Halil Şahin

Halil Şahin

ANA, BABA VE AİLE OCAĞI SEVGİSİ

  Ana baba sevgisi, çocuk için güvenlik duygusuna koşut oluşur ve yücelir. Çocuk önceleri annesiz, daha sonraları babasız da kalınca güven ortamından uzaklaştığını sanır. İlk beş yaşa değin ‘anne’, bir çocuk için olmazsa olmazlardandır. Altı yaşından itibaren de ‘baba’ yitirilmeyecek, ayrı kalınmayacak bir güven öğesidir. Tanrı; insana aile kurdurma işleviyle, insan için en değerli olan huzura ulaşma yeteneğini vermiştir. Huzur, insanın hemen her gün uğruna çabaladığı bir ruhsal(tinsel, psikolojik) doyum halidir. Aile ortamının sağlıklı ve huzurlu olması, aile içi ilişkilerle oluşturulan iletişim ve etkileşimle gerçekleşir. Bunu da gerçekleştirmenin yolu, bireyler arasında duyulan saygıdan geçer. Birbirini olduğu gibi kabullenme, kişilik haklarına saygı, olumsuzlukları bireyselleştirmeden genellemeler içinde söz ederek çözümlemek, kendini onun yerine koymak gibi çok basit davranışlar başarınız için sihirli anahtardır. O anahtarın da ilki; babanın eşine olan iyi davranışlarıdır. İyi bir iletişim zincirinin ilk halkasını bu oluşturuyor. Anne, ailedeki sevgi kaynağıdır. Lokman suresini 31/14 ayetinde; “Biz insana; annesine, babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer.” denilerek, çeşitli zorluklara katlanılarak oluşan sevginin, ortaya konan emeklerle sürdürülebileceğine ve onun da şefkat dolu iyiliklerle varlığının yaşatılacağına işaret ediliyor. Annelerin çocukları üzerinde; herkesten fazla emeği, sevgi, şefkat ve merhameti vardır. O nedenledir ki, insanlar içinde iyilik edilmeye en layık kişiler; Aynen, küçücük yaşlardaki çocuğun doğal halde yönelmesinde gözlemlendiği gibi, Hz. Muhammed Peygambere sorulduğunda da üç kez anneyi, dördüncü kez sorulduğunda da babayı işaret etmesindeki gibidir. Evlilikler; iki farklı dünyanın, belli ilkeler çerçevesinde bir araya gelerek kaynaşmasıdır. Eşler arasında ahlâk, karakter, huy, dünyevi görüş, yaşam biçimi gibisinden farklılıkların yaşanması doğaldır. Ama bunların birer anlaşmazlık gerekçesi olarak ön plana çıkarılması hiçbir zaman amaç olmamalıdır. Oysa aile bireylerinin yaşadığı maddi, cinsel ve tinsel sorunlarının ana gerekçesi olarak, çoğunlukla o farklılıkların öne çıkarılarak savlarına dayanak ya da neden gösterilmesi veya çözüm için dayatılması; yuvanın dağılmasına dek giden depremi yaratmaktadır. Unutulmamalıdır ki; toplum içinde de Tanrı katında da en sevimsiz durum, boşanmaktır. Yani aile bireylerinin parçalanarak ayrı ve perişan durumlara düşmesidir. İşte o küçücük çocukların kaygıları, ağlamaları, çabaları bundandır… Kopma, sevgiyi köreltiyorsa; iletişimsizlik, şefkati yok ediyor. Ebeveynlerin akılsızca davranışlarının sonuçlarını ise çocuklar çekiyor. Ana, baba sevgisi bu nedenle önemli ve özenle yeşertilerek korunması gerekendir.        Çağdaş yaşamın getirdiği, bencillikle donatılı bireysellik; insanları giderek yalnızlığa sürüklüyor. Salt kendi sorunları içinde yuvarlanarak benliğini yitirmiş insanlar, paylaşımı çoktan unutmuş görünüyor! Dolayısıyla çekirdek aile bireylerinden büyük aile üyelerine doğru olan iletişimsizlik de o oranda koparak, aile bağlarının giderek yok olmasını getiriyor. İnsanlar; kederlerini paylaşamadıkları gibi, çevresinde sevinçlerini dahi paylaşacak birilerini bulamıyor. Oysa yaratılışı gereği, aralarında kan bağı olan insanlar, diğerlerine göre, birbirlerine daha çok ilgi gösterir ve birbirlerini daha çok korurlar. Bu güvenlik duygusuyla ortaya konan, doğal bir davranış dizisidir. Tanrı; zekât, fitre gibisinden insana yüklediği toplumsal dayanışma ve yardımlaşma görevlerinde dahi akraba ve komşu gibi yakın çevreyi ilk ulaşılacak hedef olarak göstermiştir. Kur’an da, Nahl suresinin 16/90. ayetiyle “Şüphesiz ki, Allah; adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder.” denilerek, akraba ilişkilerinin sürdürülmesi ve onların da haklarının gözetilmesi ön görülüyor. Demek ki akrabalık ilişkilerini olumlu yönde sürdürmek, dinen dahi ‘farz’; öylesine ilişkileri koparmak ise haramdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi