Kaygan Zemin

Kaygan Zemin

KAÇAR HANLIĞI ZAMANINDA İran’da kadınların bıyıklı olması

Gazete Duvar yazar@gazeteduvar.com.tr İran’da kadınların bıyıklı olması bir güzellik alametiydi Bu fotoğraflar kesinlikle çok ilginç, çünkü evet, Kaçar Hanedanı döneminde kadınların bıyıklı olmaları bir güzellik alametiydi. Bu fotoğraflar bize 19'uncu yüzyıl İran’ında kadın güzelliği algısının ya da daha geniş bir şekilde söylersek, güzellik algısının günümüz güzellik anlayışından çok farklı olduğunu gösteriyor. Özellikle son günlerde neredeyse tüm dünyada yeniden viral olan ve erken Kaçar (Qajar) dönemi İran’ında çekilmiş bıyıklı kadın fotoğrafları dolaşımda. Facebook sayfalarında, Twitter’da, ulusal gazetelerde ve son olarak da kültür portallarında konunun tartışıldığını görünce, bazı bilgi yanlışlarını düzeltmek için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Öncelikle sosyal medyada bu fotoğraflarla ilgili içeriği üretenlerin, ve bu içeriğin altında bu fotoğraflar hakkında konuşanların yorumlarının etnosantrik, kronosantrik ve (ergen-) erkek egemen bir bakış açısına sahip olduğunu söylemek lazım. Bu fotoğraflar kesinlikle çok ilginç, çünkü evet, Kaçar Hanedanı döneminde kadınların bıyıklı olmaları bir güzellik alametiydi. Bu fotoğraflar bize on dokuzuncu yüzyıl İran’ında kadın güzelliği algısının, ya da daha geniş bir şekilde söylersek “güzellik algısının” günümüz güzellik anlayışından çok farklı olduğunu gösteriyor. Bu da aslında sosyal bilimsel bir gerçeği yeniden yüzümüze çarpıyor: Güzellik algısı bir kültürel kurgudur ve neredeyse diğer bütün kültürel kurgular gibi toplumdan topluma, mekandan mekana ve zamandan zamana farklılık gösterebilir. BIYIKLI KADINLAR, SAKALSIZ ERKEKLER İran’la ilgili toplumsal cinsiyet alanında yazılmış en önemli kitaplardan birisi kuşkusuz Harvard Üniversitesi Tarih bölümü hocalarından Afsaneh Najmabadi’nin yazmış olduğu Bıyıklı Kadınlar ve Sakalsız Erkekler adlı kitaptır. Najmabadi bu kitabında İran’ın on dokuzuncu yüzyıldaki modernleşme deneyimini, toplumsal cinsiyet tarihi üzerinden okur. Yazar kitabının bir bölümünde İran’daki güzellik algısının ve toplumsal cinsiyet normlarının değişimini anlatır. Bu değişimi anlatmak için seçtiği örneklerden birisi de Kaçar Hanedanı'nın aslanlı ve güneşli amblemidir. Kaçar döneminden bir karo Kaçar döneminden bir karo Najmabadi yaşıtlarının pek çoğu gibi, bu armadaki güneşin bir kadın (“Hurşid hanım” [khorshid khanoom – خورشید خانوم] ya da “Güneş hanım”) olduğunu düşünerek büyür. Fakat daha sonra Kaçar dönemini araştırırken, güzel bir yüz olarak resmedilmiş bu yüzün, bir erkeğe de ait olabileceğini düşünmeye başlar. Najmabadi, Kaçar dönemi İran’ıyla ilgili olarak güzellik mefhumunun, kadınsı olmakla ya da kadınsılıkla ilgili bir kavram olmadığını söyler. Yani güzel bir yüz, birbiriyle tamamen aynı özelliklere sahip olmak kaydıyla, bir kadına olduğu kadar, genç bir erkeğe de ait olabilir. Fakat zaman içinde, modernleşme deneyiminin ve Batılı toplumsal cinsiyet normlarının İran’daki eski cinsiyet ideallerinin yerine geçmesi neticesinde, bu yüz de bir kadın yüzü olarak algılanmaya başlanır. Najmabadi, Kaçar İran’ının modernleşme ve Batılılaşma deneyimiyle birlikte heteronormatifleştiğini söyler. Heteronormatifleşmeyle beraber modernleşme öncesinde kabul gören arada-derede cinsellikler ile toplumsal cinsiyet normları (bu örnekte bıyıklı kadınlar) katı bir şekilde değişir. Ve bunların yerine iki cinsiyetli heteroseksüel toplumsal cinsiyet normları ve dolayısıyla da heteroseksüel cinsellik geçer. Bu süreçte eskinin kaçgöçe dayalı homososyal mekanları lağvedilir (ya da yeniden düzenlenir) ve bunların yerlerine de heterososyal mekanlar, yani kadın ve erkeğin beraberce sosyalleşebildikleri mekanlar kurulur. Najmabadeh “güzel yüzlü güneşin” erkek veya kadın olarak algılandığı eski durumdan, sadece kadın olarak algılandığı yeni duruma geçiştekine benzer bir algı değişiminin sufi aşk kavramında da yaşandığını söyler. On dokuzuncu yüzyılın sonlarına gelindiğinde, milliyetçi erkek yazarlar bir kadın olarak tasavvur ettikleri vatanlarına karşı duydukları aşkı, heteroerotik bir aşka dönüştürmüşlerdir. Halbuki bu aşkın asıl kaynağı da sufilerin erkek homoerotik aşklarından başka bir şey değildir. HAREMİN BIYIKLI KADINLARI Bıyıklı kadınlar ve sakalsız erkekler – Afsaneh Najmabadi Bıyıklı kadınlar ve sakalsız erkekler – Afsaneh Najmabadi Kadınların genç erkeklere, genç erkeklerin ise kadınlara benziyor olmaları, Kaçar dönemi ve öncesindeki İran’ın güzellik anlayışının temelini oluşturur. Genç erkeklerin, sufi-meşrep aşkın ve dolayısıyla dönemin aşk kültürünün temelinde yer alıyor olmaları, onları hem erkeklerin hem de kadınların gözünde önemli birer arzu nesnesine dönüştürür. Henüz yeni terlemiş bıyıklarıyla birer arzu nesnesi olan genç erkeklere benzemek de bu bağlamda bıyıklı kadınların arzulanabilirliğini artırır. Sosyal medyada dolaşan fotoğraflarda adı geçen kadınlardan birisi de Nasreddin Şah’ın gözdesi olan Anis al-Dawlah (1842-1896/97). Afsaneh Najmabadi’nin kitabında Anis Al Dawlah’nın da ince tüylerden oluşan bir bıyığının olduğunu, onunla aynı mecliste bulunmuş Carla Serana adlı Batılı bir kadın günlüğünde (1877) yazmıştır. Ayrıca Najmabadi’nin Harvard’da kurmuş olduğu Kaçar Hanedanı kadınlarının dünyası arşivi’nde de Anis Hanım’ın on dokuzuncu yüzyıl ortalarından (ya da sonlarından) kalma bıyıklı fotoğraflarına ulaşmak mümkündür. Bu fotoğraflardan ikisini aşağıda görebilirsiniz:   Yine Carla Serena’nın günlüğünde, prenseslerden Ismat al-Dawlah’nın Serena’ya yaptığı makyajdan bahsedilir. Ismat Hanım, konuğuna yaptığı bu makyajı, bıyıksız Avrupalı konuğunun dudaklarının üstüne ince bir bıyık kondurmadan bitirmez. Serena günlüğünde, bıyıkların, aynen kaşlara rastık çekmek, kirpikleri boyamak, yanaklara pudra ve allık sürmek gibi bir güzellik alameti olduğunu belirtir. Nasreddin Şah’ın kızlarından Taj al-Saltanah’nın (1884 –1936 ) da modern bir Avrupalı kadın gibi poz verdiği fotoğrafları olduğu gibi, bıyıklı fotoğrafları vardır.  Nasreddin Şah’ın kızlarından Taj al-Saltanah’nın (1884 –1936 ) da modern bir Avrupalı kadın gibi poz verdiği fotoğrafları olduğu gibi, bıyıklı fotoğrafları vardır. Najmabadi, 1920’lere gelindiğinde, kadınlarda bıyığın bir güzellik alameti olmaktan çıkıp bir çirkinlik ve erkeksilik alameti haline dönüştüğünü belirtir ve böylece de bir devir sona erer. Son olarak, Osmanlı ve Türkiye’nin toplumsal cinsiyet tarihinin de modernleşme ve Batılılaşma deneyimi bağlamında, İran’dakine oldukça benzer bir şekilde deneyimlendiğini söylemek mümkün. Bu da başka bir yazının konusu olsun. Konu hakkında bilgi edinmek isteyenler için kaynaklar: Women with Moustaches and Men without Beards: Gender and Sexual Anxieties of Iranian Modernity – Afsaneh Najmabadi Encyclopedia Iranica Afsaneh Najmabadi’nin küratörlüğünü yaptığı – Kacar Hanedanı dönemi kadınlarının dünyası arşivi (harvard) index.html womens-worlds-in-qajar-iran Nasseredin Shah and his 84 wives (2011) a film by Beate Petersen v=HHaBL6Cm4uc html#8 lion-and-sun/ Yard. Doç. Dr., İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi *** Mustafa Avcı Kimdir? Altınbaş Üniversitesi, Sosyal Bilimler Bölümü'nde öğretim üyesi, 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümünü bitirdi. 2009 yılında İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) Müzik bölümünden Yüksek Lisans derecesini aldı. Akademik çalışmalarını sürdürmek için 2007 yılında girdiği New York University Müzik bölümünden, 2015 yılında doktora derecesiyle mezun oldu. Etnomüzikolog ve kültür tarihçisi, besteci. Az biraz da lavta ve bağlama tıngırdatır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kaygan Zemin Arşivi