Halil Şahin

Halil Şahin

BU DÜZEN DEĞİŞECEK

Tamam, tamam anladık; bu düzen değişecek de durum sizin sandığınız kadar basit değil. Çünkü Siyonist cephenin işbirlikçileri, bu düzen içinde yeterince ihya edilmiş durumdadır. Yıldızları parlatılmış ve subaşlarını tutmuşlardır. Üstlendikleri görevleri gereği salt AB’den fonlanmak için ülke ve halk düşmanlığı yapıyorlar dersek, hem açıklayıcı olmaz hem de inandırıcı olmaz. Örneğin; Ali Balkız kimdir, onunla birlikte hareket edenler kimlerdir, onları verili konumlarına kimler, neden getirmiştir? Bunları görmeye çalışmalıyız. Biz, böylesi markalaştırılmışları piyasaya sürenleri ve gerekçelerini anlamalıyız. Elbette biz; emekten, geniş halk kesimlerinden, ezilenlerden, vatanımızdan yanayız ve halkçı, katılımcı bir düzen istiyoruz. Bunun için “Bu Düzen Değişecektir” diyoruz. Ancak, bugünlerdeki bu talebimizin; salt daha iyi, daha insanca yaşamak için değil, aynı zamanda var olmak için de zorunluluk olduğu usdan çıkarılmamalıdır. Alevi Bektaşi Federasyonu’nun (ABF) bir süredir ciddi bir araştırma, tartışma faaliyeti içinde olduğu biliniyordu. Son yerel seçimlerden iki hafta sonra seçim sonuçlarını, Alevilerin rolünü ve taleplerini değerlendiren bir bildirge yayımladılar. Orada; “Bu parlamentodan bize umut yok. Oysa bizim sorunlarımız siyasi sorunlardır, siyaset çözecektir ve Meclis’te çözülecektir.” deyip, tüm Türkiye’deki Alevileri ve sosyal demokratları bu saptamayı tartışmaya davet ettiler. O gün bugündür de tartışıyoruz. Şimdilerin modası: yeni parti kurma arayışı. Kimi sol adına, kimi merkezi sağ adına yola düşmüş. Hepsinin de ne AKP’ye, ne CHP’ye, ne MHP’ye, ne de DTP veya HDP’ye; hepsine, kısacası var olan düzene seçenek olma iddiası var. Güya bunun için yeni bir sol söylem, sosyal demokrat yeni bir heyecan, yeni bir dil, yeni kadro vs vb… İddia ediyorum ki; yeni bir fantezi olmayacak, olmaz. Çünkü adını andığımız çalışmayı yürütenlerin hepsi de “Son derece heyecanlıyız. Son derece inançlıyız. Temiziz. Halka güveniyoruz. Halkın içindeyiz. Halkın dilini, sıkıntılarını, beklentilerini biliyoruz. Dürüstüz. Onlara yalan söylemeyeceğiz. Biz onlara çıkış yollarını göstereceğiz.” deseler de, iktidar olabilmek ereğiyle; aralarına yorulmuş, güvenini yitirmiş, halkı küçümseyen, geleceğe dair umutlar taşımayan; içimize rekabet, bencillik, bireycilik hastalıklarını sokacak insanları almak durumunda kalacaklar. Değişen ne? Dersim olayı sayesinde CHP’nin bir yönü daha artık çok iyi bilinir hale geldi: CHP geçmişteki “Türk ve Sünni” tipolojisi yaratma ereğini elân sürdürüyor olabilir mi? Geçmişte de böyleyse o zaman niçin yıllardır Aleviler CHP’ye oy veriyor? Öyleyse; Aleviler neden çaresiz, yıllardır kandırılmaya neden razı oluyor? İnsanlar hep var olduğunu sandıkları, ama aslında uygulamada olması gereken ölçüde hiç yaratılamamış olan ‘laikliği’ korumak adına neden bölünmelidir? Siz; ‘Dersim’ olayına katliam mı diyorsunuz, soykırım mı? Katliam, Soykırım; sistemli, süreli bir zürriyetini kurutma hareketidir. Bastırma yöntemlerine baktığınız zaman ne Şeyh Sait ne de Dersim İsyanında bundan bahsedemeyiz. Peki; “Aleviler alınganlık gösteriyor” psikolojisi neden yaygınlaştırılıyor? Oysa Dersim’de Aleviliğe değil, feodaliteye operasyon yapılmadı mı? Cumhuriyet’in Alevilere sahip çıktığı dönem hangisidir? Aleviler; Cumhuriyet’le birlikte Osmanlı’nın zulmünden kurtulup, kul statüsünden yurttaşlık statüsüne geçmiş olmanın ne anlama geldiğini elbette yadsımıyorlar. Elbette tüm ulus, her alanda, tek parti döneminde de sonrasında çok büyük sorunlar yaşadı. Sanki Aleviler, pazara çıkmış mal gibi onun üzerinden pazarlık yapıyorlar. Biz bugüne değin o denli çok acılar yaşadık ve sonra o kadar çok yüceltildik, yükseltildik ki... Ama az kaldı, bu düzen mutlaka değişecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi