Ülkemiz insanı, karamsarlığa düştükçe “Düşman bağrına dayamış hançerini, ama elbet bulunacaktır kurtaracak bahtı kara maderini” demekte. Millet artık TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin, kurtarıcı olmaktan çok uzak kaldıklarını görür olmuştur. Düşmana karşı yapılabilecek savaşımın herkesçe bilinecek karargâhının, Ankara’da kurulabilmesi için, işlevsel güç birliğinin şartlarını oluşturmaya yönelmiş durumdadır. Bir zamanlar, İkinci Ümraniye davasını izleyen Yeni CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum: “Atatürk Cumhuriyetine giydirilmek istenen kılıfın farkındayız. Biz olduğumuz sürece bu kılıfı giymeyeceğiz” diyordu. Bu gün ise o partinin tabanı sesini yükseltmeye başlasa da, olana bitene sessiz kalan Yeni CHP’ye oy vermekle AKP’ye oy vermeyi aynı kefeye koyan yurttaşlarımız hiç de az değil. Çünkü halk; Türkiye Cumhuriyeti Memuru Gandi Kemal ile Gürsel Tekin’in yaptıklarını “herkesi kucaklamak değil, Cumhuriyete bağlı CHP’lileri tasfiye etmek” olarak düşünüyor. Gelişmeleri yaşadıkça, bunun böyle olduğunu herkes de görür oldu. Halk, Y.CHP’nin başarısının önündeki üç engel görüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasıyla esen rüzgârın önünde durulmaz yapan şeyin, Kılıçdaroğlu’nun “Halkın iktidarını kuracağız” söylemidir. Bu söylem partinin temel sloganı haline getirilmesine karşın, halk iktidarının, ‘kuracağız’ demeyle kurulmayacağının bilinmesi gerekir. Halkın iktidarını kurmanın gerekleri de yerine getirilmeli değil mi? Diyarbakır Belediye Başkanı, ayrılıkçı Kürt siyasetinin başını çeken Osman Baydemir’in danışmanlığını yapan Yardımcı Doçent Tarık Şengül’ün apar topar CHP’ye üye yapılıp, arkasından da Ankara’ya İl Başkanı olarak atanmasıyla iş bitmez! CHP örgütlerinin başına, CHP’yi dönüştürecek kişiler getirmekle yapılmak istenenler ters tepiyor. Bu olasılıklar ve gelişmeler, ne CHP tabanının ne de CHP seçmeninin beklentilerinin karşılığı değildir. CHP tabanı, Gürsel Tekin’in, Sezgin Tanrıkulu’nun ve Ensar Öğüt’ün CHP seçmenini hayal kırıklığına uğratacağını düşünüyor. CHP tabanında huzursuzluk ve huzursuzluğa neden olanlara tepki sessizce büyüyor. Gürsel Tekin ile Gandi Kemal ise “Yok böyle şey!” demekte… Oysa bizim bildiğimiz eski CHP; Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan, onun Kuvvayı Milliye’sinden, onun Müdafaa-i Hukuk’undan, Halk Fırkası’ndan gelen Cumhuriyet Halk Partisi; Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilkeleri Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik olan Türkiye’nin en köklü partilerindendir. CHP; bugüne dek oylarını bu ilkeleri benimsemiş, Atatürkçülükten taviz vermeyecek ve bu ilkeler doğrultusunda hareket etmiş Kemalistlerden almıştır. CHP, Atatürkçülükten ayrılmadığı ve O’nun ilkeleri doğrultusunda hareket ettiği sürece de, bu oyları almaya devam edecektir. Ancak, CHP’nin kendisine farklı bir rota çizdiğini ve ilk kuruluş ereğinden saptığını, bu nedenle de her geçen gün oy yitirdiğini üzülerek görmekteyiz. İMF, Dünya Bankası, TÜ-SİAD ve Yahudi lobileri ile ilişkileri olanları, etnik grup ayrımcılığı yapanları, Ermeni Soykırım Tasarısında imzası olanları, Şeyhlerin adamlarını, sahte imar belgesi düzenleyenleri, ABD ve AB’nin herhangi bir konuda temsilciliklerini yapanları, Barzani’nin adamlarını vb. partiye doldurduktan sonra ne beklenir ki? Rahşan(Ecevit) Hanım’ın DSP’si de tam büyümeye yönelip iktidar olacağı zaman, aynı hata nedeniyle tepe taklak gitmedi mi? Türkiye, tarihindeki en kapsamlı emperyalist operasyonla karşı karşıyadır. Türkiye’nin yurtsever devrimci birikimi hedef alınmıştır. “Yargı çözer” sloganı dahi, Gladyo’nun ürettiği bir safsatadır. Henüz vakit varken; Yeni CHP sevdasından vazgeçilmeli ve yine Atatürk’ün kurduğu CHP olmalıdır. Kemalist çizgiden ödün vermeyen Vatan Partisi, hatta Bağımsız Türkiye Partisi ve Saadet Partisi ile bağlaşık kurulabilir. Aksi halde, günümüze değin sürdürülen şartlarda oluşan ortamda, CHP; özlenen güç birliğindeki öncü rolünü, tarihe gömmüş olacaktır.