En sonunda kendimi ahlak hocası yerine koyup, dırdır etmeye mecbur ettiler.Efendim,Herkesin ahlakı kendisine…Kendisine de…Bir “de”si var işin içinde.Aklımıza gelen bütün “de’lerini” anlatalım.Kimsenin yaşam tarzına karışacak değiliz. Medyaya yeni boyutlar, anlayışlar getirecek, akıl fikir verecek iddiamız da yok. Hiçbir zaman olmayacak da. Böyle bir iddiada değiliz. Değiliz ama insanları kandırmaca/alıştırmaca… (evet, evet; iyi buldum o kelimeyi: alıştırmaca…) Kullana kullana bazı kelimeler yerleşiyor dilimize ve damağımıza yapışıp kalıyor olmalı ki; gazetelerde, radyolarda, dergilerde (sosyete sütun/sayfaları olan dergilerden bahsediyorum), dizilerde, filmlerde, TV’lerde, hatta -artık coştu bazıları - romanlarda, hikâyelerde…Şöyle geçiyor:
- Kız arkadaşı
- Erkek arkadaşı
- İlişkide olduğu kız, kadın/erkek
- Sevgilisi, yeni sevgilisi, eski sevgilisi, eks (bunu ekx yazıyorlar) sevgilisi
- Hayat arkadaşı
- (Pek nadiren) Metresi (Bunu sanırım sadece magazin yanı gözden düşenler için kullanıyorlar)
- Karısı
- Kocası
- Filan ve falan çifti
- Ev arkadaşı
- Birlikte yaşadığı
- Ve benim şimdi hatırlayamadığım daha başka orijinal kelimeler.
Bütün kelimeler aslında yaşantılarını, davranışlarını toplumun benimsemediği ve benimsemeyeceği, evli olmayan, daha önceleri açık açık
KAPATMA, METRES, ODALIK gibi
ayıplayıcı kelimelerle anlattığımız kişi/kişilik ve bu tür yaşantıdakileri anlatmak için şimdilerde özellikle sosyete haberleri, magazin haberleri yapan medyanın sıkça kullandığı kelimeler. Aklı sıra ayıbı kapatma sevdasıyla yazılan, bahsedilen, fotoğraflanan kişiler hakkında kullanılan sözde
“iyileştirici” anlatım tarzından kaynaklanıyor. Kullanılan fotoğraf ve videolar ise üstüne tuz-biber. Reklamlar/reklamcılar bu
“MEŞHURLARA” rağbet ediyor. Haberler/haberciler hep bu yaşantıdaki kişilerin peşinde koşturuyor. Denizde neredeler, hangi ülkede doğum yapacaklar, tatile hangi ülkeye, yöreye gidecekler.Yeni kuşaklar bunun böyle olduğu imajıyla dolduruluyor, hatta bu tür yaşantıya özendiriliyor. Elbette birkaç evliliği aynı anda yaşayan imam nikâhlı AĞALARDAN hiç bahsetmeden. Bunu evlilik gibi (Ben GİBİ diyorum) gördüklerinden başka bir zaman başka bir yazıda bahsedelim,
konumuz dışına atalım bu yaşantıyı.Evlilik müessesesi başka ülkelerde olduğu gibi gereksiz bir müessese haline dönüştürülüyor böylece. Evlilik dışı yaşantılar, birliktelikler, karı-koca gibi yaşadıkları halde o tür kelimelerle anılıyorlar.Evlilik müessesesindeki kişileri en iyi, en doğru anlatım bizim kanunlarımızdır: Karı-Koca. Eş değil.
“Eş”in anlamı: - birbirinin aynı olan ya da ayrımsanamayacak denli birbirine benzeyen iki şeyden her biri.
"Bu kalemin eşi de bende var"- bir çift oluşturan iki şeyden her biri.
"Ayakkabımın eşini bulamıyorum" Görüldüğü gibi, hiç KARI-KOCA anlamı içermiyor
“EŞ” kelimesi. Şimdiki nesilleri bu anlamda kaybettik. Dilerim gelecek nesillerimizi bu yanlışlıklardan koruyabiliriz. Elbette “sevgili medyamız” bu güzellik/iyilik/kötülük kavramlarına daha dikkat eder, haber yapıp üç kuruş kazanacağım diye gelecek nesillerimizi de
(Bu arada işin içinde kendi çocuklarının da olabileceğine dikkat ederek) metres hayatına
düçar etmezlerse.
Soy-sop, gelecek nesiller kaygımız hep olmalı, olacaktır. Aklımıza gelen bütün
“de’lerini” anlattık. Gerisi de vardır elbette, aklımıza gelmeyen. Onları siz ekleyiverin bi zahmet!Evlilik kurumundaki kişilere “karı, koca” evlilik dışı yaşantılara açıkça metres hayatı yaşayan “şu, şu kişiler” diyebilelim açık açık. Belki onlar da evliliğin kutsallığına inanıp doğru yolu seçer, böylece evlilik dışı çocuklar peydahlamaz, böylece o çocukları arkadaşları arasında ve toplum içinde
“PİÇ” yaftasıyla yaftalatmazlar.