Halil Şahin

Halil Şahin

DİN ADAMLARI DA MI?

Bakınız; basında yer alan şu haberi bir yerlerinize dip not alınız: “ABD ordusunun, Irak’taki propaganda faaliyetlerini sadece medyayı satın almakla sınırlamadığı, çok sayıda Sünni din adamının da parayla satın alındığı açıklandı.” Yüzüme öyle şaşkın ablak bakmayınız. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra da, “Bunu da nereden çıkardın? Sen ajan olmalısın.” gibisinden sözler kullanmayınız. Böylesi haberlerin binlercesi ortada, ama siz görmüyor ve görseniz de okumuyor, okusanız da unutuyorsunuz. New York Times Gazetesi’nde geçtiğimiz zaman diliminde yayınlanan habere göre; Irak gazetelerine parayla ‘haber’ sokulması etkinliklerini yürüten Lincoln Grubu adlı halkla ilişkiler şirketi, 2005 başlarında yeni bir öneri aldı. ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) gelen bu teklife göre; El Anbar bölgesinde yaşayan Sünnileri “direnişi reddetme ve seçimlere katılma” konusunda ikna edebilecek din adamlarının saptanması gerekiyor! Aynen Türkiye’de uygulanan senaryolar gibi… Harekete geçen Lincoln Grubu, “üç veya dört” Sünni din adamını kendisine bağladı. Bu kişiler, ABD’nin propaganda faaliyetine danışmanlık yaptılar ve komutanlar için bu konuda raporlar hazırlamışlar. Belgeler ve Lincoln yöneticilerinin açıklamalarına göre, şirketin din adamları ve çok sayıda “saygın Iraklı” ile kurduğu bağlantının bir diğer nedeni de, Irak halkı nezdinde ABD’nin “güvenilirliğini” sağlamak imiş. Lincoln Başkan Yardımcısı Paige Craig, “din adamlarıyla ilişkileri olduğunu” kabul ederek; “Biz yerel hükümet yetkilileri ve işadamlarıyla da buluşuyoruz. Toplumun her yönüyle temas içinde olabilmek için, derin ve geniş ilişkilere ihtiyacımız var” diye konuşmuş. Şirketin “temasları” hakkında ayrıntılı bilgi vermeyen Craig, “Dini ve kültürel sorunlarda uzman personelimiz var. Bunlara gereken veriyi sağlamak için çok sayıda insanla görüşüyoruz. Görüştüklerimizin çoğu para değil, diyalog istiyor” demekle yetiniyor. Oysa şirket belgelerine göre Lincoln, mayıs-eylül ayları arasında, din adamları ve diğer “etkili kişilerin” satın alınması için 144 bin dolar harcadı. Bu paradan din adamlarına ne pay düştüğü veya bu din adamlarının kimlikleri ise öğrenilemedi. Geçmişi anımsayın; bizde de bir takım gazeteciler eğitimden geçirildikten sonra maaşa bağlanmamışlar mıydı? ABD yönetimi; işgal karşıtı direnişin belkemiğini oluşturan Sünni Araplar üzerinde, din adamlarının büyük etkisi olduğunu belirtiyor. Direnişçilerin intikam almasını engellemek için, program kapsamındaki din adamlarının kimliği gizli tutulmuş. Sünni din adamları ile ilgili programda, Lincoln’ün de öncelikli üstünlük kullandığı belirtiliyor. Ekim ayında ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı’na iletilen şirket raporu, “Böl ve Kazan” başlığını taşıyor. Raporda, Sünni Arapların direnişe desteğinin kesilmesinde, dini liderlere “el uzatılmasının” kritik önemde olduğu vurgulanıyor. Lincoln, direniş örgütlerinin de bunun karşılığında Sünni liderlere zaman zaman para verdiğini belirterek, “Dini liderler, hem mevkilerini korumak, hem de dini ve ahlaki otoritelerini sağlamlaştırmak isteğiyle hareket ediyor” saptamasını yapıyorlar. Geçtiğimiz Kasım Aylarının birinde, Lincoln’ün, ABD askerlerinin yazdığı haberleri para karşılığı Irak’taki gazetelere verdiği ortaya çıkarılmıştı. Konuyla ilgili başlatılan soruşturmanın ardından, ordu yetkilileri, yapılanın “normal ve yasal” olduğunu söyleyerek, propaganda kampanyasının devamına yeşil ışık yakmışlardı. Lincoln, Irak’taki enformasyon savaşı ve psikolojik operasyonlarında en önemli şirket etkinliğini sürdürüyor. Bu alanda son olarak on milyonlarca ABD Doları tutarında üç yeni ihale aldı. İhalelerden birinin, din adamlarıyla ilişkilerin devamını amaçladığı belirtiliyor. Din adamlarına yönelik rüşvet ise, “Batı Misyonları” adlı sözleşme kapsamında verilmiş. Pentagon’un, Türkiye ve Irak gibi çeşitli ülkelerde medyada ABD yanlısı mesajlar çıkmasını sağlamak dâhil, psikolojik savaş için toplam 400 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığı bildirilmişti. Bu paranın hangi ülkeler arasında pay edildiği ise bilinmiyor. Pentagon’a bağlı Stratejik Etkileme Bürosu’nun yarattığı bilgi ağının geçen sonbaharda bir sızıntı sonucu ortaya çıkması bir skandala dönüştü. Skandal’ın ardından oluşan tepkilere karşı Savunma Bakanı Rumsfeld birimin kapandığını ilan etti. Aslında yaptığı; birini kapatırken, ötekini açmaya çalışmaktı. Adı daha az dikkati çeken “Özel Planlama Bürosu” aynı amaçla devreye sokulmadı mı? Bu olaylardan hareketle insan Türkiye’deki olaylardan da şüphe duyuyor: Bu güne değin kullanılan medya ve gazetecilerden sonra din adamları da mı kullanılır oldu? Kiliseleri ve Camileri siyasetin merkezi haline getirenler görülüyor da…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi