Eleştiriye evet, düşmanlığa hayır
Son günlerde haksız iftiralarla kendilerine saldırıldığını belirten AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, her türlü eleştiriye açık olduklarını, ancak düşmanlığa dönüşen tavırlara üzüldüklerini söyledi. Afyonkarahisar ve AKÜ'nün gelişimi için çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Solak, “Kurallara aykırı hiç bir hareketin içinde olamayız” dedi Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak kendisine yönelik eleştirileri Kocatepe Gazetesi'ne değerlendirdi. Son günlerde eleştiri konusu yapılan makam aracından, AKÜ'den kaçtığı iddia edilen hoca sayısına kadar; Cumhuriyet resepsiyonuna neden katılmadığından, Filistinli yaralılarla ilgili eleştirilere kadar kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Prof. Dr. Mustafa Solak, “Eleştiriye açığız. Ama adil ve hakkaniyetli eleştirilere. İnsafsız, akıldan, izandan yoksun eleştirilere söyleyecek Bir şey bulamıyoruz. Biz Afyonkarahisar ve Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin gelişimi için gece-gündüz çalışıyoruz. Ancak Kurum'a ve İl'e zarar vermeye yönelik eleştirileri üzülerek izliyoruz” dedi. İşte Prof. Dr. Mustafa Solak'ın sorularımıza verdiği cevaplar: Burcu Aydın: Üniversitemiz hangi alanlarda çalışıyor AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Afyon Kocatepe Üniversitesi'de tıpkı Kocatepe Gazetesi ilkelerinde olduğu gibi akademik hayatında ilkeleri olan, yol haritası belli olan, geleceğe yönelik belli kuralları ortaya koymaya çalışan bir üniversitedir. Açılış ve mezuniyet törenlerinde zaman zaman ifade ettiğim şekli ile üniversite olarak beş alanda çalışıyoruz. Bunlardan ilki şehrin bulunduğu lokasyonun önemine binaen hem termal ve sağlık turizmi, hem oteller hem de hastaneler var. Buna devlet ve özel hastaneler de dahildir. İkincisi mermer ve doğal taş ki, şehrin marka ürünlerinden doğal taşın tüm özellikleri ve mermer ağırlıklı çalışıyoruz. İhracaatta ilk sırada yer alıyor. Üçüncüsü gıda ve gıda ürünleri olarak; Yumurta, süt ve süt ürünlerinde mandacılığı da katabiliriz. Ülkenin kırmızı et ihtiyacının beşte biri Afyon'da üretilerek tüm ülke sathına yayılıyor. Yumurta ihracaatı ve üretiminde her hafta ortalama 90 milyon yumurtanın üretildiği bir şehirdeyiz. Hal böyle olunca gıda ve gıda mühendisliğine önem veren bir üniversiteyiz. Gıda ve gıda mühendisliğine önem veren bir üniversite olarak gerekli alt yapıyı hazırladık. Bu yapıya aromatik bitkilerde eklendi. Sayın Orman ve Su İşleri Bakanımızın özel gayret ve direktifleriyle Kent Ormanı'nın yanında çok güzel bir Aromatik Bitkiler Üretim İnceleme Merkezi kuruldu. Bu ay içerisinde yetişmez ise aybaşında alanında yeni atanan uzmanlarla beraber aromatik bitkilerde de AKÜ şehrin bu zenginliğini, bu yapıya katkısını arttıracak. Burcu Aydın: Enerji tercih ve kullanımında da ciddi ataklar var bildiğimiz kadarıyla. JEOTERMAL ENERJI ÖNCELIĞIMIZ AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Dördüncü çalışma alanımız ise Yenilenebilir Enerjidir. Jeotermal enerji var. Güneş ve rüzgar enerjileri var. Jeotermal enerjide önce kurtarıcı olarak sahaya indik. Türkiye'de ilk defa bir kampüs büyüklüğünde yapıları ısıtan tek üniversiteyiz. Doğal gaz ve kömürden uzaklaşarak milli servete yöneldik. Paramız burada kalıyor. Yüzde 40 daha ucuza kullanıyoruz. Çevre temizliği bakımından her türlü konfora sahip olan jeotermal enerji en temiz enerji. Bu sene ANS kampüsünün çok önemli bir kısmını jeotermal enerjiye kavuşturacağız. Bir yenilik olarak Ekim ayı başından itibaren projemiz uygulamaya geçecek. Güneş enerjisinden elektrik üreterek şehir merkezindeki üç kampüsümüzü bu enerjiden elde edeceğimiz elektrik ile aydınlatmayı planlıyoruz. BİZ ARABAYI DEĞİL, ARABA BİZİ BIRAKTI Burcu Aydın: Sayın Hocam, son günlerde kullandığınız yeni aracınızla ilgili yöneltilen eleştiriler hakkında neler söylersiniz? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: İnanın bunları okuyunca şaşırıyorum. Bunlar bizi anlatıyor, bizim üniversiteyi mi anlatıyor diye. Ben Rektör olduğumdan bu yana 2000 model bir Mercedes'e biniyorum. Daha önce alınmış bir araç. Kendime şu sözü vermiştim; Bu araba gidebildiği kadar gitsin arabayı yenilemeyeceğim diye. Bundan bir kaç ay önce Üniversitelerarası Kurul'un 220. toplantısı İkbal Otel'de yapıldı. Bütün Rektörlerin arabalarını orada gördük. Rektör Yardımcıları ve toplantıya katılan herkesin araçları görüldü. Onları örnek almadım ama aracımız tamamen bozulana kadar böyle bir yola gitmedik. Türkiye'de en eski ve belli düzeyde giden bir arabaya sahiptim. Araba beni erken bıraktı. Ankara yollarında defalarca kaldıklarımız ayra ama son olarak şehir içinde, KOlaylı tesisleri yakınında bir törene giderken aracımız artık tamamen bitti, yolda kaldık. İl Jandarma Komutanımızın aracıyla törenlere intikal edebildik. Araba hala Mercedes servisinde tamir edilmeyi bekliyor, günlerce yapamadılar. Bize bir fatura geldi 55 bin lira. Daha önceki masrafları hariç. Ayda bir 3 ile 10 bin TL arasında masrafı var. Bana değil, şoförlerime ve Mercedes Servisine sorulabilir. Gizli saklımız yok. Neredeyse bir yılda yüz bin liraya yakın araç gideri vardı, benzini çok yakıyor, araba eski. Mevcut araba ile o arabanın neredeyse üçte biri yakıt ile Ankara'dan geldim. Şoförüm bunu söyledi. 'Hocam biraz nefes aldık.' dedi. Ben üniversitemi, bütçemi korumak zorundayım. Durup dururken niye araba alayım. SATIN ALMA İÇİN İZİN İSTEDİK, VERİLMEDİ. ARABA DÜŞKÜNÜ DEĞİLİM Burcu Aydın: Sizin daha önceleri normal hizmet araçlarına da bindiğinizi biliyoruz ama yeni bir araç satın almaya imkanınız yok mu? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Marka söylemeye gerek olur mu bilmem. Bir aya yakın süre FIAT'ın hizmet araçlarından birine bindim. Ama ben ayda 8-10 bin kilometre yol yapan bir Rektörüm. Oturan bir Rektör değilim. Sürekli para getiriyorum, kadro getiriyorum, YÖK'te çalışmalarım var, TÜBİTAK'ta da. Kardeşim sonuçta insanız. Sürekli hareket eden birinin düzgün bir şeye binip hizmeti düzgün yapması lazım. Maliye'ye yazı yazdım. Dedim ki, Ya bana araba satın alma izin verin ya da ne yapacağımı söyleyin. Hocam sana 10 aylığına izin verelim. Ben 8 aylığına