24 Şubat 1932 yılında Bulgaristan’ın Silistre iline bağlı Dulova’nın Kolobina köyünde doğdu. 1936 yılında ailesi ile birlikte Türkiye’ye göç etti. İstanbul’a gelerek Sultanahmet Ticari İlimler Fakültesi’ne girdi. 1979 yılında emekli olduktan sonra, matbaacılık ve yayıncılıkta ticari hayata başladı.
Âlemlerin Rabbi Zat’ın,”evvel, ahir, zahir ve batın” vasıflarını idrak eden bazı hakikat yolcuları, O’nun bu vasıflarını, manzum eserleriyle, Alevi/Bektasi felsefesine göre bakın nasıl dile getirmişler! Bunlardan bazı örnekler veriyorum.
Gahi nebi, gahi veli göründüm Gahi uslu, gahi deli göründüm Gahi Ahmet, gahi Ali göründüm Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben Hamdülillah Şiri
Katre idim ummanlara karıştım Kaç bulandım kaç duruldum kim bilir Devre edip âlemleri dolaştım Bir sanata kaç sarıldım kim bilir
Gufrani Bulut olup ağdığımı bilirim Boran ile yağdığımı bilirim Altı anadan doğduğumu bilirim Kaç ebeden kaç soruldum kim bilir. Gufrani
On dört bin yıl gezdim pervanelikte Sıtkı ismim buldum divanelikte İçtim şarabını mestanelikte Kırkların ceminde dâra düş oldum Pervane Sıtkı Baba
“Kudret kandilinde bir nur iken Ta ol zaman aşık oldum nura ben. Pervane Sıtkı Baba
Çatılmadan yerin göğün binası Muallâkta iki nur’a düş oldum Pervane Sıtkı Baba
Eğer sual eder isen sırrımdan, Cümlemizi var eyledi varından, Hakk yarattı Muhammed’i nurundan, Kandildeki balkıyan nurdan gelirim. Seyyid Nesimi
Gah çıkarım gökyüzüne Seyrederim alemi Gah inerim yer yüzüne Seyreder alem beni Seyyid Nesimi
Ey bana kendini büyük gösteren! Halime bak da yaptığından utan Ben senin bir çırağ-ı vahdetin im Daha kestirmesi hakikatinim. Neyzen Tefik
İçin temiz olmadıktan sonra Hacı, hoca olmuşsun kaç para! Hırka, tespih, post, seccade güzel; Ama Tanrı kanar mı bunlara? Ömer Hayyam
Varlığın sırları saklı, benden; Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedi-kodu. Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben. Ömer Hayyam
Lâmekan ilinden misafir geldim Şu fenâ mülküne bastım kademe Nerenin selâmın getirdün dersen Elestü bezmiden indik bu deme (Şah Hatayi)
Nice kez geldim gittim delim süret yarattım Bu şimdiki surette Yunus olup dür idim. Yunus Emre Ben bu süretten ileri adım Yunus değil iken Ben ol idim ol ben idim bu aşkı sunanda idim (Yunus Emre)
Daha Allah ile cihan yok iken Biz anı var edüb i’lân eyledik Hak’k’a lâik hiçbir mekân yok iken Hanemize aldık mihman eyledik. Edip Harabi Baba
Hakkı Baba nokta okur Ali’den Kızıl deli Süceaddin Veli’den İkrarım var Hakka Kaâlü beli’den Şükürüm var Hakk’a elhamdülillah Hakkı Baba
Kandilde ki nurun zerre si iken Lâ mekân ilinden cihana geldim Devranda halden hale geçer iken Bu fena mülkünde seyrana geldim Hakkı Baba
Bir müddet ben semalarda doladım Kandilde balkıyan iki nur gördüm Bakınca nuru âlâ nuru gördüm Sordum ki Muhammed Ali dediler Hakkı Baba;
Kün dedin de bu âlemi yarattın Zâtından âleme sıfatlar kattın Kendi suretinde Âdem yarattın Havayla su, ateş, toprak vesile Hakkı Baba
Bu dünya iki kapılı bir handır Gelip de geçenlere bir mekândır Gelen de giden de mihmandır candır Bu handan mutlu gidene aşk olsun Hakkı Baba