Kiliseden camiye, camiden müzeye Ayasofya nın tarihi
Yayınlanma:
Geçtiğimiz 29 Mayıs'ta Ayasofya'nın içinde Fetih Suresi okunmasıyla tekrar gündeme gelen Ayasofya'nın cami olması konusunda Danıştay kararını verdi. Danıştay, 1934 tarihli Ayasofya'nın müzeye dönüştürülmesi kararını iptal etti. Böylece Ayasofya'nın cami olmasının önü açılmış oldu.
AYASOFYA'NIN TARİHÇESİ
Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'a yaptığı en büyük kilise olan Ayasofya, aynı yerde üç kez inşa edildi. Yunanların hakim olduğu (MÖ 660-MS 73) Byzantium şehrinde, bugünkü Ayasofya'nun bulunduğu yere yapılan dini yapı, Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından tahrip edildi. Roma İmparatorluğu hakimiyetindeki şehirde, I. Konstantin'in oğlu II. Konstantin tarafından 360 yılında aynı yere inşa edilen yapı, Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) olarak isimlendirildi. 1. Ayasofya, Doğu Roma İmparatoru Arkadios'un eşi Evdokia'nın Ayasofya önüne gümüş kaplamalı bir heykelinin dikilmesi üzerine çıkan ayaklanmada, yapılışından 44 yıl sonra büyük ölçüde yıkıldı. Arkadios'un ardından başa geçen İmparator II. Theodosios tarafından mimar Ruffinos'a yeniden yaptırılan Ayasofya, 415'te ibadete açıldı. 2. Ayasofya, 532'ye kadar şehrin en büyük kilisesi olarak varlığını devam ettirdi. 2. Ayasofya, I. Justinianus döneminde çıkan "Nika İsyanı" sırasında açılışından 117 yıl sonra 532'de yakılıp yıkıldı.
AYASOFYA 5 YILDA YENİDEN İNŞA EDİLDİ
Nika İsyanından 39 gün sonra I. Justinianus tarafından Ayasofya'nın inşasına yeniden başlandı. Bugüne kadar gelen Ayasofya'nın 532 yılında başlayan inşası, 537 yılında tamamlandı. Ayasofya'nın yapımını, dönemin ünlü bilim insanları fizikçi Miletli İsidoros ve Trallesli matematikçi Anthemius yönetti. İki baş mimar ile birlikte çalışan 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi, binanın yapımını 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamladı. 3. Ayasofya'nın yapımında ahşap malzeme yerine güçlü, çevre şartlarına ve ateşe dayanıklı olduğu için tuğla kullanıldı.YAPIMI İÇİN FARKLI MEMLEKETLERDEN TAŞLAR VE MERMERLER GÖNDERİLDİ
I. Justinianus, idaresindeki vali ve krallardan, bu büyük kilisenin yapılması için kendi memleketlerinde bulunan harabelerden en güzel malzemeleri göndermelerini istedi. İmparatorluğun her yerinden tapınak, hamam ve saraylardan sütun, korkuluk, çerçeve ve pencere parmaklıkları sökülüp İstanbul'a getirildi. Bu malzemeler başta Kizikos'un (Aydıncık-Kapudağı Yarımadası) doğu sahillerindeki Belkıs harabeleri, Aspendos, Efesos'ta (Ayasuluk-Selçuk) Artemis Mabedi, Suriye'nin Ba'albek bölgesi olmak üzere Anadolu ve Suriye'nin diğer antik şehir kalıntıları ve eski abidelerden temin edildi.

FETHİN SEMBOLÜ OLDU
Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. padişahı II. Mehmet'in 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethiyle 916 yıl kilise olarak hizmet veren Ayasofya, camiye dönüştürüldü. Fetihle birlikte "Fatih" unvanını alan Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonraki ilk cuma olan 1 Haziran 1453'te cuma namazını Ayasofya'da kıldı. Bizans'ın Ayasofya'ya verdiği değer, Osmanlı döneminde de devam etti. Osmanlı döneminde padişahlar Ayasofya'ya çok değer verdi, "Fethin Sembolü" olan Ayasofya'nın korunup yaşatılması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'yı camiye çevirdikten sonra en önemli gelir kaynaklarını aktardığı Ayasofya Camisi Vakfı'nı kurdu. Ayasofya'ya bir minber ve mihrap yaptıran Fatih Sultan Mehmet, ayrıca medrese, kütüphane ekletti. Ayasofya'nın ilk minaresi de Fatih Sultan Mehmet döneminde yapıldı. Hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladan inşa edildi. II. Beyazıt (1481-1512) camiye beyaz mermerden bir mihrap ve kuzeydoğu köşesine bir minare ekletti. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) fethettiği Macaristan'daki getirdiği iki kandili Ayasofya'ya hediye etti. Ayasofya, II. Selim döneminde (1566-1574) yorgunluk ya da dayanıksızlık belirtileri gösterdiği için dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı başmimarı Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla takviye edilerek, son derece sağlamlaştırıldı.
OSMANLI DÖNEMİNDE EKLENEN DİĞER YAPILAR
Ayasofya'nın içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü bulunuyor. III. Murat (1574-1595), Bergama'da bulunan Helenistik dönemden kalma (MÖ IV. yüzyıl) Bektaşi taşından yapılma iki küpü, Ayasofya'nın ana salonuna yerleştirdi. I. Ahmet (1603-1617) devrinde geniş çaplı tamir ve bakım çalışması yaptırıldı, mihraba besmele yazdırıldı. IV. Murat (1623-1640) devrinde Ayasofya'nın içi hat levhalarla süslendi. III. Ahmet (1703-1730) döneminde Ayasofya'nın hünkar mahfili yenilendi, cami ortasına büyük bir top kandil asıldı, yine genel bir tamir ve bakım yapıldı. I. Mahmut, 1739'da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti.

AYASOFYA'NIN MÜZEYE DÖNÜŞÜMÜ
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ve yerine Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Ayasofya'nın tarihi de değişti. Restorasyon çalışmaları nedeniyle 1930-1935 yılları arasında halka kapatılan Ayasofya'da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle bir dizi çalışma yapıldı. Bu çalışmalar sırasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi işlemleri gerçekleştirildi. Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla Ayasofya, müzeye dönüştürüldü. Ayasofya, 1985'te UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girdi. Açılışından İstanbul'un fethine kadar 915 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan, 86 yıldır da müze olarak hizmet veren Ayasofya, Türkiye'de yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ziyaret edilen yapıların ilk sırasında yer alıyor. Ayasofya'da müze olduktan sonra da çeşitli dönemlerde restorasyonlar yapıldı.
85 YIL ARADAN SONRA EZAN
Ayasofya'da Temmuz 2016'da düzenlenen Kadir Gecesi programında 85 yıl aradan sonra sabah ezanı okundu. Ekim 2016'da Ayasofya'nın ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazları kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camisi ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı. İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümünün kutlandığı bu yıl ise 29 Mayıs'ta Ayasofya içinde Fetih Suresi okundu.Manşet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.