izin istedim. On ay 15 günlük izin verdiler. Bu sene araba satın almaya izin yok, seneye var. Neden yok. Bütçe görüşmeleri yapılırken izin verilmiyor. Yazım var, önce satın alma izni istedik. Hocam satın almayı 2015 bütçesine bırakın, çıkan yeni kanunu uygularsınız denildi. Sekiz ay yetişmez Mart ayına tekabül eder. On aylık izin verelim dediler. On ay 15 gün izin verildi, ihaleye çıkıldı. İhale yaparken de diğer üniversite rektörlükleri nasıl araba kiraladı ise aynı yöntemle ihaleye çıkıldı. Ben ne marka istedim ne de model. Belli şeylerden yapıldı. Şu anda her türlü masraf onlara ait. Ayda da 8 bin kilometre üzerinden. Gidilmez ise para harcanmayacak. Düşünün hepimiz insanız. Kendinizi benim yerime koyun ayda 8-10 bin kilometre yapın benim hangi pozisyonda olduğumu düşünün. Şoförlerime ve korumama sorun. Benim amacım bir araca binip gezip tozmak değil. Bazen bir iş için gidiyor 15 dakika orada bulunup, sonra geri geliyorum. YAZILANLARI ÜZÜLEREK İZLİYORUM Burcu Aydın: Yani bir garaj oluşturma söz konusu değil hocam. Doğru mu anlıyoruz? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Bütün samimiyetimle söylüyorum; Amacım şu şehre, üniversiteme, insanıma bir yönetici olarak, bir öğretim üyesi olarak bir şeyler üretebilmek. O nedenle konuya tersinden bakılmalı. Bir de hakikaten garajımız yok. Biri garaj demiş. Garaj yok ve resmi araç ta yok. Bir tane minibüs var. Size yemin etmeme gerek yok, bir Rektör olarak diyorum ki resmi araç yok. Olmayan bir aracı birinin sırtından diğerinin arkasından çekip Rektörün garajı derseniz ben medyanın basın ahlak ve ilkelerini nasıl savunulup, basın ahlak ilkelerine nasıl uyulduğunu takdirlerinize bırakıyorum. Yoksa öyle bir derdim yok. Araç hala serviste. Durup dururken arabamı niye değiştireyim? Araba devletin ben de devletin memuruyum. Lükslükle niye derdim olsun. Bana bir sebep söylense kabul ederim. Ama olmayan bir şeyi varmış gibi masa başında yazmayı üzülerek izliyorum. KIZIMIN AMELİYATI OLDUĞU İÇİN RESEPSİYONDA YOKTUM Burcu Aydın: Bir de 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna katılmadığınız yönünde birkaç eleştiri yer aldı. Bunlar için ne söylersiniz? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Resepsiyona katılamadım çünkü kızım ameliyat oldu. Kızımı almaya gittim. 30 Ağustos Cumartesi günü Zafer Bayramı doğrultusunda düzenlenen çelenk törenine ve Valilik makamındaki tebrik törenine katıldım. Öğleden sonra komutanlar hastaneye ziyarete geleceklerdi. Bakan Bey geç geleceğini söyleyince ben normalde Ankara'ya saat 11.00'de gidecektim. Ama komutanların hastane ziyaretini bekleyince geç çıktım. Doğru resepsiyona katılamadım. İzin almak durumunda olmamama rağmen bilgi vererek gittim. Kızım Atatürk Eğitim Hastanesi'nde göz ameliyatı oldu. Üstelik enfeksiyon da kaptı. Herhalde kızımın başına gitmek kadar ailevi bir sorumluluğum vardır. Ameliyatında bulunamadım, sonucuna gittim, doğru. Bu kadarı da insafsızlık. Resmi törenlere katıldım. Sonuçta akşam verilen resepsiyon bir ikramdır. Ben söyledim, kızım bu durumda iken hem kızıma hem de eşime karşı katılmış olmak onlara karşı sorumsuzluk olurdu. Raporu da yanımda. Ben kızıma yardım etmeyeceğim de kime yardım edeceğim. Vali Bey de Belediye Başkanı da biliyorlar. Belediye Başkanının yemeğine de katılamadım. Çünkü o gece kızımın iş ve işlemleriyle uğraştım. Kızımı getirdim ve tekrar göndereceğim. Kızım öğretmen ve benden başka durumu ile ilgilenen kimse yok. Kızım sokağa mı bırakayım? Her kim olursa sağlık meselesi olduğunda gelirim. Resepsiyonu bırakır gelirim. Gerçekten de gelirim. Ben 36 yıldır çalışıyorum. Afedersiniz de bu yönde yapılan iyice terbiyesizlik artık. BEN KURALLARA UYMAK ZORUNDAYIM Burcu Aydın: Kamuoyu bu konuda yeterince bilgilendirilmediği için yanlış anlamalar oluyor sanırım. AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Eleştiri yapılmalı. Ama anlayıp dinleyerek eleştirin. Bizler de insanız, etten, kemikten yaratıldık. Bizlerin de sıkıntıları olmaz mı? Peki hakkımızda yazan bu şahıs 25 Ağustos tarihinde gelip beni Kocatepe'de niye çekmiyor? Ben orada sabaha karşı konuşma yaptım. Ben oradaydım. Şuhut'ta da oradaydım güzel kardeşim. Sonrasında tüm törenlerde vardım. Ama bizi eleştirenleri oralarda göremedik. Sağlıkla ilgili bir hadise herşeyden önce gelir. Örneğin 1 Eylül Adli Açılış törenine de katılamadım. Yerime Kemalettin Conkar'ı gönderdim. Kardeşim hepimiz birer insanız. Sonuçta birer makine değiliz ki. Törenlerde ve etkinliklerde en fazla bulunanlardan biriyimdir. Olaylara adaletle bakılması gerek. Eleştiri yapın ama hakkaniyetli şekilde yapın. Bu olmaz. Bana her şeyi sorabilirsiniz. Bizler 24 saat hizmete açık olduğumuz için gönlümüzde, uygulamamızda ne varsa söyleriz. Sonuçta şu anda devletin Rektörü, yöneticisiyim. Devlet adına çalışıyorum. Devletin kurallarına en fazla uyması gereken benim. Mevzuata en fazla uyması gereken benim. Ben uyarsam eğer dekanlarım ve herkes uyar. Ben tüm kampüslere her sabah uğrarım. Her gece hasteneyi inceliyorum. Bu durum Türkiye'de en az bulunandır. Kızımı getirip eve bıraktım. Öbür taraftan kampüsleri gezdim. Her Salı bütün kampüsler hakkında bilgi alıyorum. Böyle kuralları olan bir Rektörüm. Buna rağmen bunlar söyleniyor. Bazen diyorum ülkeye hizmet etmek suç mu? AKIL VAR İZAN VAR, ÜNİVERSİTE HASTA KABUL ETMEZ OLUR MU? Burcu Aydın: Filistinli hastaların kabulünün yapılmadığıyla ilgili de eleştiriler var. Bu hususta anlatmak istediğiniz bir şeyler var mı? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Filistinliler geldiğinde ilk ziyaret eden ben oldum. Başhekim Vekilini hemen görevlendirdim. Başhekimimiz doçentlik sınavındaydı. Valilik makamda tebrik kabulü sırasında Vali Bey Başhekim Vekilmizin orada bulunduğunu, ambulansın yanlarında olduğunu söyledi. Biz size ilk etapta hasta gönderemedik. Ardından iki çok ciddi vakayı gönderdik dedi. Dedim ki, ne kadar arzu ederseniz gönderin. Biz üniversite hastanesiyiz. Üçüncü basamak sağlık hizmeti veriyoruz. Biz bu ülkede devletin, ülkenin ve şehrin valisi ne diyorsa anında yapmak görevimizdir. Hiç tartışmaz yapar geçeriz. Niye, o bir görevdir. Hocam çok memnunuz karşılığını aldım. Hemen hastaları ziyaret ettim. Birinin boynunda kırık var, diğerinin ayakları tutmuyordu. Beyin cerrahisi ilgilendi. Üçüncü vaka da Başhekimimiz tarafından ameliyat edildi. Biz üç Filistinli kardeşimize üçüncü basamak hizmet veriyoruz. Eksiğimiz var ise söylensin. Ama bize o kadar gönderildi. Dedim ki ne kadar gerekiyorsa alırız. Biri hasta kabul edilmediğini söyledi. Niçin kabul edilmesin? Başhekimimiz ve ambulansımız orada. Başhekimimiz niçin o gün havaalanındaydı. Akıl var izan var. Başhekim Vekili, Başhemşire Yardımcısı, ambulans da yanlarında. Efendim üniversitenin hasta kabul etmediğini duyduk deniliyor. Yapmayın lütfen. ONKOLOJİ'NİN TEMELİNİ ARALIK'TA ATIYORUZ Burcu Aydın: Sürekli büyüyen üniversite ve hizmetlerinde ortak beklenti ve talepler var mı? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: 608 Yabancı öğrencinin kaydını yapıyoruz. Üniversite gerçekten çok büyüdü. İki senede 110 bin metrekare kapalı alan ürettik. Altı fakülte kurduk. Gururla söyleyeyim Türkiye'nin ikinci büyük hastanesi olarak Afyonkarahisar'ın markası oldu. Şu anda 50'ye yakın ilden hasta alıyoruz. Şehri tanıtıyoruz artık herkes Afyon'a geliyor. Şimdi bizden tek istenilen ucuz otel. İnşallah onu da Belediye ve Valilik yapacak. Geceliği 30-40 TL'lik otel isteniyor. Hasta yakını yanından ayrılmadan gece gündüz gidip gelebilmek istiyor. Onu becerirsek, Allah'ın izni ile şu Onkoloji Hastanesi'nin temelini Aralık ayı sonunda atıp 18 ayda bitirirsek kim ne derse desin Afyon'a yapabileceğimiz en güzel projelerdir. Bütün idealimiz bu. Tüm samimiyetimle söylüyorum. Kardeşim öğrenci sayısı 40 bini aştı. Bunun 30 bini şehir merkezinde. Sokakta her 7 kişiden biri öğrenci. On beş bin yatak kapasitesine ulaştı. Onbeşinci fakülteyi açtık. İki hastane, en popüler fakülteler hizmete giriyor. Ben Rektörünüz olarak ne söyleyebilirim? Yine de bir eksiğimiz var niye yapmıyorsunuz denilirse, ben anında cevap vermediğim zaman Rektörlük olmaz. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Burcu Aydın: Sayın Hocam, şehrin bilinçli kesimi çabalarınız farkında. Bizler de medyanın büyük bir kısmı olarak bunun farkındayız. AKÜ nasıl bir gelişme süreci içerisinde? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Teşekkür ediyorum. Sizlerden tek talebim ricam değil talebim, eksiğimiz var ise lüften söyleyin ama adaletle eleştirin. Bizim üzerimizden şehre ve kuruma zarar vermek kimsenin yararına olmaz, fayda getirmez. Elimize ne geçecek ki? Havacılık ve Uzay Bilimlerini açtık. Bir grup efendim şöyle olur mu böyle olur mu? Burada iki tane havaalanı var. Havacılıkla Uzay Bilimlerini buluşturmak söz konusu. Makine ve Teknoloji Fakülteleri de yanında. Havacılıkta bunlar üçlü saç ayağı oluyor. Ne gibi tıp, diş hekimliği, eczacılık gibi. O kadar memnunum ki böyle tematik bölümleri kurmayı başardık. Gıdanın yanına aromatik bitkileri aldık. Analizlerle birlikte. Hep böyle paketler oluşturuyoruz ki, şehre gelindiğinde hangi paketin içinde yer alınacağı görülüyor. İzmir yolundaki kampüs sağlık kampüsü, Eskişehir yolundaki kampüs merkez kampüsü. Konya-Şuhut yolu üzerindeki kampüs ise ilahiyat kampüsüdür. Bunlar öyle olgunlaştılar ki bunlar hiç böyle değildi. Ben büyük bir huzur içerisindeyim. İslami İlimler'de de durum böyle. Kadro tamamen doldu. En yüksekten doldu. Yaklaşık 290 yataklı bir kız yurdu da yapılıyor. Tahsis yaptık, İl Genel Meclisi'nden tahsisi de çıktı. Yurtlarla da zenginleştiriyoruz. Üniversitemiz hakkında kısaca bunları ifade edebilirim. AFYON MYO'YU TAŞIYACAĞIZ Burcu Aydın: Şehir, üniversitesine yeterince destek olabiliyor mu? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Afyonkarahisar insanı elbette yardımsever. Ben yardım anlayışında şunu gördüm; Hastane yapıldığında bir oda tefrişi, ya da belli bir cihazın alımı. Bir Kayseri'ye, Samsun'a bir, Konya'ya, bir Trabzon'a gittiğinizde üniversiteye bir bina yapılarak şunun adını verelim şunu yapın deniliyor. Buna kesinlikle varız. Sandıklı'da bir kuyumcumuz çıktı. Bir binanın çok önemli bir kısmını yaptı. Biz de tamamlayarak hemen hizmete açtık. Mesela Afyon Meslek Yüksek Okulunu öyle yapabilsek. Biz diğerlerini hep savunuyoruz ama Afyon MYO mağdur oldu. Türkiye'nin en büyük MYO'ndan. 4 Bin 860 Öğrenci sayısı ne demek? İstanbul'daki vakıf üniversitelerinin öğrenci sayısı kadar öğrenciye sahip demektir. ANS kampüsü camii, futbol sahasını yapmak isteyişimizin nedeni OSB ile buluşturmaktır. Bu tarafta hocalar diğer tarafta da uygulama alanı. Sabahtan öğleye kadar hocalar derse gelsin öğleden sonra da OSB'ye yol açalım, hem onların ara eleman ihtiyaçlarını giderelim hem de çocuklarımız pratik alsın. Orada da bütün idealim bunu başarabilmek uğraşısı üzerinedir. Orada BESYOMUZ tabiri caiz ise harikalar yaratıyor. Geçen günlerde basketbol kampı oldu. ABD Büyükelçiliği Müsteşarı geldi, hayranlığını iletti. 'Sayın Rektör burası büyük bir il değil. Ben büyük bir ilde göremediğim bu kadar güzelliği burada gördüm. Tebrik ediyorum.' dedi kendine özgü bir Türkçe ile. Her yeri de gezdi. Bunlar bizi rahatlatıyor. Bunların hiçbiri yoktu. 60 PROFESÖRDEN 100'E YAKLAŞTIK. TIPTA 24 PROFESÖR VAR Burcu Aydın: Akademik kadro ile ilgili özellikle profesör sayısına yönelik değerlendirmeniz nedir? Afyon ya da üniversite yönetiminden kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle ayrılan profesör ve akademisyen var mı? Söylendiği gibi hocalar AKÜ'den kaçıyor mu? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Geldiğimde yanılmıyorsam 60 profesör vardı. Şu anda bu sayı yüze yaklaştı. Çevrede bu kadar üniversite ve seçenek yoktu. İstanbul'da Medeniyet, İzmir'de Katip Çelebi, Ankara'da Yıldırım Beyazıd, bizim üniversitemizden gidenlerin çoğu büyük illere gidiyorlar. Herkes için büyük ile gitmek her zaman idealdir. Hele profesörlüğe gelenlerin yaşı artık olgun. Olgun yaştaki insanlar küçük illere gitmiyor. Epey sayıda profesör aldık. Şu anki profesör sayımız yüze yaklaştı. Sadece tıpta 24 profesör var. Sayıda artış var gidenler ise ailevi nedenlerle gidiyorlar. Büyük illerde çocuğunu okutmak üzere gidiyorlar. Katip Çelebi'ye, İstanbul Medeniyet'e gidiyor. Ankara'da Yıldırım Beyazıd'a gidiyor. Şehir ya da üniversite yönetiminden kaynaklanan gidiş söz konusu değil. Bu tamamen bir sosyal endikasyondur. Bana bir tanesi sıkıntı söylesin ben bugün görevimi bırakırım. Ortamımız gereği bundan daha demokratik bir üniversite düşünemiyorum. Öğretim üyesi sayımız da süratle artıyor, sirkülasyon çoktu. Şu anda üniversite sayısı 184'dür. Kardeşim çevremiz üniversite ile dolu. Herkes daha iyi bir imkan bulursa gidiyor. Bunun Rektörle ilgisi yok ki. Aksi yönde söylenenler kesinlikle iftiradan ibaret. Bana desinler ki bir öğretim üyesi profesör benim özlük haklarım, akademik haklarım veya çalışmamla ilgili bir sıkıntım var ben buradayım. Bugüne kadar da 800'e aşkın kadro ilanı çıkardık. 800 Adet kadro ilanı çıkaran herhalde başka bir üniversite yoktur. Herhalde diyorum çünkü hepsini ezbere bilmiyorum. 1380 civarında akademik personelimiz var. Başka diyecek birşeyim yok. YABANCI ÖĞRENCİ SAYISINI ARTTIRMAK İSTİYORUZ Burcu Aydın: Sizin döneminizdeki çalışma grafiğini nasıl özetlersiniz? AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Diyorum ki, 110 bin metrekare kapalı alan, sayısı 1380'e dayanmış akademik personel, 570'e yakın öğretim üyesi, iki tane büyük hastane, 40 bini geçen öğrenci sayısı, günlük 2 bine yakın poliklinik, günlük 70 ameliyat. Ben hangilerini sayayım ki? Mühendislik Fakültesi'nin 4-5 bölümü vardı. Sayı 10'a çıktı. Teknoloji Fakültesi yoktu 5 bölümle aktif. Bunların hepsini aştık. Yeni binaları açtık. Konservatuarda piyano sayımız 50'yi buldu. Türkiye'nin ilk sırasına yerleştik. Zafer Haftası etkinliklerine gelen komutanlar bile takdir ve şükranlarını sundular. GSF'nin resim ve seramik bölümlerini gezdiler. Sadece sağlık değil; Güzel sanatlar, musıki, BESYO. BESYO'da ön kayıt sayısı 600'ü geçmiş. Halı saha ve tenis kortları görülmeli. Ücretsiz ve serbest şekilde bu tesisler aynı zamanda Afyon insanının hizmetindedir. Mesela müzikle ilgili erişkinlere ve çocuklarınıza her türlü piyano eğitimini alabilirsiniz. Resim ve seramik bölümünde kurslara katılın. Üniversite zaten budur. Bunu duyurun. Üniversite denilince sadece bir alanda derse giren hoca akla gelmez. Tüm binaları engelsiz hale getirdik. Türkiye'de bu konuda ilk sıradayız. Tüm binaları elden geçirdik. Dışını mantoladık. Beş ila 7 derece kazandık. İçerisinde üniversite öğrencilerinin oturacağı tefrişi sağladık. 70 Bin metrekare otopark oldu. 120 Bin kitaplık kütüphaneyi bitirip açtık. Önündeki kreasyon alanını da 15 gün içerisinde sizlerle açacağız. Çok şık bir merkez kütüphane ve çevresi geliyor. Bitti bitecek süprizlerimiz var. Asfaltlama sürüyor. Yerli yabancı öğrenci geldiğinde yaşam alanları oluşturmak. Geldiğinde Afyon'da okunur algısı oluşacak. İstiyorum ki yabancı öğrenci buraya gelsin. Hedefimiz 600 ama bakalım. Burası Ankara, İstanbul değil biz Afyon'u konuşuyoruz. O da eleştirildi. Ama katıldığımız fuarlarda Arapça, Türkçe, İngilizce olmak üzere bastırdığımız aç farklı broşürlerle şehrimizi, üniversitemizi tanıttık. Afyon çok güzel bir yer. Günlük hayatı ucuz. Barınması, konaklaması rahat. Günlük hayatta kendimizi tanıtıyoruz.” >>Kocatepe
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.