Halil Şahin

Halil Şahin

ATATÜRK OLMASAYDI HZ.MUHAMMED'İN MEZARINI YIKACAKLARDI

  Bir 2008 Ağustos Ayı Pazartesi akşamı Avrasya Televizyonu'nda Lale Şıvgın'ın sunduğu "Beyin Fırtınası" programını anımsayacaksınız. Nevzat Yalçıntaş, program sırasında Atatürk'le ilgili küçük bir öykünmeye yer vererek; "Suudiler 1926 yılında, sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk, sıranın Hazreti Muhammed'in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, 'Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim' demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed'in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi" dedi. Siz bakmayın o melun ‘Ilımlı İslam adını almış’ irticacılara: o olayın ayrıntıları çoktan geçmişin derinliklerinde kaldı. Demek ki; Müslüman dünyasının şükranla ve rahmetle anacağı Atatürk olmasaydı, bugün Hazreti Muhammed'in mezarı bile olmayacaktı. 1981 yılında 12 Eylül askeri yönetimi Atatürk'ün 100. doğum yılı nedeniyle kapsamlı bir program hazırlamış. Prof. Yalçıntaş o dönemde İlim Kurulu'nun başına getirilmiş. Amaç Atatürk'le ilgili çeşitli kaynaklardan arşiv araştırması yapmak ve "bilinmeyen Atatürk'ü" ortaya çıkarmakmış. Yalçıntaş, "Dışişlerinde Münir Bey vardı. (Soyadını anımsayamadı) İyi bir araştırmacı ve arşivciydi. Ona Dışişleri Bakanlığı arşivlerinin araştırılması görevi verilmişti" diyerek anlatmaya başladı: "Bir gün Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı." Prof. Yalçıntaş, Münir Bey'in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: "Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta 'Hazreti Muhammed'in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim' anlamına gelen cümleler vardı." Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed'in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa'nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler'in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed'in mezarını terk ettiklerini, ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi. Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu:           Nevzat Yalçıntaş'ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara, oradan da Bakan İlter Türkmen'e geliyor. Bu arada K.Evren Başkanlığı'ndaki Milli Güvenlik Konseyi'nin de haberi oluyor. Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi, bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak bir kere belge de ortaya çıkmış. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor. Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna dek okuyanların dikkatini çekecek biçimde "zevahiri kurtarmak adına” konuyor. Peki, bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor… Bilinen tek şey; Atatürk'ün İslam âleminin peygamberi Hazreti Muhammed'in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor olması. Atatürk'ün müdahalesi olmasa, Emevi siyaseti artığı Suudiler, Mescidi Nebevi'nin hemen dibindeki Hazreti Muhammed'in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı. Nitekim Hazreti Muhammed'le aynı yere defnedildikleri bilinen Sahabe'nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür. Arabistan'da mezar yapma geleneği yok. Ölüler herhangi bir yerde toprağa verilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle salt Hazreti Muhammed'in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O'nun dışındaki İslam büyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce Hazreti Muhammed'in annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortaya çıkarılmıştı. Ancak Suudi yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış ve yerine otopark yapıldı. Milletvekili olduğu sırada bu belgeye ulaşmak için çok çalıştığını söyleyen Sayın Yaşar Nuri Öztürk; "Belge Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde. Milletvekili sıfatımla bu arşivlerde çalışmak için bakan Ali Babacan'a başvurdum, ama bana izin vermedi" diyordu. Öztürk'e göre "Atatürk'ü din ve İslam dışı göstermek isteyenler elbette bu belgeden rahatsız olacaklardır. Bu nedenle dini siyasete alet edenler emperyalistlerle iş birliği bile yapabiliyor. Dinciler ile İslâmı reddedenler bu noktada birleşebiliyor."  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi