Türk insanı, kendisine yararlılık gördüğü olaylarda adı geçen kahramanlarını destanlaştırır. Onu hak ettiği yere kor. “Osman Paşa elinde silahı Kuzey Irak’ta teröristlere bir tabur askerleriyle saldırmıştı. Alınamaz, girilemez denilen yerlere askerleriyle beraber girmişti. Soğuktan pkk’lı köpeklerin bile mağaralarda gizlendiği o soğuk kış koşullarında, askerlerinin başında, kuduz köpek avı yapmıştı. O’nun komutasındaki asker, artık salt savunan değil, saldıran asker de olmuştu.” “Asker geliyor”, “özel tim geliyor” diyerek kaçışan pkk köpeklerinin saklanacak delik aradığı günler, işte bu paşanın görev zamanlarıydı… DSP-ANAP-MHP iktidarı, işte böyle bir paşanın eseri olan terörsüz bir zamanda teslim alınan dönemdi. Böylesi bir dönem ülkeyi yöneten aymazlarca, Cumhuriyet yıkıcılarına hediye edildi. Ama kıymetini bilemediler. Ne zaman ki, haçlı irtica iktidara geldi, işte o zaman saldıran asker gitti. İkbal peşinde koşarak yalakalığa yeltenenler görüldükçe şehitler verildi, yürekler parçalandı. Kimdi o yiğit Osman Paşa? Plevne Gazisi mi, yoksa teröristlerin belalısı Kuzey Irak Kahramanı mı? Emekli paşalardan Hüseyin Kıvrıkoğlu, Çanakkale’de emekli subayların toplandığı bir yemekli konuşmada Erol Mütercimler isimli emekli bir subaya şunları söylemişti: “O zaman hem cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hem de Başbakan Bülent Ecevit’e giderek Hilmi Özkök’ün Genekurmay Başkanı olmasını engelleyin, “imzaları atmayın” dedim, ama beni dinlemediler…” Şimdi düşünün bakalım: ABD yandaşı tezkereler, ABD ve AB emperyalizmine uyum yasaları ve diğer hukuk düzenlemeleri, övünülerek dillendirilen yeniden çarpık yapılandırmalar hangi iktidar zamanında gerçekleştirildi? Arşın, metre demeyip kilometrelerce karelik Türkiye’yi satarlarken ağzını açmayanlar kim? Torunları olduklarıyla övündükleri halde, dedelerinin mezarını dahi koruyamayanlar kim? Öylesine çabucak unutacak mısınız? Türk askerinin başına çuval ne zaman, hangi iktidar döneminde ve hangi Genel Kurmay Başkanı zamanında geçirilmişti? Bunları eleştirdin mi, Ergenekoncu sayılır, sigaya çekilirsin. Güçleri yetmeyecek gibi görülürseniz, ünlü vecizelerini yumurtlarlar: “Çok biliyorsan siyasete gir!” Girmez mi? Hem de seçim yasasının tüm anti demokratik çarpıklığına rağmen yeni parti kuruyor ya da yeni oluşumlar yaratıyor ve seçimlere girerek aday oluyorlar. Ama siz görmüyorsunuz! İşte size iki insan portresi: Bir yanda terörü hortlatanlar, öte yanda terörü bitirenler. Seçenek sizin. Hangisi onurlu Türk ulusu için çabalıyor, hangisi korkmadan, utanmadan “Ne mutlu Türküm diyene!” diyebiliyor? Tercih sizin de, son birkaç genel seçime benzetip, ağzınıza yüzünüze bulaştırmamalısınız. Öyle değil mi?