar yapmışsınız, akademiler kurmuş, ahlak kürsüleri tesis etmişsiniz,                 kulakları patlatırcasına çanlarını çalarak merhameti öğretmeye çalışan kiliseleriniz var, meclisleriniz var, ama bir çocuğun göğsü içinde neler kaynaştığını bilemezsiniz, güzel olabilecekken sakat bıraktığınız bu hayat hakkında da bir bilginiz yoktur. (Panait Istrati)

• Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır.

(George Herbert)

• Kesinlikle bilmeniz gereken tek şey, kütüphanenin nerede olduğudur.

(Albert Einstein)

• Hiçbir münekkit elleri titreyerek, zevkten bayılırcasına bir kitap açamaz. Bu zevk yalnız okuyucu kalanlarda vardır.”

(Sait Faik / Mesut Kimdir?)

• Dilin kadar varsın.

(Anooshirvan Miandji)

• Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.

(Ludwig Wittgenstein)

• Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren, güneş ışığına benzer.

(Tolstoy)

• Kaç kulağı olmalı ki insanın
• Ağlayanları duyabilsin

Ve kaç insan hayatını kaybetmeli ki Artık bu kadarı fazla diyebilsin… (Bob Dylan/ 2016 Nobel Edebiyat ödülünü alan şarkıcı, bestei, söz yazarı)

• Şu Türkçe ne hayran kalınacak dil. Az sözcükle çok şey söyler.

(Moliere / Kibarlık Budalası)

• Dost, göze sezdirmeden gözyaşı silendir.

(Fethi Gemuhluoğlu)

• Bir kızın tıraşlı bir erkeği güzel zannetmesi hazindir.

(Sakallı Celal / Celal Yalınız)

• Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur.

(Sakallı Celal / Celal Yalınız)

• Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir.

(Sakallı Celal / Celal Yalınız)

• Türkiye'de aydın geçinenler Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar.

(Sakallı Celal / Celal Yalınız)

• (Sakallı Celal / Celal Yalınız) (Evinde yapılan arama esnasında polis duvarda duran Karl Marx portresini sorunca "Rahmetli babam" diye cevaplamıştır.)
• Tanzimat ilan ettik, olmadı, meşrutiyet ilan ettik, olmadı, cumhuriyet ilan ettik, olmadı; yahu, bir de ciddiyet ilân etsek!

(Sakallı Celal / Celal Yalınız) (Zamanın M. Eğ. Bakanı Hamdullah Suphi'ye söylediği)

• Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, cehalet, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz.

(B. Franklin)

• Yaşam dediğimiz şey, karanlıkta yakılan ve hemen ardından sönen bir kibritten farksızdır.
• (Leslie Paul/ İnsanlığın Yok Oluşu)