Her gün 24 bin çocuk açlıktan ölüyor

Her gün 24 bin çocuk açlıktan ölüyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İlim ve Medeniyet Topluluğu tarafından 16 Mart 2015 tarihinde Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin tarafından “Popüler Kültür ve Dünyevileşmenin Psikolojisi” konulu bir konferans verildi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ve şiir okunmasıyla başlayan konferansta konuşan Gültekin, sosyal ve siyasal hareketlerin gençlikle ilgilendiğini belirterek, “Çünkü gençler, toplumu dönüştürmenin ve değiştirmenin en önemli dinamiğidir. Gerçekten gençler düşünürler, üretirler ve harekete geçerlerse toplumu değiştirip dönüştürebilirler” dedi. Gençlerin yeni bir umudun ufkunu insanlara açabileceklerini ifade eden Gültekin, “O yüzden dünyadaki bütün şer ve ifsat odakları emeklerinin, paralarının ve zamanlarının önemli bir bölümünü gençleri ifsat etmek, zihinlerini köreltmek için ve gençleri sürüleştirmek için kullanıyorlar” diye konuştu.

Popüler kültürün insanların sürüleşmesinin adı olduğunu vurgulayan Gültekin, şunları belirtti:

“Popüler kültür, bizim sıradan bir eşya muamelesi görmemizin adıdır. Popüler kültür, bizim bir mal muamelesine maruz kalmamızın adıdır. Geçtiğimiz yıllarda online oyun üreten firmalar, bir yıl içerisinde oyun üretmek için 68 milyar dolarlık bütçe ayırdıklarını açıkladılar. Üçüncü dünyanın çölleşmesini önlemek için Birleşmiş Milletler’in (BM) 20 yılda harcadığı para 5 milyar dolardır. Açlık, yoksulluk ve yolsuzluğu önlemek adına harcanan para 20 yılda toplam 5 milyar dolarmış. Bu dünyada silahlanma için harcanan 2 günlük paraya denk geliyor. Bunun tek bir nedeni var o da insanların düşünmesini engellemektir. Bu firmalar sizin ve bizim ve çocuklarımızın bu hayattaki yaşam gayemizi unutmamız için bu parayı ayırıyorlar.”

Popüler kültür, insanı mal yerine koyar

Popüler kültürün insanları eşya veya mal yerine koymanın, insanları sıradanlaştırmanın ve sürüleştirmenin adı olduğunu anlatan Gültekin, bu yolla insanların nasıl yönlendirildiğini anlattı. Gültekin şöyle devam etti: “Kur’an-ı Kerim’de yaşadığımız durumu ve içinde bulunduğumuz çağı tasvir eden çok çarpıcı ve aynı zamanda bu çağın insanının psikolojisini yansıtan çok temel ilkeler var. Müddessir suresinde cehennemlik duruma ilişkin ayetler yer alıyor. Bu surede geçtiği kadarıyla bir takım müminler cehennemlikleri görüyor ve onların içinde bulunduğu tarif ve tahayyül edilmez o dramı görünce ‘sizi buraya ne düşürdü’ diye soruyorlar. Ne yaptınız da böyle bir dehşetin içerisindesiniz diye soruyorlar. Onlar da biz yoksula yedirmezdik, oruç tutmazdık, namaz kılmazdık diye saydıktan sonra altını çizerek ‘ve bir de biz dalıp gidenlerle birlikte dalıp gitmiştik’ diyorlar. Popüler kültür dalıp gidenlerle dalıp gitmenin adıdır. Binlerce uydu kanalı varsa, on binlerce radyo kanalı varsa, binlerce televizyon, gazete ve medyanın fısıltı kanalları bu kadar zengin, cazibeli ve çeşitliyse sizi ve bizi dalıp gidenlerle birlikte dalıp götürmek için var. Bunlar düşünmeyelim, akıl etmeyelim diye var. Çocuklarımız, kendimiz ve geleceğimiz üzerinde oynanan oyunları ve kurulan tuzakları fark etmeyelim diye var.”

Şiddetin artmasının nedenlerini bilmiyoruz

Toplumda şiddetin dramatik bir şekilde yükseldiğinin altını çizen Gültekin, “Özgecan cinayeti işlendikten sonra en az 5-10 cinayet daha işlendi. O haberlerden sonra arta kalan tek şey vahşet görüntüleri ve korku çığlıklarıdır. Bu şiddetin niçin arttığını anlamıyor ve bilmiyoruz. Şiddetin ve cinayetlerinin arkasından timsah gözyaşı döken medyanın bizzat kendisi bu şiddeti artıran argümanları kullanıyor. Bu sistem ve düzen şiddetten besleniyor. Şiddet olmazsa bunlar reyting yapamazlar” ifadelerini kullandı.

Gültekin şöyle dedi:

“O yüzden bir taraftan Özgecan için ağlarken bir taraftan da Bu Tarz Benim gibi programlarda her gün kadınlara hakaret etmeyi sürdürüyorlar. Bir taraftan Özgecan için ağlıyorlar ama son 10 yıldan beri reyting yapan programların hepsi şiddet ve cinsellik temalı programlardan besleniyorlar. İçimizde gerçekten kimse kalmadı mı ki bunu kimse sormuyor? İki günde 5 milyar dolar silahlanma için para harcanılan bir dünyada herkesin güce ve reytinge taptığı, beğenilmeye ve popülerliliğe oynadığı, keyfi ve hazzı yücelttiği bir toplumda rekabetin tek ilke olduğu bir dünyada şiddet artmayacak da ne artacak? Şiddeti artıran sosyal, siyasal nizam ve düzendir diyebilen ve bunu ortaya koyabilen maalesef gözleri, zihinlerin ve idraklerin sayısının azaldığını görüyoruz.” BM verilerine göre her gün 24 bin çocuğun açlıktan öldüğü bir dünyada yaşadığımızı vurgulayan Gültekin, “Bu BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a ait bir ifadedir. Ölümlerin faili sanki açlıkmış gibi ifade ediliyor bu konu. İfadeyi duyunca üzülüyor ama öfkelenmiyoruz. Bunun nedeni açlık çünkü. Ölümlerin faili açlığı dövemezsin, hapsedemezsin. Açlığa üzülmekten başka ne yapabilirsin? Sanki kendi kendilerine aç kalmış gibiler” dedi. Gültekin sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatta bu kapitalist, neoliberalist, rekabetçi medeniyet bir müddet sonra bizim ‘tembel adamlar kafayı çalıştırmıyorlar, üretmiyorlar ve sonuçta bu oluyor’ yorumlarını yapmamıza imkân veriyor. Adamları hem açlıktan öldürüyoruz hem de ölümlerinin faili olarak açlıktan ölen adamı suçluyoruz. Sadece bu ifadenin içindeki dramı bile görmüyoruz. Çağın büyük katillerinden biri olan Stalin ‘bir kişiyi ölürse dram, bir milyon kişi ölürse istatistik olur’ demiştir. 24 bin nedir ki? Sadece bir sayı. Üçüncü dünyanın, fakir dünyanın, üzerinde sadece böcekler gibi deney yapılan dünyanın bir kısmındaki sayıdır günde 24 bin çocuğun ölmesi. Biz onlar için ancak laboratuvar fareleri gibiyiz.” Soru-cevap bölümünün ardından sona eren konferansa Afyonkarahisar İl Müftüsü Burhan İşliyen ile Eğitim Fakültesi öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.