RUMELİ VE TÜRK ALP ERENLERİ
OTMAN BABA (IV)
Dünkü yazının devamı….. Hafız Yemini Efendi’nin hiçbir yoruma gerek bırakmayan dünkü bölümde verdiğim manzum şiirinde, Otman Baba’nın 883 Hicri yılında Hakk’a yürüdüğü, yine 901 Hicri yılda Akyazılı Sultan’ın bu âleme kutup olduğu anlatılmaktadır. Bu beyana göre İbrahim-i Sani, Otman Baba’nın Hakk’a yürüdüğü tarihten 18 yıl sonra Akyazılı Baba olarak kutbiyet makamına yükselmiştir. Otman Baba ise Miladi 1466-1478 yılları arasında bu âlemde “kutbü’l-âlem” olarak görev yapmıştır.
Bilindiği gibi Hz. Peygamber Efendimizin Hakk’a yürümesinden sonra “nübüvvet” devri sona erdi ve Hz. Ali Keremullahu Veche ile “Velayet” devri başlamıştır. Bundan dolayıdır ki Hz. Ali’ye, “Şah-ı Velayet” denilmektedir. Daha sonra günümüze dek her dönemde bir velayet sahibi “kutbü’l âlem” gelmiş ve bu âleme hükmetmiştir Bunlardan birisi de “Hüsam Şah Gani” olarak bilinen büyük veli Otman Baba’dır.
Otman Baba, 1478 yılında bu âlemden göçünce, 18 yıl sonra yerine Miladi 1496 yılında İbrahim San-i, “Akyazılı Sultan” adıyla “kutubü’l âlem” oldu. Bu açıklamalar ışığında Akyazılı Sultan’ın da Miladi 1496-1552 yılları arasında zamanın “kutbu” olduğu, Demir Baba’nın ise Miladi, 1552-1650 yılları arasında kutupluk makamında bulunduğunu görüyoruz. Bu bilgiler daha sonra Akyazılı Sultan ve Demir Baba bölümlerinde daha detaylı olarak ele alınacaktır. (1)
Otman Baba ve Fatih Sultan Mehmet
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u ele geçirdikten bir müddet sonra Belgrad’ın fethi için hazırlık yapmaya başlamıştı. O sırada Otman Baba İstanbul’da bulunuyordu. Bir gün Otman Baba, Silivri Kapısı önünde otururken, Fatih Sultan Mehmet, veziri Mahmut Paşa ile Belgrad’ın fethi hakkında konuşuyordu. Bu konuşmaları duyan Otman Baba: “Mehmet Han! Sakın o Belgrad Kalesi'ne gitme, yoksa çanına ot tıkarlar” dedi. (2) Bu sözleri işiten Fatih, hemen kılıcına davrandı. Mahmut Paşa, “Gafil olma Sultanım! Bu gördüğün kimse erenlerden biridir, elbette ki onun da bir bildiği vardır” diyerek Fatih’i yatıştırdı.
Bu dervişin sözlerini önemsemeyen Fatih, gücüne ve kuvvetine güvenerek Belgrad üzerine sefere çıktı. Kaleye vardı fakat kaleyi ele geçiremeden büyük kayıplar vererek, perişan bit vaziyette geri döndü.
Bu olayın üzerinden kısa bir müddet sonra Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u gezerken bir sokak başında Otman Baba’ya rastladı. Otman Baba, hemen Sultan’ın önüne geçerek “Sultan sen misin, yoksa ben miyim” diye sordu.
Fatih, Mahmut Paşa’ya sordu: “Silivri Kapı’sında bana Belgrad’da gitme, orada senin çanına ot tıkarlar diyen kimse bu değil mi?” diye sordu.
Mahmut Paşa, “Evet Sultanım! Bu aynı kişidir” dedi.
Fatih Sultan Mehmet hemen atından inip evliyanın elini öptü ve “Padişah sensin ve sen bir Tanrı sırrısın, ben ise senin gibisine yardımcıyım babacığım” dedikten sonra atına binip yoluna devam etti.
Otman Baba, “marifet hırkada ve taçta değildir, marifet çalışarak elde edilir. Evliyalık ise bir Tanrı sırrıdır. Marifet mertebesine çok çalışarak ve okuyarak bilgi sahibi olmakla ulaşılabilir. Fakat evliyalığa ancak Tanrı iradesi ile kavuşulur. Evliyalık hakikattir, marifet ise ilimdir. Evliyaya göre marifet sahibi, bildiklerini anlatan ve bildiren kimsedir. . Evliya öyle bir mertebeye erer ki, onda dil söylemez, bütün beden dil ve göz olur” diyerek evliyalığın nasıl bir mertebe olduğunu açıklamıştır. (3)
Otman Baba ve Fatih ile devam edecek…
Aşağıda Bulgaristan'daki bölge inanç önderleri babalar ve rahmetli Ahmed Hazerfen'le birlikteyiz.
Hakkı SAYGI
_________________________
1) Hakkı SAYGI yorumu..
2) Çanına ot tıkamak, sesini kesmek anlamında bir ifadedir. Çanın içine ot doldurulursa, ses vermez.
3) Hakkı SAYGI, Otman Baba Velayetnamesi, Saygı Yay. s. 17, 18, 1996 -İstanbul