İlk anayasamızı hazırlayan Mithat Paşa, Sultan Abdülhamit’in emri ile hareket eden uyduruk bir mahkemede idama mahkûm olmuş ve Taif zindanında yatmaktadır. Hüküm tarihinden 12 gün geçtikten sonra İstanbul’daki Fransa Maslahatgüzarı Kont de Montholon, Fransız Dışişleri Bakanı’na bir mektup gönderir. Artık bu adaletsiz hükümden hiç söz edilmediğini, Mithat Paşa’yı kimsenin ağzına almadığını belirtir ve çok çarpıcı şu değerlendirmeyi yapar:
“Hassasiyetin boş bir laf olduğu bu memlekette her şey dokunup geçen hafif bir etkiden ibaret; yaşamak, her şeye kayıtsız olmak demektir ve eğer bazen bu uyuşukluktan çıkılıyorsa bu da ona ancak çabucak dönmek ve daha fazla uyuşmak içindir. Bu, yüzyıllar boyunca susturmanın ve bitkinliği sonucudur.”
(Emekli Büyükelçi Bilal Şimşir’in MİTHAT PAŞA’NIN SONU adlı kitabından aktaran Işık Kansu, 21 Mart 2020, insanlığın Kurtuluşu yazısından/ Cumhuriyet)