Kaygan Zemin

Kaygan Zemin

MİLLİ MÜCADELE YE KOŞANLAR, ÜLKEDEN KAÇANLAR

2019 yılı başlarında bir yabancı gazete şöyle yazdı: "Türkiye'de, ülkenin kuruluşundan bu yana ilk kez, kültür ve iş hayatına yön veren üst sınıf aileler Türkiye'yi terk ediyor." Açıklanan bir rapora göre, 2018 'de Türkiye' den 243 bin 640 kişi, yerleşmek amacıyla yurt dışına gitmiş. Bunların hepsi de varlıklı ve eğitimli insanlar. Türkiye'de iyi bir gelecek görmeyenler, daha iyi bir Türkiye için mücadele etmek yerine, Avrupa'ya, Amerika'ya, Kanada'ya, Malta'ya..... Kaçtılar. Aslında Türkiye Cumhuriyeti devleti: kendi "geleceğini" değil, Milletin "geleceğini" düşünenlerin eseriydi. 100 yıl önce, kendi istikbalini değilde, milletin istikbalini düşünenler, Türkiye topraklarına düşman ayağı değdiğini duyar duymaz, bulundukları yabancı ülkelerden koşup gelmişlerdi. En önemli tahsillerini, mevkilerini bırakarak, Milli Mücadeleye katılmışlardı. Oysa şimdi, kelle koltukta ülkesini ve milletini kurtarmaya çalışanlar, bugün günlük kirli siyaset uğruna insafsızca eleştirilere uğruyorlar. Halkımızın bir kısmına da bu ihaneti alkışlatıyorlar. Ülkenin zor durumunda derhal yurt dışına kaçan bu hain sınıfı bizim alkışlarımız yaratmıştı. Bizim siyasetçilerimiz yaratmıştı. Siyasetçiler desteğiyle, kamu hakkı yiyerek haksız zenginleşmişlerdi. 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes anlaşmasından sonra, İstanbul ingilizlerce işgal edilmeye başlayıp, Yunan'da İzmir'i işgale başlayınca, İsviçre'de yüksek tahsil gören 3 arkadaş çok sarsıldı. İsviçre'de tahsil gören, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saracoğlu ve Kazım Nuri, - memleket bu haldeyken burada bir dakika bile kalamayız- dediler. Mahmut Esat Bozkurt, 1908'de İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebin'e girmişti. Buradan mezun olunca, 1912'de İsviçre'de Fribourg Üniversitesi Hukuk fakültesine girdi. Hukuk doktoru olmuştu. Şükrü Saracoğlu, 1909 da Mektebi Mülkiye'yi bitirdi. 1914'te Öğrenim için Belçika'ya gitti. 1915'te İsviçre'ye geçti, 1918'de Cenevre Siyasi İlimler Akademisinden mezun olmuştu. Türkiye'nin işgalini duyar duymaz tahsillerini bıraktılar. Önce İsviçre'den Napoli'ye geçtiler. Sonra Napoli'de Türkiye'deki işgalci İtalyanlara silah götüren, Luccuri adlı bir İtalyan şilebine gizlice bindiler. Yunan hükumeti, İtalyan şilebinde kaçak Türk yolcu olduğunu haber aldı. Yunan kralı Venizelos, İtalyan hükumetinden, İtalyan şilebindeki kaçak Türk yolcuları tutuklamasını istedi. Bu diplomasi devam ederken yurtsever gençler kendilerini Kuşadası'na atmayı başardılar. Silah kuşandılar. Efe kılığına girdiler. Dağa çıktılar. Kuvayı Milliyenin, Kuşadası, Aydın, Nazilli bölgesinde örgütlenmesini sağladılar. Milli Mücadele başladığında, Türk edebiyatının güçlü kalemi Yakup Kadri Karaosmanoğlu'da İsviçre'deydi. Vatan topraklarının işgal edildiğini duyar duymaz, Türkiye'ye dönmeye karar verdi. İstandul'a gelip İkdam gazetesinin başına geçti. Gazeteyi Milli Mücadele'nin emrine soktu. Okulunu bırakıp Milli Mücadele'ye katılanlardan biri de, Dr. Reşit Galip'ti. Henüz tıbbiye öğrencisiyken, önce Balkan Savaşına, sonra I. Dünya savaşına gönüllü olarak katılmıştı. Hani okullarımızda, "Türküm doğruyum çalışkanım" diye başlayan ve okunması yasaklanan AND'ımız varya, onun yazarıydı. İzmir'in işgalinden sonra, Milli Mücadele'de önemli görev üstlenenlerden biri de, Celal Bayar'dı. Ege'de "Galip Hoca" adıyla direnişi örgütlemeye çalıştı. Kuvayı Milliye'de görev aldı. Emrinde 1000 kişi vardı. Atatürk'le yollarını birleştirdi. Ege'de büyük yararlılıklar sağladı. Milli Mücadele'de önemli yararlılıklar göstetenlerden biri de Mustafa Necati idi. Balıkesir ve civarındaki Kuvayı Milliye'yi örgütlemişti. Kuruluştan sonra Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Maalesef 35 yaşında çok erken hayatını kaybetti. "Ölümüyle Atatürk'ü ağlatan kişi" oldu. Yani dostlar: şu anda aldığımız her özgürce nefesimizi borçlu olduğumuz insanlara - içki içiyor muydu, içmiyor muydu- diye bakmak yerine, bu vatanı kimler, ne koşullarda kazanıp bize emanet etmiş ve kimler bu vatanı satmaya çalışmış iyi öğrenelim. Bugün sırtımızdan zengin olup, ülke zorda kalınca, servetlerini yurt dışına kaçıranları affetmeyelim. Yenilerini yaratmayalım. Daha da önemlisi: bu güzel vatanı, yabancı talimatıyla zorda bırakan, gelirlerini, kaynaklarını yerli yabancı soygunculara kaptıran siyasetlere destek vermeyelim. KENAN ÖZEK (Tarih Mitoloji Dinler Felsefe Facebook sayfasından alıntıdır)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kaygan Zemin Arşivi