“Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar” özdeyişimizden hareketle, “Onuncu Köy” adlı başlıkla yayımlanan yazılarıyla Hürriyet’teki başköşeye oturtulan Bekir Coşkun, 5 Eylül 2007 günkü yazısında ilginç hesaplar yapmış.Ona göre; AKP’nin dış politikalarını Türkiye’ye ihanet sayması ile o politikanın sahibi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması için Meclis’in en önüne gidip oturması arasında 6 gün var. Apo’nun asılması için ip dahi tedarik edip Başbakan’a kürsüden atması ile elini sıkıp Başbakan’a ‘başarılar’ dilemesi arasında ise 7 gün. Programa ‘ret’ oyu vermeleri ile AKP’nin Çankaya’daki zafer şölenlerine katılmaları arasında de 2 gün.Değişmenin en hızlısı bir başka yerde görünüyor.DSP’nin AKP’yi “büyük tehlike” sayması ile onların cumhurbaşkanlığını da ele geçirmeleri oturumuna katılmaları arasındaki zaman 2 gün. Muhteşem Liderleri Bülent Ecevit’in izinden gideceklerini söylemeleri ile Onun Meclis’te dahi kabul etmediği türbanın devletin tepesi Çankaya’ya çıkmasına genel kurula katılarak katkı sağlamaları arasında ise 3 saat var. Zeki Sezer’in, hükümetin kimi hedeflerine destek olacaklarını söylemesi ile AKP iktidarından büyük kaygı duyduklarını söylemesi arasında da beş saniye var.CHP’lilerin “ellerini sıkmayız” demeleri ile el sıkmaları arasında 2 gün. Tartışmasız idealistleri Deniz Baykal’ın laik devletin çok ciddi tehdit altında olduğunu söylemesi ile parti yönetimine az konuşma emri vererek “Gerginliğin odağı biz olmayalım” demesi arasında 1,5 gün. Bütçe görüşülürken “Bu sefer kürsüye çıkarak eleştirmeyeceğim” demesi ile kürsüye çıkması arasında ise 5 dakika var.”Bu millet; bunlar gibi onların yüzünden neler çekti ve ne hallere geldi!İnsancıklar tarumar oluyor yahu!İki yüzlülükle kurt politikacılık yaptıklarını sananların ipliği, bu denli ortaya dökülür mü?Bu denli doğruculuk, insanı on birinci köye postalar ve orada yazacak köşe de bulamazsınız. Bu memlekette ‘at terbiyecilerinin milleti eşek yerine koyduklarından’ söz etmek zorunda mısınız?Siyaset sözcüğünün, at terbiyecisi anlamındaki Arapça ‘seyis’ kelimesinden geldiğini hepiniz bilirsiniz. Bunu biliyorsunuz da “milleti eşek yerine koyanların en büyük şansının, milleti eşek yerine koyan at terbiyecilerinin bolluğundan kaynaklandığını” niçi şaşkınlıkla karşılıyorsunuz?Yoksa onların; USA damgalı, numaracı cumhuriyetçilerle bir olduğunu bilmeyen mi var?Siz de haklısınız. Potpurisi karışık şu ülkede; kimi ‘ılımlı İslâm’, kimisi demokrat, birileri de sosyal demokrattır.Ortalık karısı gibi dolanarak “sözde milliyetçi” geçinenlerin de epeyce olduğunu gözlemliyorsunuzdur.Birileri “mümin demokrat” geçinir ‘ikbal’ bulur, bazıları da “liberal demokrat” ahkâmı keser “köşe taşı” olur.Kısacası; minareyi çalarlar hem de kılıfsız, seni soyarak bırakırlar üstsüz başsız. Birey ve yurttaş iken olursunuz ümmet, çaresiz kalırsınız umudunuz olur ahret!Bütün büyük yanlışlıkların altında, küçük insanların gurur dolu zayıflıkları var. Tüm bunlara sessiz kalanların, rahatlık sandıkları düzen bozulmasın diye; bize de hep, aymazlar yüzünden dokuz değil, onuncu köyden dahi kovulmak düşüyor.Aslında siz; doğruya, hakka ve adalet değerlerine sahip çıkmayarak kendi kuyunuzu kazıyorsunuz…