Halil Şahin

Halil Şahin

DÜŞMAN KİM?

Üç beş yıl öncesinden bu günlere değin geçen zamanda yaşadığınız olayları anımsayacaksınız: Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nun, iki günlük “genişletilmiş zirve” toplantıları altışar saat sürmüştü ve en sonunda Başbakanlık tarafından açıklanan sonuç herkesi şaşkına döndürdü. Terörle mücadelede koordinasyonu bundan böyle, Bakanlık bünyesinde yeni bir birim kurularak, İçişleri Bakanlığı’nca sağlanacak deniliyordu. Şu İçişlerinin, o anlara değin asıl görevi acaba neydi? İç düzeni sağlamak görevi o güne değin İçişleri Bakanlığı’nca yapılmıyor muydu? Anlaşılan, şimdi daha ‘kurumsal’ olacak! Algı operasyonuna bakın: aslında, 12 saat tartıştıktan sonra bu ‘kurum’ veya ‘birim’ kurulması kararıyla, kamuoyuna, toplantıdan bir ‘somut’ netice çıktığı izlenimini, tesellisini vermeğe çalışıyorlar! Bizi hep böyle oyaladılar! Önceden de belli olduğu gibi, hükümetle Genelkurmay arasında, özellikle Genelkurmay’ın somut talepleri hususunda bir uzlaşmaya varılamadığı anlaşılmıştır. Çünkü askerler gerçek, geniş kapsamlı, radikal mücadele, siyasi iktidar ise ‘ticaret’ istiyor; Amerika Kulu Parti “seyyar satıcıları” Barzani ve Talabani’den medet umuyor. TC’nin bu adamların huzuruna “resmen gitmesi” onlara son bir ihtar olacakmış! Çocuk mu oyalıyorlar ne; bu kaçıncı son ihtar ve öteki tarafın da kaçıncı aldatmacası? Türk ulusu gerçekten, hepten aptal mı sanılıyor? Doğu Perinçek bir gazeteci olarak ve yine bir gazeteci gurubuyla, bir zamanlar Beka Vadisi’ne gitti diye aleyhinde propaganda yapan onlar değil miydi? Şimdi bu adamların huzurlarına kadar gidip yardım istemek çelişki değil miydi? İşte bu çelişkiyi halkın gözünden saklamak için; yıllar yılı “Kürt sorunu ayrı, PKK ayrı” dediler. BOP’un da Eşbaşkanı Başoğlan bile; “PKK düşman değildir” diyebiliyor! Bize kıblemizi şaşırttılar yahu. Konuşan sanki er doğan değil de er boğan! “Mücadelede demokrasiden ve insan haklarından taviz verilmeyeceğini” söyleyen Erboğan’ın, seçimlerden önce Güneydoğu’ya ‘oy’ yemi attığını cümle âlem gördü. Amerika Kulu Parti hükümetinin ereğinin, PKK sorununu Barzani ve Talabani-AB, ABD yardımıyla çözümlemek olduğu gün gibi ortada. Görüntü bu! O sıralarda Genelkurmayda, TSK içinde casuslar mı var?” sorusu herkesin kafasını kurcalıyordu. Bu günde polisin içinde casusların olduğundan söz ediliyor. Hangi tarafta ve kimlerin ‘tarafı’ olduğu ve gene kimler tarafından finanse edildiği herkesçe belli Taraf Gazetesi, manşet haberinde; Genelkurmay Başkanlığı’nın 17 askerin şehit olduğu Aktütün Karakolu baskınını, önceden ayrıntılarıyla bildiğini ileri sürdü. Sürmekle de kalmadı, Genelkurmay istihbarat ve talimat raporlarını bile haritalarına dek ayrıntılarıyla yayımlamıştı. Bunu düşünebilmek, yazabilmek için pervasızlığın hududu yok! Asıl vahim olan; Belli bazı tarafların, TSK içinde köstebekler bulundurması ihtimalidir. Taraf Gazetesi açıkça, onlara “Genelkurmay içindeki kaynaklarımız” diyor. Öylesine vahim bir ihtimal daha var ki, o da; bu bilgilerin yabancı bir istihbarat teşkilatı tarafından Taraf Gazetesi’yle istihbarat paylaşımı değil mi? Yetkili, etkili ve görevliler ise sadece yüreklere su serpiyor… Artık bıçak kemiğe dayandı. Galiba; inceleme ve soruşturmaların sonuçlarının açıklanması ve “sızdıranlar ve kullananların” bir an evvel, ucu nereye varırsa varsın, kime dokunursa dokunsun, bir an evvel açıklanması ve cezalarının da infaz edilmesi artık vacip oluyor bre kardeşim! Türk Güvenlik Güçlerine olan güvenin tazelenmesi gerekiyor. Gecikme, elbette şüpheleri artıracaktır. Genelkurmay’dan ya da polis örgütlenmemizden belge çalmak ve sızdırmak; adıyla, sanıyla casusluk değil mi? Bu durum basın özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü ile açıklanamaz. Tüm ülkelerde bile böylesi bir davranışın karşılığı, savaş hallerinde idamdır. İnsani olmaktan öte, Apo’yu kurtaracağız safsatasıyla ülkemizde kaldırılan idam cezasının, birilerini nasıl yüreklendirdiğini görüyorsunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet güçlerimiz şu anda terör belası ile savaş halindedir. Tablonun çok daha vahim olduğu ayan beyan ortada: Özellikle Türkiye ve TSK üzerinde çok boyutlu bir satranç oynanıyor. Bu oyunda karşı olan Taraf, Cumhuriyet gibi tarafların ereğinin, her ‘boyutta’ kaleleri düşürmek ve Türkiye’yi ‘mat’ etmek, Türk ulusunu pes ettirmek olduğu besbelli değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi