Halil Şahin

Halil Şahin

BİR GECEDE ÜYE OLMA KARARI

Avrupa Birliği fikri çok eskidir. Ancak uygulama olgunluğuna 2. Dünya Savaşı sonrasında kavuşabildi. Fransız Dışişleri Bakanı Schuman savaşları önleyebilmek için savaşın en önemli maddeleri olan kömür ve çeliğin ülkelerin kontrolünden çıkartılarak uluslararası kuruluşların yetkisine verilmesini önermişti. Bu görüşe uygun olarak altı ülke, Fransa, F.Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Nisan 1951’de Paris’te Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’ni kurdular. 1955 yılında Avrupa’nın ekonomik ve nükleer enerji alanında birleşmesi çalışmaları başlatıldı. 25 Mart 1957’de Roma’da Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) anlaşmaları imzalandı, 9 Temmuz 1959’da yürürlüğe girdi. 6 üye ülke ile başlayan hareket, Avrupa Topluluğu ve Maastricht kararlarından sonra da iç gelişmelerine uygun olarak Avrupa Birliği ismini aldı. 1990 yılında 12 üyeliğe ulaştı. 2000 yılının başlarında 15 üyesi ve 13 üye adayı bulunuyordu. Türkiye’nin AB üye adaylığı veya üyeliği sonucunda: Türkiye üzerinden Kafkasya’ya, Orta Doğu’ya, Orta Asya’ya doğru ufkunu ve etki alanını genişletiyorlar. Gümrük Birliği ile kavuştuğu yararları genişletme ve pekiştirme olanağına kavuşuyorlar. Bölgedeki olaylarda önemli bir taraftar kazanıyorlar. ABD’nin bölgedeki etkinliği azaltılıyor, AB güçleniyor; Türkiye ile ilgili sorunlarının Yunanistan yararına çözülme yolu açılıyor ve Türk-Yunan anlaşmazlıklarının sıcak çatışma ile Yunanistan aleyhine olabilecek çözümü önleniyor. Örneğin; Yunanistan’ın Ege Denizi’nde kara sularını 12 mile çıkarması savaş sebebi sayılmaktan çıkıyor. Ülkelerin veya ulusların katılımı ile oluşan birliklerin jeopolitik konumları, diğer güç odaklarının konumları ile şekil ve anlam kazanır. ABD, AB, Rusya Federasyonu, Çin, Japonya günümüzde şekillenen beş güç odağı olmuşlardır. Türkiye üç kıtanın teşkil ettiği Dünya Adası’nın menteşesi durumundadır. Aynı zamanda, bu menteşe üzerine vurulmuş kilit ve bu kilidi açan anahtar değerindedir. Günümüz dünya güç dengelerini şekillendiren evrensel değerdeki güçlerin, özellikle ABD’nin etkisi ile yönlendirilen politikalar sonucu: Avrasya’nın batısında bir grup (AB, ABD) doğusunda bir grup (Çin, Japonya, Kore, ABD) teşekkül etmiş, merkezi Avrasya’da (Rusya Federasyonu, Türk Dünyası) belirsizlik yaşanmaya başlanmıştır. Türkiye’nin bu oluşum içinde; Avrupa Birliği ile bütünleşmeye varan birlik kurması veya üye olmadan Avrupa Birliği ile iyi ilişkiler içinde kalıp Türk Dünyası ile birlik oluşturması, ulusal politikalarda, bölge politikalarında ve evrensel politikalarda çok farklı, iki ayrı durum yaratacaktır. O nedenlerle Türkiye’nin bu iki seçenekten birini seçmesi; AB ile uyumu veya Türk Dünyası ile yakın ilişkiler dâhil bir bölge gücü olarak bağımsız politikalar izlemesini gerektirecek. Kendi çıkarları, geleceğe yönelik ereği ve bunlar kadar etkili sağlayacağı dengeler veya sebep olacağı dengesizlikler sebebiyle evrensel politikalar ile Dünya Barışı üzerinde de belirleyici olacaktır. Bütün jeopolitik verilerden hareketle; Orta Asya’nın (Türkistan’ın) evrensel dengeler üzerindeki belirleyici özelliğini ortaya koyduğunu ve bu nedenle Türkiye’nin kendisini, AB ile bütünleşerek bu jeopolitik olgu, hatta bir bakıma jeopolitik emrivakilerden dışlayamayacağını söylüyorlar. Buna rağmen; evrensel politikaların, bölgesel politikaların ve ulusal politikaların ana belirleyicilerinden birisi olduğunu göz ardı etmemekle birlikte, evrensel politik şartlardan kopuk olarak seçilecek bölgesel ve ulusal politikaların da yanlış hedefler, yanlış ve günlük amaçlar peşine düşmüş olabileceğini değerlendirmek durumundayız. Salt bir Başbakanın; salt kendisince malum etki ve düşlerlerle güdülenerek, birkaç kişi ile baş başa verip bir gecede aldığı Avrupa Birliği’ne üye adayı olma kararı, bütün geleceğimizi şekillendiren, bütün kültür unsurlarımızı etkileyecek çok ciddi bir olay ve bize göre aceleye getirilmiş bir karardır. Bu nedenle çıkmaz sürüyor ve bunalım yaşıyoruz. O halde, süratle bu karmaşadan çıkmak durumundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi