Halil Şahin

Halil Şahin

KORKMA, KURTULURUZ!

  Günümüz emperyalizmi küresel akım adıyla kâh mandacılık, kâh himaye ereğiyle girebildiği ülkelerde ve özellikle bizim ülkemizde bazen doğrudan bazen de dolaylı yollardan, ülke içindeki bağlaşıklarını da kullanarak yoksunlaştırma, yoksullaştırma ve yozlaştırma programını uygulamağa kalkışıyor. Siyasal düzlemde; Millî devletin yeniden kurulmasını, etnik gruplaşma, mezhepleşme ve tarikatlaşmayı körükleyerek ulusun birleştirilmesini, Vatanın bütünleştirilmesini, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcı gücünün geliştirilmesini ve millî savunma sanayisinin ülke güvenliği için yeterli hale getirilmesini engellemeğe kalkışıyorlar. Kemalist devrimin kesin zaferinin gerçekleşmesini önlüyorlar. Ekonomik ve toplumsal düzlemde; Millî sanayi çökertiliyor. Tarım ve ticaret gümrük sıfırlamalarıyla güçsüzleştiriliyor. Pahalı mazot, fahiş fiyatlı gübre, tarım ilacı, tohumluk, damızlık, yüksek faizli ve her çiftçinin, köylünün alamayacağı tarım kredisi, ilkelleşen tarım tekniği ve yardımlaşma ile dayanışmanın güzel örneği kooperatifleşme yolunun kesilmesi sonucu kendini besleyemeyen ülke haline sokuluyor. Para kontrolsüz hale getiriliyor. Kilit kuruluşların özelleştirilmesiyle kamu ekonomisi çökertiliyor. O işbirlikçiler bu ülkenin bekasından sorumlu değiller miydi? Ya da bu ülkede yaşamıyorlar mı? Cemaatin devletin içine bağdaş kurup oturuşunu salt Kemalistler mi görüyor? Le Monde Türkiye Muhabiri Guillaume Perrier, Türkiye analizinde; Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu ülke korkulduğu gibi, ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı. Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeye gidiyor. Cumhuriyet boyunca süren “kültürel bölünme” artık iyice keskinleşti.” diyorken, sizler nerelerdeydiniz? Anayasa düzenlemesi ve Cumhurbaşkanı seçimi; kavganın keskinliğini ve iki tarafın niyetlerini açıkça ortaya koydu. Ama Amerika’nın önünde de ciddi bir engel var: “Demokrasi getireceğim” diye Irak’ı işgal eden bu ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna Türkiye’deki “sivil darbeyi” niye desteklediğini açıklayamıyor. Gerçekten Türkiye’de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın, bütün dünyayı yakması, sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil. Gumiyov’un bir tarih tezi var. Bu teze göre, her etnik grubun kendisine ait bir “iç enerjisi” mevcut. Bu enerji tükendiğinde, etnik grup ya yok olur, ya da başka bir büyük etnik grubun bakiyesine dönüşür. Etnisitenin iç enerjisini o etnik grubun içindeki “fedailer” temsil eder. Bu tarih tezini bir örnek ile anlatmak gerekirse; Osmanlının dağılma sürecinde, yani Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal ve arkadaşları Türk etnisitenin yok olmaması için ne gerektiyse onu yaptılar. O fedailer gurubu; Osmanlı yapısı içindeki Türk etnik grubunun, başka bir etnisitenin idaresine girmemesi için gerekli iç enerjiyi sağladılar. Batının küresel emperyalizmini bir süper etnisite olarak tanımlarsak; bu süper etnik grup, Türk ulusu üzerine amansız saldırılar gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla; şu günlerde oluşan iç enerji, temsilcisi olan fedailerini ortaya koyuyor. Yeniden güç birliği yaratılıyor. Türk Ulusuna uygulanan senaryoların tekrarından başka bir şey yaşanmıyor. Mehmet Akif Ersoy, “Korkma!” diye başlıyor söze. O halde halkımızın önüne çıkan ilk fırsatta: Millî Direnme Programı ortaya koyabilen, halkımızın refah ve kardeşlik içinde, özgürce yaşama özlemlerine cevap verecek siyasal kadrolar desteklenmelidir. Bu da; Devleti haraca bağlayan büyük tefeci takımına, dolar ve borsa vurguncusuna ve hortumcuya, özetle yabancı güdümlü mafya-tarikat zümresine karşı bütün halkın örgütlenmesi ve seferber edilmesiyle uygulanacaktır. A Bruyere’nin dediği gibi, Dünya’da başarı kazanmanın iki yolu vardır: Kendi usundan ve başkalarının akılsızlığından yararlanmak! Hayatın önümüze koyduğu her zaman bir devrimcileşme ve yenileşmedir. 83 yıl öncesinde olduğu gibi, her kutladığımız 29 Ekim’ler, Ulusalcı Kemalist Devrimin kesin utkusu, kurtuluşumuz günü olacaktır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi