Halil Şahin

Halil Şahin

OLABİLDİĞİNCE KIŞKIRTMA

Defalarca Org. Başbuğ tarafından tekrarlanmış olan safsata, Muhalefet tarafından da yeniden dillendirilirdi. Örneğin MHP’li Nevzat Korkmaz, başından beri aynı cümleleri kurduklarını ifade ederek: “Konu yargıdadır. Yargıya herkesin güvenmesi gerek. Mahkeme karar verinceye kadar müdahil olmama ve saygı içinde kararı bekleme görüşündeyiz. Hukuk devletinde her kurum böyle davranmalıdır” diyordu. Bağbuğ kendine ve silah arkadaşlarına inandığı için, Korkmaz ise kinayeli ve Türk ordusuna kurulan kumpası göz ardı ederek konuşuyorlardı. Oysa Org. Başbuğ’un ve MHP’nin anlamadığı, ya da anlamazlıktan geldiği bir nokta var: Bu davalar bitmemek üzere programlandırılmışlardır. İşçi Partisi, söz konusu düzmece davaların ta en başından beri bu gerçeği haykırmaktadır: Yapılan yargılamalar göstermeliktir. İddianameler gayrı ciddidir. Mahkemeler hiçbir karar veremeyecektir, Yargılamalar olabildiğince 10 yıl, 20 yıl uzatılarak, tam bağımsızlıktan yana olan ulusalcıların hapislerde tutularak dışlanması ve hatta ölmeleri sağlanacaktır. Tutuklu bulunan Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Recep Gençoğlu’nun avukatı da: “Bu yargılamalarda beraat veya mahkûmiyet gibi bir sonuç amaçlanmıyor. Amaç, yıllarca sürecek bir yargılama ile topluma korku salmak ve teslimiyet havasını egemen kılarak planlarını uygulamaktır.” diyor. Demek ki, konu artık anlaşılmaya başlanmıştır. Hiçbir maddi delil olmadan, imzasız e-posta ihbarlarıyla, sahte olduğu kanıtlanan belgelerle, bizzat tertipçiler tarafından gömülen silahlarla, gizli tanıklarla, on binlerce sayfayı bulan iddianamelerle ve milyon sayfayı aşan delil klasörleri ile yürütülen soruşturmadan bir sonuç çıkacağını beklemek saflıktan öte bir şeydir.” demekte. Söz konusu olan Türk yargısı olsa idi, evet, ona güvenirdik. Fakat burada söz konusu olan, ABD’deki küresel emperyalistlerin yargısıdır. Adeta kabak tadı verdi, defalarca söyledik, ama tekrarlamak gerekiyor: Fehmi Koru, Yeni Şafak’taki köşesinde: “Ergenekon’un düğmesine Oval Ofis’te Başkan Bush ile Erdoğan’ın görüşmesi sırasında basıldı” dizelerini döktürmedi mi, Kanal 7’de aynı teraneyi tekrarlamadı mı? Dikkat ettiyseniz, bu açıklamalara yalanlama gelmedi. Böylece, BOP’ta Eş başkan olan Erdoğan’ın, Bush’un yani Amerika’nın talimatı ile bu davaları başlattığını tüm dünya anladı. Silivri Yargısı’nın bağımsız olmadığı, R.T. Erdoğan üzerinden ABD’ye göbek bağıyla bağlı olduğu, gözler önüne serildi. Abdullah Gül, düzmece şemayı kendisine gösterenlere “Delillendirin, dava açın” talimatını vermesinden sonra hedef kişiler saptanmış, daha sonra bunlar aleyhinde dava açabilmek için kanıt toplama (sahte delil imal etme) işine girişilmiştir. Demek ki, bu davalar bağımsız savcılar tarafından değil, siyasi iktidar tarafından hazırlanmış ve özel olarak görevlendirilen Savcılara devredilmiştir. Bu davalar, doğal mahkemeler tarafından değil, özel mahkemeler tarafından yürütülmektedir. Hükümet tarafından yayımlanan Demokratik Açılım Tanıtım Broşürü’nde, Ergenekon davalarının özel mahkemeler tarafından yürütüldüğünün açıkça ifade edilmesi de savsaklanmayacak kanıtıdır. Bu özel mahkemeler bir nevi DGM veya Sıkıyönetim Mahkemesi gibi çalışmaktadır. Kısacası, İkinci bir 12 Eylül Darbesi ile karşı kalmıştık. İlk 12 Eylül Darbesi’ni, ABD, “Bizim oğlanlar” dediği Kenan Evren çetesini kullanarak Ordu eli ile yaptırmıştı. İkinci 12 Eylül Darbesi’ni ise özel olarak seçip gönderdiği ve gizli merkeze yetiştirdiği 35 kişilik ajan ekip yönetiminde, Erdoğan ve Gül ikilisini kullanarak AKP eli ile yaptırdığı halkımız tarafından da gözlemleniyordu. Küresel emperyalist ABD Ordusu, Türk Ordusuna karşı açtığı savaşı bu yolla yürütmekteydi ve bundan dolayı, “Yargıya güveniyoruz” lafı tam bir safsata olarak akıllara düşüyordu. Türkiye’de gündemi değiştiren göz altılara koşut Guardian, BBC “Laik kurumlar ile AKP arasındaki mücadele sürüyor” gibisinden ifadeler kullanarak, orduyu duruma el koymaya kışkırtmaktadır. Böylece Türkiye’de yepyeni anayasasıyla yeni bir devleti Türk ordusuna kurduracaklardır. Financial Times, “Bu operasyon muhtemelen kökleri siyasi İslam’a dayanan iktidardaki AKP ile ordu ve yargı içinde ona karşı olan geleneksel laik kesim arasındaki gerginliği iyice tırmandıracak” yorumunu yaparken; Guardian’ın haberinde görüşü aktarılan Türk Ordusu konusunda uzman Gareth Jenkins de operasyonun büyük bir krize yol açabileceğini söylüyor: “Şimdi savcıların bu göz altıları tutuklamaya çevirmek için dört günleri var. Eğer bu gerçekleşirse, ordu katiyen sessiz kalmayacaktır.” Adamlar açıkça yazıyor ve olabildiğince kışkırtıyorlar, çünkü hazırlanan senaryonun planı böyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi