Bireylerin kendi şahıslarına münhasır, belirleyici, şekillendirici, yönlendirici, onları başkalarına nazaran öne çıkaran öyküleri bulunmaktadır. Öykülerin tespit edilebilmesi için yaklaşım davranışlarının, duruş noktalarının karaktere dönüşebilmesi için, ayırımların bir şekilde yoluna çıkması, çakışması, çatışması, tercih mecburiyetinin doğması lazımdır. Aksi takdirde varlığı ile yokluğu arasında pek bir fark bulunmaz. Yokluktan yokluğa gidildiği kabul edilen bir gerçek durumundadır.Birey öykülerindeki kaçınılmaz ayrılıklar hesapsız bir noktada kesişerek, fertlerin çizgilerini belirler. İster avans, ister kredi, isterse fatura olarak görülsün, neticede herkes kendi hayatını yaşamakla başlar, öyle de devam eder. Hiç kimse, birilerinin ödemesinden dolayı başkaları sorumlu tutamaz. Böyle bir izah sadece kendisini kandırma olur.Hangi durumdan başlarsa başlasın birey durumundan rahatsız oldukça, çapı nispetinde onu değiştirme gayretine düşer. Olumlu noktadan başlayıp koşanlar, kendilerinin hazır bulduklarından daha iyisine layık olduklarını düşünür. Bunun için en yakınındakiyle mücadeleye girişir. Bu kuşak çatışması olarak da nitelendirilebilir. Evrensel nitelikte olduğu gibi toplumun en küçük birimi olan çekirdek aile içinde de böyle olduğunu telakki etmek mümkündür. Bir müddet sonra bunlarda, yeni nesillerin daha öne çıktığı görülmesine karşın daha sonraları geride kalanların haklarının teslim edildiklerine şahit olunmaktadır.Tekamül bir çok defa görüldüğü üzere daha ziyade değişimden, değiştirmek için sistemli arayışlardan, zorlamalardan, çıkış noktası bulmaktan geçer. Böylelikle arzulanan, başlangıçta pek yadırganmayan birleşmeler meydana gelir. Birleşmeler ile sonuca çok daha kolay gidilebilirken, çatışmalar da gelişmeye katkı sağlar. Ancak yolculuk, değişimden değiştirebilmekten geçer. Birleşme ya da çatışma sonrasında gerçekleştirilen işbirliği, uzlaşma, bağımlılık, bağımsızlık yeni şekillenmelere yol açar.Devletlerin, toplumların, ailelerin, bireylerin geleneklere bağlı kalma temayülü çoğunlukla kabul görse de tekamül; çoğunlukla ayrılık, aykırılık, farklılık ve farkındalılıklar ile beslenerek yürür. Beslenmede gıdanın temizliği son derece önemlidir. Yanlış ve kötü beslenmeden sağlık ve huzur gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir. Bundan sadece besinler anlaşılmamalıdır. Fikri cephenin en önemli besin kaynağı olduğu unutulmamalıdır. Üretim iman, sevgi, barış, kardeşlik, huzur ve paylaşıma dayalı olarak sürdürülmelidir.Herkesin kendi hayatını yaşadığını ifade etmiştik. O da, Osmanlı Devleti'nin bitişi anlamına gelen Mondros'un imzalanmasıyla başlayan mütareke döneminde İtilaf Devletlerinin payitahtı henüz işgal ettiği günlerde, Kasımpaşa'da Polis Memuru bir baba ile Deniz Yüzbaşısı kızı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Türk milletinin karanlık günlerinin atlatılmasının temel dayanağı olarak ortaya konan gençliğin bir temsilcisi şeklindeki değişim ve gelişimi bizzat yaşadı.Atatürk döneminin sonlarında, eğitim tarihimizin seçkin temsilcisi Vefa Lisesi'nde orta tahsilini tamamlayıp hemen sonrasında gençler ve toplum arasında yıldızı hiçbir zaman sönmeyen tıp fakültesine dahil olmasına mukabil spor, sanat, iş dünyası tarafından çerçevelenen hayallerinin peşine takılıp üniversite tahsilini üçüncü sınıfta yarım bıraktı. Böylesi, nice başarılı örnekler bulunmaktadır.Mekteple beraber inanılmaz bir okuma işine daldı. Kütüphanelerden çıkmayan bir çocuk olarak hafızalarda yer tuttu. Daha onlu yaşların başında İstanbul Şehzade başındaki Pera, Bilgi, Hilal sinema salonlarının yanı sıra meşin yuvarlağın peşine düştü. Peşinde koştuğu her iki cihette de çok başarılı oldu. Planlı bir şekilde birden fazla meşguliyet hedefe yürüyüşü kolaylaştırmak, yorgunluğu engellemektedir. Beyin tek bir işe odaklandığında erkenden pes edebilmektedir.Ölüm - kalım savaşını tüm dünyaya karşı kazanan bir toplumda, top pek bulunan bir şey değildi. Kağıtları birleştirerek top haline getirirlerdi. Yirmi yaşına erdiğinde sporumuzun armalarından, renklerini Balkan felaketinden dolayı siyah beyaz dönüştüren Beşiktaş'ta şampiyon takımın içinde top koşturmaktaydı. Askerlik devresinde Ankara Demirspor ile Ankara şampiyonluğu yaşadı. Askerlik sonrası renklerini Çanakkale savaşlarında dolayı değiştiren İstanbulspor'da, sonrasında İETT Futbol takımında yer aldı. O zamanlarda futbolculuk bir meslek olmadığından şeker fabrikası, devlet demir yolları, elektrik idarelerinde memur olarak görev aldı. Spor hayatı ile ekmek mücadelesini birlikte sürdürdü. Birden fazla meşguliyeti, sürekli lehine sonuçlandırmasını bildi.Hayatın istikameti başarılı çalışmalarla sürerken ruhunda çakan kıvılcımlar zaman ve zemin kollamaktaydı. Zemini yeni yüzler, amatör ruhlar arayan bir yapımcının "düşük bütçeli filmde oynama" teklifi ile çok partili yaşama geçildiği günlerde isminde Turhan mahlasını kullanarak Damga filmi ile beyaz perdede oyunculuk yapmaya başladı. Soy isminde ise herhangi bir değişiklik yapmaya gerek görmedi. Soy ismine müsemma bir şöhreti yakalayacaktır. "Para kazanıp memuriyetten kurtulma" düşüncesi ile beynini yormaya başladı.Spor, iş, sanat dallarındaki hareketlilikler arasında yirmi dokuz yaşına geldiğinde Cahide Şen Hanım ile hayatını birleştirdi. Aile kurumu kendisine bir erkek, bir kız evlat kazandırdı ise de mutluluk içinde yürütemediği anlaşılıyor. Ancak sorumluklarını haddinden fazla yerine getirdiği görülüyor. Aynı yıl Karadeniz Postası filminde rol aldı. Demokrat Parti iktidarının başlarında müşterek çektiği Hayat Acıları filmi büyük bir ticari başarı yakaladı. Hayatının her aşamasında başarıyı arzulamış ve tercih etmişti. Başarının sonuç değil, bir tercih olduğunu böylelikle bir kere daha göstermişti. Daha büyük başarı tercihi için, aynı yıl kendi film şirketini kurma cesaretini göstermişlerdi. Hem kendi, hem de başka film firmalarında üç yıl kadar oyunculuk görevi almaya devam etmişti. Böylelikle geçiş döneminin yükünü azaltmayı amaçlamıştı. Ortaklar hesapta yükü azaltmakla beraber hesapsız yükler ve sorumluluklar getirmektedir.Hayal ufuklarını zorladığı sektörde, 1954 yılında bu defa yönetmenlik koltuğuna oturdu. Başarıyı arzulayan, tercih eden ve yakalayan birisi olarak yönettiği ilk filmindeki Düşman Aşıklardaki ticari başarısızlık kendisini yıldırmadı. Ara ara başarısız olunması, yere kapaklanılması çok büyük başarıların habercisi ve fırsatıdır. Yeter ki durum değerlendirilmesi sağlıklı bir şekilde yapılabilsin. "Kasa" bakımından başarısız olmuştu. Ama sistemini, anlayışını değiştirerek çektiği Yetim Yavrular hedeflediği kasanın gerçekleşmesini sağlamıştır. Başarıyı yakaladığı tarzda filmlerde ısrarlı bir şekilde devam etti. Piç, Zeynep'in Aşkı, Zeynep'in İntikamı, Ayşe'nin Çilesi başarılı "kasa" girişini sürdürdü.Kendi sinema ekibini oluşturdu. Kadın başrolünde Makedonya'dan İstanbul'a göç eden fabrikalarda yevmiyecilik yaparak geçimini sağlamaya çalışan, filmlerde de figuranlık yapan Aysel Kısa'yı Üç Arkadaş filminde oynattıktan sonra çoğunlukla onunla çalıştı. Her ikisinin de şöhret çizgisi soy isimlerine müsemma gelişti.Adı geçen film, tarzının değiştirmesine neden oldu. Başarıyı tercih eden beyin fırsatları, gelişmeleri önceden görürdü. Sinema dilini değiştirmesi sektöre bir çok yeni eseri, oyuncuyu kazandırmıştır.Gelişmeler yeni arayışların ve denemelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunların başında da Ayşecik filmi yer almıştır. Sinemamızda çocuk filmleri ve yıldızları dönemini başlatmıştır. Sinema sektöründe "kasa filmi" çekimine önem vererek sanat yolunda yürümeye devam etmiştir. Erkek ve kadın starlarla kendi istikametinde mesafe almıştır.Türk sineması hemen hemen başlangıçtan itibaren edebiyatçıların bir çok eserini beyaz perdeye aktararak bir taraftan okurlarına ulaşmaya çalışırken, diğer taraftan okumayanları eserlerle buluşturmuştur. Soy ismiyle müsemma bir güce erişen sanat adamı bu anlamda da elinden geleni fazlasıyla ortaya koymuş Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kerime Nadir, Peride Celal'in eserlerini perdeye uyarlamıştır. Böylelikle Türk edebiyatı eserlerinden sinemaya aktarımda mühim katkılar yapmıştır.Türklüğün ikinci anavatanında kendisinden önce ve kendisiyle birlikte bir çok mitolojik unsur bulunmaktadır. O da Ağrı Dağı Efsanesi filmini perdeye uyarlayarak başarı çıtası daha da yukarıya yükselmiştir. Darbe dönemlerinde komediye yönelerek bu anlamda da birçok eseri çekmiştir.Yaş kemale erdiğinde seri eser çekimi yerine daha farklı ürünlerin perdeye aktarılmasını sağlamıştır. Bütün Kapılar Kapalıydı bunun en iyi göstergesidir. Bunda da başarı çizgisini kalınlaştırmaya özen gösterdi. Gün Ortasında Karanlık, Zıkkımın Kökü, Sinema Bir Mucizedir her biri dikkate değer filmler arasında yer almıştır.Gönlünden geçen tutkularının peşinde koşmayı prensip olarak benimseyen, imkanları - şartları iyi değerlendiren, başarılarla yetinmeyen, başarısızlıkları geçici kabul eden, zamanın aralığı iyi tespit eden soy ismiyle müsemma eserler üreterek beyaz perdemize mühim katkılar sağlamış, toplumda haklı bir şöhrete uzanmıştır. Doç. Dr. Turan AKKOYUNAfyon Kocatepe ÜniversitesiAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı