Orix, kertenkele ve ceylanlar su içmeden, bitkileri yiyerek uzun süre yaşayabiliyorlar. Demek ki, su bulamayanlar bitki de yiyemedikleri zaman, ömürlerini tüketeceklerdir. Onların ömürlerini törpüleyen bir neden de susuzluk ve bitkisizliktir.İnsanın günde ortalama 80 ile 100 tel saçı dökülür. Sonuçta kafada saç seyrekleşir ve hatta kalmaz, insan kel olur. Buna neden olan salt hastalıklar değildir. Çoğunlukla da yaşanan sıkıntıların saç dökülmesine neden olduğu söylenir.
Sıkıntı; insanların yaşadıkları çaresizlikler, doyumsuzluklar ve engeller sonucunda bozuma uğrama, şaşkınlık, huzursuzluk, kırılma ve kırgınlık olarak ortaya çıkan surat asma halidir.
Sıkıntı salt saç dökülmesine neden olmakla kalmaz, yoğunluk arttıkça tinsel ve bedensel rahatsızlıklara da yol açar. Bu da insan ömrünü kısaltan önemli bir törpüdür.Gülmek için 17 kas birden çalışır. Ama surat asmak için 43 adaleye gereksinim duyulur. Demek ki, sıkıntılar ve surat asmak çok daha fazla enerji harcamanızı gerektiriyor. İşte böylesi gerçekler karşısında “Demir nemden, insan gamdan çürür” demişler. “Ağacı kurt, insanı dert yer” özdeyişi de aynı sonucu anlatmıyor mu?Mutlu yaşamak ömrü uzatıyorsa, mutsuz olmak da hayatı sonlandırıyor demektir. Onun için; “Ayağını sıcak tut başını serin, gönlünü ferah tut düşünme derin derin” demişler, değil mi?66 yıllık ömrümün edindiği deneyimler sonucunda, usuma daha neler düşmüyor ki!
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Duvarı nem, yiğidi gam yıkar. Neşeli ol ki, genç kalasın. Neşe, sindirimi kolaylaştırır.Küresel sömürgen işbirlikçisi, yozlaştırılmış İslam müritleri; yaşanası şu güzelim memlekette korku imparatorluğu kurdular. Bitki ve hayvanların genetiğiyle oynayarak, insanların biyolojisini bozarak, ülke toprağını paramparça etmeye yönelerek, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ömrünü törpülüyorlar.Ulus değerleri yozlaştırıldıkça, “Türk gençliği” değişime uğrayarak yok oluyor. Kuran ve geliştiren Kemalizm’den ödün verdikçe “Türk ulusu” törpüleniyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ömrü kısaltılıyor…
Longfeelow’un dediği gibi; Sabah yaklaştıkça, gece kararır. Bilirim: musluk başlarını tutan badem bıyıklı ampul bayraklılar gecenizi kararttı, çünkü sabah oluyor.John Morley; “Siyasetle ahlâkı ayıranlar, ikisinden de bir şey anlamamışlar demektir.” diyor. Siz çarıklı erkânıharp gibisiniz. Napolleon Bonapart’ın; “Olanaksızlık, salt sersemlerin sözlüklerinde bulunan bir kelimedir” diyen özdeyişini de anımsarsınız.Evet, Greville doğru söylemiş: “İnsanı kendisi kadar kimse kandıramaz.”St. Augustine “İnanç, görmediğimize inanmaktır. Bunun armağanı da inandığımızı görmektir” derken, Balzac da “İnsan ya acılarını unutmasını ya da mezarını kazmasını bilmeli” demekte!Bu sözler boşuna mı söylenmiş?Ama yine de umutsuz olmayın. İnsanın yapısında eğitmekle düzeltilemeyecek hiçbir özellik yoktur. İnsanlar gibi uluslar da deneylerle güçlenir.