OTMAN BABA (VII)

RUMELİ VE TÜRK ALP ERENLERİ
OTMAN BABA (VII)
Dünkü yazının devamı…… Ulemalar, her fırsatta Otman Baba’yı Fatih Sultan Mehmet’e şikâyette bulunuyorlardı. Ancak Fatih Sultan Mehmet, Otman Baba’nın nasıl yüce bir evliya olduğunu ulemaya söyleyerek, onları sakinleştirmeye çalıştı. Eğer ben sizin bu isteklerinizi yerine getirmeye kalkarsam, benim ne tahtım ne de tacım kalır.” Dedi.
O vakit ulemalar, “Mademki böyle yüce bir evliya ise bize de bir keramet göstersin, ayrıca bundan böyle şeriata ters düşecek herhangi bir harekette bulunmayacağına söz versin” dediler.
Fatih, ulemalara dönerek, “Sizler, ilim dünyasının Eflatun’u sayılırsınız, öyle ise söyleyin bakalım; ben şu anda Baba için ne tedbir düşünüyorum, benim içimdeki tedbir nedir?” Ulema ve seyidler, “Gaybı ancak Allah bilir” dediler.
Fatih, “Evet doğrudur, fakat Otman Baba şu anda benim onun hakkında neler düşündüğümü ve niyetimin ne olduğunu çok iyi biliyor. Siz onunla uğraşacağınıza kendi işinize baksanız daha iyi olmaz mı?” dedi.
Fatih Sultan Mehmet’ten bu sözleri duyan ulema ve seyyidler, başka bir şey söylemeden uzaklaşıp gittiler.
Otman Baba ile Müderrisler
Günlerden bir gün Acem (İran) ülkesinden ulu bir âlim, İstanbul’a gelmişti. Bu ulu zat, yanına aldığı bazı ulemalarla birlikte Fatih Sultan Mehmet’in huzurna gelip “Otman Baba adında bir kimse varmış, “Enel-Hak” davası güdermiş; bu Enel-Hak sözü, ne anlama geliyor acaba” diye sorarlar.
Fatih, “Bunu ben de bilemem, en iyisi siz bunu onun kendisine sorun” dedi. Bunun üzerine bu müderris ve bilim adamları, Otman Baba’nın huzuruna vardılar. Selam verip oturduktan sonra Acem ülkesinden gelen müderris; “Baba erenler, siz Enel-Hak davası güdermişsiniz, bunun anlamı nedir, bunu bize açıklar mısınız” diye sordu.
Otman Baba, tüm ululuğu ve heybetiyle konuk müderrise dönerek “Senin bana vermen gereken beş akçe var. Üç yıldan beri bu borcunu yerine getirmedin. Onu bana verir misin?” dedi.
Bunu duyan konuk müderris, parmağını ısırarak, “sahi benim böyle bir borcum vardı” diyerek hiç soru sormadan koynundan beş akçe çıkarıp Otman Baba’nın önüne koydu ve tek söz etmeden arkadaşlarıyla birlikte oradan ayrıldı.
Doğruca Fatih’in yanına varıp olanları şöyle anlattı; “Üç yıl önce Hint Denizi’nde gemimiz fırtınaya yakalanmış, mallarımız tehlikeye girmişti. Bu felaketten kurtulmam için beş akçe adamıştım. Sağ salim kurtulmamıza rağmen ben bu adağımı unutmuştum, Otman Baba, bugün benden o parayı istedi” diyerek, Otman Baba’nın nasıl ulu bir zat olduğunu anlattı.
Bu sözleri duyan Fatih Sultan Mehmet, Gördüğün o server, iki cihan şahı ve sır defteridir. Bilmiş olun ki, o hem zahiren hem de batınen kutuplar kutbu ve tasarruf sahibidir” dedikten sonra ağzından şu sözler döküldü;
Erenler serverisin Şah- Merdan
Hakikat kutbu dahi derd-ü derman
Maksut-u velâyetsin pes ey can
Ki düştün mazhar-ı insan.
Otman Baba’nın bunlara benzer pek çok kerametleri vardır. Fatih Sultan Mehmet, Otman Baba’nın pek çok olayına şahit olduğu için ona “baba” diye hitap ederdi. Otman Baba da ona, “oğlum” derdi. (1)
Otman Baba Dergâhı ve Tekkesi
1942 yılında yayımlanan Vakıflar Dergisi’nde Otman Baba Dergâhı hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Dergâhın ve türbesinin bulunduğu yer Hasköy'ün (Haskova) Akpınar Mahallesi’nin Hızırilyas Tepesi'dir. Tahrir defterlerinde Otman Baba’nın mahiyetinde 69 abdal bulunduğu kayıtlıdır. Bu zaviyenin eşyaları arasında 16 kazan, 37 tepsi, 16 bakraç ve saire mevcut olduğu kayıtlıdır. Dergâhta bulunan bu malzemelerin varlığı, önemli günlerinde pişen yemeğin ehemmiyeti hakkında bir fikir vermektedir. Yine tahrir defterlerindeki kayıtlara göre bu zaviyeye senede 356 kadar kurbanlık koyun gelmektedir. Buna benzer zaviyelerle birlikte o zaviye civarında toplanan kalabalığa bir misal olarak Dimetoka civarında Elmalı mezrasında yerleşmiş olan Temurhan Şeyh'e ait bir kaydı da zikredebiliriz. Bu zaviye civarında sahibi vakıf evladından 128 hane mevcuttur.. (2)
Aşağıda Otman Baba dergahının dıştan görünüşü .
Otman Baba’nın Hakk’a yürümesi ile son bölüm olarak devam edecek.
Hakkı SAYGI
____________________________
1) Hakkı SAYGI, Otman Baba Velayetnamesi, Saygı Yay. s. 51, 52,1996 -İstanbul
2) Vakıflar Dergisi, s. II, Ankara, 1942, sf. 279-304.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri