Eroğlu'ndan Paris İklim Anlaşması değerlendirmesi

Eroğlu'ndan Paris İklim Anlaşması değerlendirmesi

  TBMM Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu Başkanı İklim değişikliği ve küresel ısınma bütün Dünya’nın gündeminde olan ortak bir konudur. Sadece bir ülke ya da coğrafyanın mes’elesi olmayıp bütün Dünya’nın ortak hareket etmesi gereken bir husustur. Özellikle son 200 yılda artan sanayi faaliyetleri ve fosil yakıtlarının fazlaca kullanılması neticesinde atmosfere bırakılan sera gazları artmıştır. Sera etkisi yapan gazlar, atmosferde birikerek bir katman oluşturmaktadır. Güneşten gelen ışınların yer küreden ayrıldıktan sonra bu katmanda yansıması neticesinde tekrar yeryüzüne gelmesi ile küresel ısınma meydana gelmektedir. Bu hadiseye de sera etkisi denilmektedir. Yer kürenin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu sürece “tabii sera etkisi” denilmektedir. Başlıca sera gazları Karbon Dioksit (CO2), Metan (CH4), Diazotmonoksit (N2O), Florlu Gazlar olarak bilinmektedir. Sera gazları neticesinde yer küre, sanayi öncesi döneme göre 1,2 oC daha fazla ısınmıştır. İklim değişikliğinin etkileri önümüzdeki yıllarda daha da hissedilir olacaktır. En iyimser tabloya göre 2100 yılında 1,8 oC artışı, en kötümser tabloya göre 4,0 oC artış olması beklenmektedir. Netice olarak da iklim değişikliğinin etkileri arasında;

  • Seller,
  • Fırtınalar,
  • Aşırı sıcaklık,
  • Su kaynaklarının azalması,
  • Gıda üretiminin azalması ve
  • Kuraklık
  • Hatta göçleri sayabiliriz.
Akdeniz iklim kuşağında bulunan Ülkemiz, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biridir.   Uluslararası Alanda Yaptığımız Faaliyetler… İklim değişikliğinin etkilerini yakından takip etmek ve küresel manada yapılacak çalışmaları belirlemek için bütün ülkelerin katılımı ile Birleşmiş Milletler tarafından COP toplantıları tertip edilmektedir. Türkiye, 1992 yılında Rio Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinde hem EK-1 hem de EK-2 ülkesi olarak yer almıştır. ABD gibi EK-2 listesinde yer alan ülkelerin mes’uliyetleri daha fazla olduğu için ülkemiz 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansında EK-2 listesinden ancak çıkabilmiştir. Ardından ülkemiz, 24 Mayıs 2004 tarihinde BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine EK-1 ülkesi olarak taraf olmuştur. Çevre ve Orman Bakanı olduğum dönemde, 2009 yılında ülkemiz Kyoto Protokolüne resmen taraf olmuştur. Ancak herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü almamıştır. Ülkemiz özellikle uluslararası alanda devam eden bütün toplantı ve konferanslara etkin katılım sağlamıştır. Bakanlığım döneminde; 2009 yılında Kopenhag 15. Taraflar Konferansına, 2010 yılında ise Meksika Cancun 16. Taraflar Konferansına Türk heyeti başkanı olarak katılım sağladık. Cancun’da bütün taraflarla görüşülerek Türkiye’nin özel şartları kabul edilmiştir. İklim Değişikliği İle Mücadele ve Uyum Çalışmaları… Türkiye özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 18 yılda iklim değişikliği ile mücadele ve uyum çalışmaları konusunda devrim niteliğinde çalışmalara imza atmıştır. Ormancılık, su ve enerji, ulaştırma, çevre ve atık yönetimi gibi konularda büyük yatırımlar yapmıştır. İklim değişikliği ile mücadelede en önemli faktör yutak alanların arttırılmasıdır. Özellikle ormanlar yutak alanların başında gelmektedir. Ülkemiz bu manada çok büyük faaliyetler gerçekleştirmiştir. Son 18 yılda yaptığımız muazzam ağaçlandırma ve ormancılık faaliyetleri neticesinde, Türkiye, orman varlığını arttıran nadir ülkelerden biri olmuştur. Son 18 yılda, 5,2 milyar fidan toprakla buluşturulmuştur. 2003 yılında 20,8 milyon hektar olan orman alanımızı 22,9 milyon hektara yükselttik. Orman varlığımızı 2,1 milyon hektar arttırdık. İklim değişikliği en çok da su kaynaklarını etkilemektedir. Suyumuzun her bir damlasını kullanmak için su yatırımlarında Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. Son 18 yılda devasa su yatırımları gerçekleştirdik. 8.697 adet tesisi aziz milletimizin hizmetine sunduk. Bu tesislerin 600’ü barajdır. Bu barajlar özellikle kurak dönemlerde, içmesuyu, sulama suyu ve enerji üretiminde çok büyük fayda sağlamışlardır. Ülkemiz enerji üretiminde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırmıştır. Hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi üretimini yaygınlaştırılmıştır. Özellikle hidroelektrik enerji üretiminde Türkiye büyük hamle yapmıştır. İnşa ettiğimiz 590 hidroelektrik enerji santrali sayesinde 2003 yılında 26 milyar kWh olan hidroelektrik enerji üretimimizi 110 milyar kWh’a yükselttik. Ülkemizin toplam kurulu gücü olan 98.000 MW’ın %33’ü yani 32.000 MW’ı hidroelektrik enerjidir. Toplam kurulu gücümüzün %52’si yenilenebilir enerji kaynaklarına aittir. Özellikle termik santrallerin ve sanayi tesislerinin rehabilitasyonu yapılarak bu hususta gerekli tedbirler alınmıştır. Termik santrallere baca gazı arıtma tesisleri kurulmuştur. Bütün illerimize ve hatta pek çok ilçeye doğal gaz iletilmiştir. Doğalgazın yaygınlaşması ve kömür kullanımının azaltılmasıyla zararlı gazların atmosfere salınımı azalmıştır. Doğalgazın ulaştığı toplam nüfusumuzu 68 milyona yükselttik. Bütün şehirlerimizde hava kirliliği ölçüm istasyonları kurularak şehirlerimizin hava kirliliği online olarak takip edilmektedir. Hükümetimizin sağladığı teşvik paketleri ile miadını doldurmuş, eski teknoloji araçlar trafikten çekilerek yerlerine yeni teknoloji araçlar geçmiştir. Özellikle yeni teknoloji hibrit araçların desteklenmesi bu manada çok etkili olmuştur. Ayrıca Türkiye elektrikli araç üretimi konusunda büyük bir seferberlik başlatmıştır. Ulaşımda attığımız adımlarla, inşa ettiğimiz duble yollar ve tüneller sayesinde yakıt tasarrufu ve atmosfere bırakılan zararlı gazlarda önemli derecede azaltım sağlanmıştır. Toplu taşımada Marmaray, hızlı tren hatları ve hafif raylı sistemler yaygınlaştırılmasıyla tabiata bırakılan karbondioksit salınımı azaltılmıştır. Düzenli katı atık toplama merkezleri kurulmuştur. İlk defa tıbbi atık toplama merkezleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde başlatılmıştır. Geri dönüşüm tesisleri yaygınlaştırılmıştır. Yaptığımız reformlar ve gerçekleştirdiğimiz yatırımlar sayesinde ülkemizin sera gazı emisyon değerleri azalmıştır. 2019 yılı sera gazı emisyon değerimiz bir önceki yıla nazaran %3,1 oranında düşmüştür. 2018 yılında 522,5 milyon ton CO2 eşdeğerinde olan sera gazı emisyon değeri, 2019 yılında 506,1 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak gerçekleşmiştir. TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu… Akdeniz iklim kuşağında olan ülkemiz, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biridir. Özellikle son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliğini bütün yönleriyle ele alarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi için Yüce Meclisimizde bütün siyasi partilerin ortak kararıyla bir araştırma komisyonu kurulmuştur. Komisyona üye milletvekillerimizin ortak kararlarıyla da beni Komisyon Başkanı olarak seçmişlerdir. 23 Mart 2021 tarihinden itibaren Başkanlığımda çalışmalara başlayan komisyon, yoğun bir toplantı ve çalışma programı yürüterek toplam 24 toplantı gerçekleştirmiştir. Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum teşkilatlarından alanında uzman 82 kişi komisyona bilgi sunmuştur. Çok sayıda Bakanlık ve Kamu Kurumundan 37 kişilik uzman bir ekip de çalışmalara destek vermektedir. Araştırma Komisyonumuz, bir rekora imza atarak en fazla toplantı ve uzmanın dinlenildiği komisyon unvanını da almıştır. Araştırma Komisyonumuz, çalışmalarını büyük oranda ikmal etmiş olup, rapor hazırlanma çalışmaları tamamlanmak üzeredir. Komisyonumuz çok kapsamlı ve iklim değişikliği ile alakalı uyum çalışmaları noktasında çok sayıda teklif ve tavsiyelerinin olduğu raporunu tamamladıktan sonra Ekim ayında TBMM Genel Kuruluna sunacaktır. İnşallah ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelesinde bir rehber ve harita niteliğinde olan raporun çok faydalı olacağına inanıyoruz. COP 21 ve Paris Anlaşması… Türkiye, yeni iklim rejiminde finans ve teknoloji desteklerine erişim talebinin karşılanması kaydıyla 2015 yılında Paris Anlaşması’nı kabul etmiş ve 22 Nisan 2016 tarihinde imzalamıştır. Ancak bu anlaşmayı henüz TBMM Genel Kurulumuzda görüşerek onaylamamıştır. TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonumuza bilgi sunan kamu kurum ve kuruluşlarımız ile üniversite ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerimizi dinlediğimizde, ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede çok büyük mesafeler kat ettiği açıkça görülmüştür. Hatta Türkiye’nin özellikle kabul ettiği değerlerden daha düşük seviyede emisyon salgıladığı ortadadır. Ülkelerin sera gazı emisyonlarına baktığımızda ülkemizin tarihi süreçte mes’uliyeti bulunmamaktadır. 1990-2018 yılları arası emisyon değerleri incelendiğinde ülkemizin mes’uliyeti sadece %1’dir. Paris Antlaşması’nın ana hedefi, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerinin 2 oC artış seviyesi ile sınırlı tutulması, hatta mümkünse 1,5 oC’de sınırlandırmanın veya durdurmanın yanı sıra, düşük sera gazı salımlı ve toplumun iklim dirençli kalkınma yolunda uyumlu finansman akışının sağlanması olarak belirlenmiştir. Paris Antlaşması’nın öngördüğü bu küresel sıcaklıklardaki artışın sınırlandırılmasına yönelik uzun süreli hedefe ulaşmak için, taraf ülkelerin mümkün olabilecek en kısa sürede sera gazı salımlarının küresel tepe noktasından yüzyılın ortasına kadar, iklimin dengeli olduğu bir Dünya için hızla azaltılması şeklinde özetleyebiliriz. Buna bağlı olarak, Avrupa Komisyonu 11.12.2019 tarihinde Avrupa Birliği (AB)’nin yeni büyüme stratejisi olarak “Avrupa Yeşil Mutabakatı” bildirisini açıklamıştır. Bu bildiri ile AB; sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla en az %50, mümkünse %55 azaltma ve 2050 yılına kadar da “Karbon Nötr” (salınan sera gazı miktarına eşdeğer sera gazının tutulması) olmayı hedeflemektedir ve aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme stratejisi benimseyeceğini ve bütün politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştır. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki ilgili eylemler, enerji, ulaşım, sanayi, finans, inşaat, tarım dahil AB ekonomisini yeniden şekillendirecek ve her geçen yıl ivme kazanacak bir dönüşümün temellerini teşkil etmektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında, ülkemiz ekonomi ve sanayisinin yeşil dönüşümünün sağlanması; kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin tesis edilmesinin yanı sıra, ülkemizin AB başta olmak üzere, üçüncü ülkelere ihracatında rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesi için elzem görülmektedir. Bu alanda atılacak adımlar aynı zamanda ülkemizin küresel değer zincirlerine entegrasyonunun geliştirilmesi ve uluslararası yatırımlardan alacağı payın artırılması bakımından da ehemmiyet arz etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 21 Eylül 2021 tarihinde BM Genel Kurulunda ifade ettiği “’Dünya Beşten Büyüktür’ tespitini, iklim değişikliği hususunda da tekrarlıyoruz. “Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır. Geçmişten farklı olarak bu defa kimsenin, ‘ben güçlüyüm, fatura ödemem’ deme hakkı yok” ifadeleri çok yerinde olmuş ve bütün Dünya’nın dikkatini celp etmiştir. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız BM Genel Kurulunda “Glasgow’da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan önce, ‘karbon nötr’ hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı planlıyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz.” demiştir. Ülkemiz Paris İklim Anlaşmasını ilk imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak ülkelerin yükümlülükleri ile alakalı adaletsizlikler sebebiyle bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştı. Cancun’da Ülkemizin kazandığı özel şartların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Gelinen bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi yeni yasama döneminde Meclis Genel Kurulunda bu anlaşma yüce meclisimizin takdirine sunulacaktır. İçinde bulunduğumuz bu Dünya ve yaşadığımız çevre bize atalarımızdan miras değildir, ancak her birimiz bu Dünyayı koruyup gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak için birer emanetçiyiz ve var gücümüzle çalışmalıyız.    

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.