En eski yazılı kaynaklarda tokalaşma, bir tanrıdan dünyevi bir lidere güç bahşetmeye işaretti. Bu, uzatılmış el resminin bulunduğu “vermek” anlamındaki Mısır fiilini ifade eden hiyeroglifte de yansıtılmıştır.
MÖ 1800 civarında Babil’de kraldan, medeniyetin baş ilahı Marduk’un ellerini tutması beklenirdi. Her yıl Yeni Yıl festivalinde yer alan bu eylem, hükümdara bir yıl daha otorite devredilmesine yarıyordu. Merasim o kadar ikna ediciydi ki Asurlular Babil’i işgal ettikleri zaman başa geçen Asur kralları kendilerini, ilahi bir varlığı kızdırma korkusuyla bu töreni benimsemek zorunda hissettiler. Mikelanjelo’nun Sistine Şapeli’nin tavanında görkemli bir biçimde tasvir ettiği de tokalaşmanın bu biçimiydi.
Tokalaşma bugünkü şekliyle Orta Çağ Avrupa'sında ortaya çıkmıştır. Feodal Beyler bir araya geldiklerinde elinde ve yanlarında silah bulunmadığını ve karşısındakine dost olduğunu göstermek için, boş sağ elini uzatıyor, diğer bey de aynı şeyi yapıyordu. Ama her iki taraf da kendini emniyete almak, diğerinin aniden silah çekmesine mani olmak için, birbirlerinden emin olana kadar, birlikte ellerini hafifçe sıkarak duruyorlardı.
Tokalaşırken elleri sallama alışkanlığı, elleri daha iyi kavrayarak, rakibin giysisinin içinden aniden bir silah çıkarmasını önlemek için başlamış olabilir. Ancak sonraları Bu boş eli gösterme hareketi yıllar içinde dostluğun ve barışın bir simgesi olarak yaygınlaştı ve bugün selamlaşma amaçlı yaygın olarak kullanılan bir hareket haline geldi.
(Armağan Bilgin’den Facebook alıntısı)