Kaygan Zemin

Kaygan Zemin

KAÇ ÇEŞİT KRAL VARDIR?

Kral vardır, devlet yönetir. Savaşları, aşkları, giyim-kuşamı, yaşayışı, gezileri hep ilgimizi çeker. Kral vardır, kimsenin varlığından haberi olmaz. *** İtalya’da sınır kasabalarından birinde görevli subay, plakası belirsiz bir araba görür ve durdurur. Arabandaki adama sorar: “Nereden geliyorsunuz?” “Roma’dan.” Oh, ne âlâ. Demek plaka almadan İtalya’da dolaşabiliyorsunuz. Ben size gösteririm. Adınız ne?” “Victor.” Ya… Öteki adınız?” “Emanuel.” “Ne iş yaparsınız?” “Kral olduğumu söylüyorlar.” *** Devlet yöneticisi olarak İspanya Kralı gibi, İsveç Kralı gibi, Norveç Kralı gibi gerçek krallar var hâlâ dünyada. Bence asıl krallar masallarda kaldı. Ne güzeldi o masallar.. “Bir varmış, bir yokmuş… Memleketin birinde iyi kalpli bir kral varmış…” *** Prusya Kralı 4. Friedrich Wilhelm, uzun nutuklar atmayı sevmediği gibi bunları dinlemekten de nefret ederdi. Günün birinde, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra memleketinin küçük bir şehrine varmıştı. Halk, daha gün doğmadan, krallarını görmek için sokakları doldurmuştu. Saltanat arabası görününce bandolar çalmaya başladı. Yeni kırmızı ceketinin içinde terleyen belediye başkanı da kralı saygı ile selamladıktan sonra şu sözlerle nutkuna başladı: “Yüksek ve kudretli efendimiz!..  Anibal, Kartaca kapıları önünde dururken…” “Her halde benim kadar açtı” diyerek belediye başkanının sözünü kesen kral, ilave etti: “Haydi, gelin dostum, yemeğe gidelim” *** Kazanan taraf hep zaman… Neyi yok etmedi ki? Krallıklar da birer ikişer kayboldu gitti. Kendine özgü kavramlarıyla birlikte. *** Fransa Kralı XI. Louis’nin müneccimbaşı, kötü bir bilgiçlik etmiş ve kralın sevgilisinin öleceği günü söylemişti. Boş inançlara bağlı kral, kadının ölümü ile  müneccimbaşı arasında bir ilişki kurdu ve onu öldürmeye karar verdi. Onu çağırttı ve hiçbir şeyden haberi olmayan müneccimbaşına bir şans tanımak isteyerek sordu: “Sen kendinin ne zaman öleceğini bilebilir misin?” Müneccimbaşı cevap verdi: “Sizin ölümünüzden üç gün önce.” Bunu duyan kral müneccimbaşını öldürmekten vazgeçtiği gibi onun ömrünü uzatmak için elinden geleni yaptı. *** Kralların yanı sıra kral gibiler de vardır. *** Bir gün Hitler bir akıl hastanesini geziyormuş. Koğuşlardan birine girdiği zaman,  delilerden biri onu yeni gelen hastalardan sanmış ve: “Ahbap, sen de mi düştün buraya?” diye sormuş. Hitler kızmış: “Hey, kendini topla” diye haykırmış. “Ben Hitler’im! Almanya’nın Führer’i!..” Deli, Hitler’in yüzüne bakarak gülmüş: “Bende de böyle başlamıştı.” *** Başka krallar vardır: Gol Kralı, Arsa Kralı, AVM Kralı, Şemsiye Kralı, Borazan Kralı, Düdük Kralı, Vücut Kralı, Sinemanın Kralı gibi… Bir de ormanların kralı Aslan! Hoş, krallığını sürdüreceği orman da kalmadı ya… *** Gazetenin genç sayfa sekreteri, hazırladığı sayfanın başlığını uzun araştırmalardan sonra “ASLAN ORMANLARIN KRALIDIR” diye bir yazı ile doldurmak istemiş. Aksilik bu ya.. Bu defa da arşivde aslan resmi bulamıyordu. Sonunda aslan yerine bir kaplan resmi koyup, resimaltı olarak şöyle yazdı: “ASLAN ORMANLARIN KRALIDIR. FOTOĞRAFTA KAPLAN GÖRÜLÜYOR.” *** Ben diyorum ki eninde sonunda EN KRAL SİZSİNİZ! Sevgiyle kalın.   MEHMET ÜNAL TAŞPINAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kaygan Zemin Arşivi