Halil Şahin

Halil Şahin

DERVİŞE HU!

 Allah’a rağmen; evliyalardan, dervişlerden, tarikat ampullerinden medet bekletilen bir ülkede yaşıyorsunuz. Ama bırakın erenlerin söylemlerini, kendini peygamber yerinde görenlerin ağababalarının dahi emirnamelerini akıl süzgecinden bir türlü geçirmiyorsunuz? Sizi ıslah için, illâki Libya, Irak gibi mi yapsınlar? Ama durun, az kaldı. Aklınızı başınız almazsanız, Suriye ve İran’dan sonra sıra sizin. Öylesine bir şansı, tepinerek tepiştirerek kullanacaksınız. Onlar ki, size ta Amerikalardan “bir Derviş” göndermedi mi? ‘Hu!’ çektiniz, ama ardını getirmediniz. Hazret, partilerinizi adam edeyim dedi beğenmediniz, kovdunuz. N’oldu? Onlar Tanrıların cennetinde hem de en üst katta yaşatılırlar. Buna rağmen: size öylesine bir ekonomik plan yaptı ki, elan o çizgiye bağımlı kaldığınız süreçte nefes alabiliyorsunuz. Bir adım dışına çıkmayın ha, öcüler çok! Ham yaparlar sonra… Sanki ellerinde sihirli değnek var. Bakın, onlardan birisi “Türkiye hiç Malezya olur mu?”diyerek uyarayım demiş. Demiş ya; sözün muhatapları bir bakmışlar etraflarına, çevre türbanlı hurilerle dopdolu. Olmuş bile… Derviş’in kendisi de endişeye kapılmış olacak ki, UNDP etiketli Hazret; vicdanı sızlamış gibi yaparak, ta Amerikalardan bir kez daha uyarmaya kalkmış. Sözün özü: “Cari açık, borç yükü ve sıcak paraya dikkat edilmesi gerekir” demiş. Demiş de duyan olmuş mu? Vur patlasın, çal oynasın demişler yemeye, içmeye devam etmişler… O bunu anlatmaya çalışmış ya; bunu açıklarken: “Afrika’da bulunan 40-50 ülkenin aleyhine işlediğini ve bu ülkelerdeki kurumlar, siyasal durum ve ekonomik yönetişimin söz konusu ülkeleri tamamen küreselleşme sürecinin dışında bıraktığını ya da olumsuz etkilediğini’ sanki bizim insanlara şifreli tümcelerle söylemiş: “Hızlı ekonomik büyüme çok sevindirici. Ancak; Türkiye çok büyük ölçüde dış alım yapan bir ülke olduğundan, Dünya’da bu sermaye akışını durduracak herhangi bir şey olursa, kırılgan bir ülke durumu nedeniyle cari açığı daha makul bir seviyeye çekip, sermaye ithalatını sürdürmek, ama bunu uzun vadeli sermayeye dönüştürmek ve olabildiğince sıcak paradan uzak bir şekilde gerçekleştirmek gerekir.” demiş. Ayrıca; Türkiye’nin 100 Milyar ABD Dolar’ı aşan dış satımıyla Dünya’da çok önemli konuma sahip olduğunu ifade etmiş. Görüyorsunuz; adam vicdana gelmiş, Freidman’ın “Kim, kimin parasını kime harcar?” sözünü anımsatırcasına ve tövbe istiğfar edercesine IMF’den farklı konuşuyor. Bre aymazlar! Atalarının özdeyişi diye “ Hocanın sözünü tut, ama gittiği yoldan gitme” şeklinde yutturulan düzmecelerle ancak ‘batıcı’ veya ‘batılı’ olacağını, yani; “hem tokatlanan hem yolunan kaz” olacağınızı niçin düşünemezsiniz? O sözleri aklınızda tuttuğunuz denli yaşamınızda uygulamanız halinde, onlar gibi çağdaş medeniyet düzeyinin üzerinde yaşamaktan mı korkarsınız? Ama siz haklı değilsiniz. Siz, Lale Devri Çocuklarısınız; nerede akşam orada sabah, gününüzü gün etmekle oyalanıyorsunuz. Durum bu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi