Hakkı Saygı

Hakkı Saygı

OTMAN BABA (V)

RUMELİ VE TÜRK ALP ERENLERİ
OTMAN BABA (V)
Otman Baba, Edirne’de bulunduğu bir sırada, şeyh ve ulema takımıyla sohbet ederken, “Ben ki Otman Baba’yım, ulu beyleri, ulu şeyhleri Hakk’ın emriyle silip yolumdan atarım ve o ulu sarayları ıssız bırakırım. Bütün şeyhlerin sofrasını toplayıp havaya savururum, onların sofrasının yerine kendi soframı açar ve yayarım” diyerek kendisinin nasıl bir güce sahip olduğunu anlatmak istemiştir.
Otman Baba’dan bu sözleri duyan şeyh ve ulema takımı, sinirlenerek orayı terk ederler ve Fatih Sultan Mehmet’e bir mektup göndererek Otman Baba’yı şikâyet ederler. Gönderilen mektupta şu ifadeler yer alıyordu: “Sultanım! Memleketinde Otman Baba adında bir kimse belirmiştir. Bu kimse, kendisini Muhammed Mustafa, İsa, Musa ve Âdem peygamberlerin yerine koyuyor. Ayrıca yanında bulundurduğu kimseler de yol kesici ve soyguncudurlar. Buna rağmen bu kimseler kendilerini üçler, beşler, yediler ve kırklardan sayıyorlar.”
Bu mektubu okuyan Fatih Sultan Mehmet, derhal Edirne kadısı ile subaşıya bir mektup yollayarak Otman Baba’yı İstanbul’a göndermelerini istedi. Edirne kadısı ile subaşı, Otman Baba’yı bir susığırı (manda) arabasına bindirerek abdallarıyla birlikte İstanbul’a gönderdiler. Uzun bir yolculuktan sonra Silivri Kapısı’ndan İstanbul’a girdiler. Otman Baba’nın geldiğini duyan halk, onu görebilmek için akın akın yollara düştü. Halkın arasında zorlukla ilerleyen Otman Baba ve dervişleri, bir müddet sonra “Hindistaniler Tekkesi”ne konuk oldu.
Bu sırada divan toplantı halindeydi, Otman Baba’nın ortadan kaldırılmasıyla ilgili karar alınıyordu. Fatih, Otman Baba’nın Kılıç Manastırı’na yerleştirilmesini emretti. Otman Baba ve dervişlerinin Kılıç Manastırı’na yerleştirildikleri sırada, kılıç kuşanmış tam teçhizatlı iki yüz kişilik bir askeri müfreze, Otman Baba ve dervişlerini ortadan kaldırmak için emir bekliyorlardı.
Bu durumu fark eden Otman Baba, ulu bir servi ağacına sırtını dayayarak büyük bir heybetle, “Ey iğrenç kişiler! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Bana ahir zaman kocası derler, eğer ben istersem şu anda padişahın sarayını başına yıkar, kendimi ona tanıtırım” diyerek elindeki asasıyla yere vurdu. Daha sonra kalkıp kilisenin önüne geldi ve burada da elindeki asayı iki defa yere vurdu. O anda gökyüzünde üç ayrı yerde üç kara bulut peyda oldu ve üç yönden birden Nuh tufanını andırırcasına yağan yağmur İstanbul’un üzerine çöktü. Bir anda İstanbul sular altında kaldı, Fatih Sultan Mehmet’in sarayının bir köşesine yıldırım isabet etti. Çimen Köşkü ateşler içinde kalıp yanmaya başladı. İstanbul’un üstüne bir felaket çökmüştü.
İkinci gün Fatih, vezirleri ve paşaları toplayıp Derhal bana söyleyin, bu hal nedir?” diyerek bu olayın nedenlerini öğrenmeye çalıştı. Ancak o anda kimse buna bir anlam veremedi, daha sonra âlimler ve müneccimler, “İşte kılıcın işte başımız, eğer doğruyu söylememizi istersen: Sen devlet gücüyle o kimseyi helak etmek istiyorsun, ancak o kimsenin bütün âlem ve yirmi dört bin peygambere denk gücü vardır. O, aynı zamanda peygamberlik ve evliyalık burcunda oturur. Eğer ona karşı çıkarsan, o tek bir eliyle bile seni tahtınla, tacınla helak eder” dediler.
Fatih Sultan Mehmet bu sözleri duyunca gazaba gelerek Otman Baba’nın ortadan kalkması gerektiğini söyledi. Çünkü o, şeriata karşı geliyor ve şeriat hükümlerini çiğniyordu. Fatih’in bu fermanı üzerine kazıklar ve çengeller hazırlanmıştı. Otman Baba ve yanında bulunanların her birini kazığa vuracaklardı.
Otman Baba’nın İstanbul’a gelişinin dördüncü günü idi ve o gün güneş nur atına binerek yeryüzüne inmişti. Otman Baba, abdallarına, “Derhal şu meydanı silip süpürün, bugün konuklarımız gelecek” diye emir verdi. Kısa bir müddet sonra Fatih’in özel veziri Sinan Paşa çıkageldi. Yanında kazasker, subaşı ve defterdar vardı. Otman Baba gelenlere saygıda kusur etmedi. Gelenler, Otman Baba’nın mübarek elini öpüp edeple sol tarafına oturdular. Sipahi beyleri ise Otman Baba’nın sağ tarafında divan durup el bağladılar.
Kazasker, nezaketle, “Babacığım ne taraftan geldiniz, nasılsınız ve haliniz hoş mudur” diye sordu.
Otman Baba, “bize Horasan tembelleri derler, iyiyiz hoşuz” diye cevap verdi.
Kazasker tekrar, “Tanrı’yı tanır mısın” diye sordu.
Bu soruyu duyan Otman Baba, “Evet tanırım, şu anda kendisiyle konuştum da geldim” cevabını verdi.
Kazasker, “Öyle ise konuştuğun o Tanrı’yı bize de göster” dedi.
Otman Baba, “Ya şu anda konuştuğun kim?”(1)
Kazasker ile Otman Baba arasındaki söylesi ile devam edecekçç
Aşağıda Otman Baba dergahınnın dıştan görüntüsü ile Eski Cuma yakınlarındaki KIz Ana Türbesini görüyorsunuz.…
Hakkı SAYGI
______________________________
1) Hakkı SAYGI, Otman Baba Velayetnamesi, Saygı Yay. s. 44, 45, 46, 47,1996 -İstanbul

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakkı Saygı Arşivi

ALLAH

03 Şubat 2021 Çarşamba 15:55