RUMELİ VE TÜRK ALP ERENLERİ
OTMAN BABA (III)
Dünkü yazının devamı….. Bu konuda bilgi veren Y. Z. Yörükan’ın bir dergide yer alan ifadelerine göre: Otman Baba, Balkanlar’da Şeyh Şücaeddin halifesi olarak görev yürütmüş olmalıdır. Çünkü Otman Baba Velayetnamesi’nde Seyit Gazi’deki Şüceaddin Veli’yi pir olarak tanıtıyor. Otman Baba’nın kendi nesli olmadığı için Otman Baba’ya bağlı Babailer, hâlâ gelip Şüceaddin Veli Dergâhı’dan mürşitlik vesikası alırlar. (1) Bu nedenle Genç Abdal da bir şiirinde:
Otman Baba ile Şücaddin Baba
Bağlan bendesine ömrün gitmesin heba
Yolundan ayrılmayız Muhammet Mustafa
Dergâhı nurludur Şüca Baba’nın
Bu nedenle Otman Baba, Babai’lerin yoğun olduğu Kuzeydoğu Bulgaristan’ı faaliyet sahası olarak seçmiş olabilir. Ayrıca Barkan’ın yayımladığı belgelere göre bu bölgede Çirmen’de Hızır Baba zaviyesi bulunuyordu. (2)
Fatih Sultan Mehmet, Şehzade olarak Manisa’da bulunuyordu bir sırada, gece rüyasında bir derviş görür. Dervişin heybetinden ve gücünden onun yüzüne dahi bakamaz. Bunu fark eden derviş. Şehzade Mehmet’in yanına yaklaşıp, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye sorar.
Şehzade Mehmet, “hayır bilmiyorum” der.
Derviş, “Bana erenler arasında Hüssem Şah Gani” derler. Ben seni Rum Diyarına padişah yapmaya geldim. Zamanı geldiğinde kim olduğumu sana göstereceğim.. Eğer beni bildinse bildin, genellikle bilemesin, o zaman da sen zarara uğrarsın” dedikten sonra ortadan kaybolur.
Otman Baba, bir müddet Balkanlar’da dolaşır. O sırada II. Murat vefat etmiş, yerine oğlu Fatih Sultan Mehmet, II. Mehmet olarak tahta çıkmıştı. Fatih, tahta çıkar çıkmaz ilk iş olarak İstanbul’u kuşattı. Uzun bir mücadeleden sonra İstanbul surlarına Türk sancağı dikilmişti. Tam bu sırada, Bulgaristan’ın Tırnova şehrinde bulunan Otman Baba, bir Cuma sabahı erken saatlerde Tırnova Köprüsü’nün başındaki kayanın üzerine çıkıp “Allahuekber, İstanbul’u aldık” diyerek İstanbul’un alındığını haber vermişti. Gerçekten de o gün kuşluk saati ile öğle arası Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u ele geçirmişti.
Bunun nasıl olduğunu kendisine soranlara Otman Baba: “Nübüvvet sahibi peygamberler, Tanrı buyruklarını, Cebrail adı verilen bir melek tarafından “vahiy” olarak alırlar. Evliyalar ise Tanrı buyruklarını, “ilham” olarak alır. Gerçek evliya, Levh-i Mahfuz’daki, yani ezelden sonsuza dek olmuşların ve olacakların Tanrı tarafından yazıldığı levhayı okur ve buna göre açıklama yapar” diyerek, cevap verir. Otman Baba, “gerçek evliya, bir anda tüm cihanı seyreder ve bu âlemde bir yaprak düşse, benim ondan haberin olur” diyerek, kendisinin hangi makamda olduğunu açıklamış olur.(3)
Akyazılı Baba’nın ardıllarından Hafız Yemini Efendi tarafından Miladi 1519 yılında manzum olarak kaleme alınmış bulunan Faziletname’de Otman Baba ile Akyazılı Baba hakkında önemli tarihi bilgilere yer verilmektedir. (4)
Sekiz yüz seksen üç olunca hicret
Fani dünyadan ol şah itti rıhlet
Hüsam Şah idi ismiyle o sultan
Gani Baba der idi bazı insan
Nişandır kisveti Seb-al mesani
Anın yerine kutb oldu çü Sani
Resul’ün hicretinden anla ahir
Dokuz yüz birinci de oldu zahir
Ki şimdi âleme ol kutb gelübdür
Adı Akyazılı sultan olubdur.
Aşağıda Otman Baba Türbesi ve rahmetli Hasan Hasarlı Baba'ın evinde, rahmetli bilim adamı Ahmet Hazerfen ile birlikteyiz.
Devam edecek…
Hakkı SAYGI
_____________________________
1) Y. Z. Yörükan, Bir Fetva Münasebetiyle Fetva Müessesesi, Ebussuud Efendi ve Sarı Saltuk Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak. Dergisi C.2-3 S.155
Bugün bile yöre ve Şüceaddin Zaviyesi'nde bulunan ve onun Bulgaristan'daki temsilcisi olan halife babalar eliyle yöre babalarının yıllık görgü işleri yürütülmektedir.
2) Ö. Lütfü Barkan, Kolonizatör Türk Dervişleri Vakıflar Dergisi, 1942 s. 338
3) Hakkı SAYGI, Otman Baba Velayetnamesi, Saygı Yayınları, s. 6, 7 ve 13, 1996/İstanbul
4) Sadettin Nüzhet ERGUN, Bektaşi Şairleri ve Nefesleri, I, İstanbul 1955,