üç genç kız göl kıyısında arabadan inmişler, çevrede kimseciklerin olmadığını görünce soyunmaya başlamışlar.
İlk soyunan, mayosunu giymeye gerek görmeden göle doğru ilerlemiş.
Tam suya dalacakken, korucu Temel ortaya çıkıp arkasından seslenmiş:
- Payan, purada göle girmek yasaktur!
Kıpkırmızı olan genç kız, arabaya doğru giderken:
- soyunmadan önce söyleseydin ya! diye bağırmış.
"Iyi de payan" demiş ağzı kulaklarında Temel "soyunmak yasak değul ki..."
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarına da yasak geldi.
Sebep Pandemi.
Sözcü Gazetesi de sormuş;
İyi de; 350 bin kişinin katılımıyla Ayasofya’da namaz kılınması ne iştir?
Cevapları, ağzı kulağında Temel gibi hazır;”
İyi de o yasak değil ki!”
Daha bilimsel cevabı Bursa’nın AKP’li Belediye Başkanı vermişti;
“30 Ağustos, halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir”
Bırakalım ona cevabı
Falih Rıfkı Atay versin:
“Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana
bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz.’’
Aslında biraz kafası çalışan herkes bunun böyle olduğunu bilir.
Sıkıntı, 30 Ağustos’a neleri borçlu olduğumuzda değil,
30 Ağustos’u kime borçlu olduğumuz noktasında başlıyor.
Biliyorlar ki her şeyimizi 30 Ağustos Zaferine,
30 Ağustos Zaferini de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Biliyorlar ki Atatürk sevgisi Corona Virüsten çok daha bulaşıcıdır.
Ve biliyorlar ki Atatürk Sevgisinin yayılması kendileri için Corona Virüsten çok daha tehlikelidir.
Temel'in içkili restoranına oturan Dursun;" Hemşerum," demiş " rakinin yanunda pir sigara içepilir miyum?"
“İçemezsun hemşerum! demiş Temel "Kapalu mekanda sigara yasaktur!"
Dursun sigara içen masaları gösterip sormuş;" Peçi punlar nasıl içeyi?"
" Çok pasit hemşerum" demiş Temel "onlar içepilir miyuz diye sormadular.."
Vallahi, sizi bilmem ama benim de;” 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayabilir miyim?” diye sormaya hiç niyetim yok.
Çünkü benim için koyulan yasaktan önce gelen bir talimat var.
Hani şu, en büyük yerden aldığımız:
“Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” diye başlayıp
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! “ diye biten talimat.
O yüzden 30 Ağustos’ta ;
Yüzümdeki maske, elimdeki Türk Bayrağı, yüreğimdeki Atatürk sevgisi ve aklımdaki Cumhuriyetin kazanımlarıyla birlikte alanlarda olacağım.
Virüsle arama sosyal mesafeyi de koyarım.
Ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le arama mesafe koyulmasını asla kabul edemem !
Ulvi Puğ