Halk hareketi kılıcını vurmuştur ve Türkiye’nin kördüğümünüçözmektedir. İstanbul Gezi Hareketi, Silivri Barikatlarının yıkılması, İzmir Güngören Buluşması, Ankara Tandoğan ve Ulus olayları vb eylemleriyle halk, kendi Anayasasını ortaya koymuştur: ABD’ninBüyük Ortadoğu Projesi görevlilerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin tırmalanmasına, kemirilmesine, peşkeş çekilmesine izinvermediğini haykırmıştır.Ulus, ABD denetiminden ve AB kapısındankurtulmak iradesini göstermeğe çabalamaktadır. Tandoğan’dan İzmir Meydanlarına ve de yurt düzleminde yayılan büyük halk hareketleri bu olguyaişaret etmektedir.Türkiye, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu gibi, 21. Yüzyılınbaşında da dünya ölçeğinde bir gelişmenin başını çekmektedir. Türkiye’dekihalk hareketi, ABD’nin sahneye koyduğu“Turuncu Devrimlere”son vermiştir.ABD’nin ulus devletleri yıkma hedefi, Türkiye duvarınaçarpmıştır. Tandoğan veÇağlayan’daki Al Bayraklar Denizi’ndegörüldüğü gibi, ulusal devletlerin milli bayraklarını yükselteceği dönemaçılmıştır.Türk Silahlı Kuvvetleri, cephesini Irak’ın kuzeyine çevirmektedirve tehdidin kaynağını milletine açıklamaya başlamıştır. Artık TürkiyeABD’den korkmuyor; ABD Türkiye’denkorkmaktadır.Türkiye’mizin büyük tehlikelerle karşılaştığı her tarihi durumda olduğu gibi,Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daMillet-Ordu beraberliği sağlamlaşmıştır. Teröristler son çırpınışındadır.1876, 1908 ve 1920 örneklerindegörüldüğü gibi, Türk Devrimi’nin denklemi budur.Erdoğan yönetiminin artık milleti yoktur; ordusu yoktur; üniversitesiyoktur ve yargı kurumları da yoktur. Erdoğan yönetimi, ülkeyehükmedemez duruma düştüğünü, 28 Nisan 2007 günlü açıklamasıyla kabul etmiştir.Milletin büyük çoğunluğuyla cephe cepheye gelen veOrduya kumanda edemeyen bu yönetim; ABD’nin Türkiye üzerindekidenetimini savmakta acze düşmüştür. ABD’nin BOP görevlisi olduğunuitiraf edenlerin yönetiminin sonunun geldiğinin işaretlerini vermektedirler.Belli ki, ABD at değiştirme niyetindedir. Türkiye’de yeni biryönetim arayışına girmiştir. Tandoğan’dan İzmir’e dek olan meydanlardakibüyük kuvvete dayanmak, iktidar düşleyenlerin projelerindegündemdedir.AB’D dâhil bütün siyasal kuvvetler, o alanların temsil ettiğikuvveti yönlendirme çabasına girmişlerdir. TÜSİAD gibi kuruluşlarve holding medyası ulusun büyük gücünü yeniden Batı denetimi altınaalmak için harekete geçirilmişlerdir.ABDyönetimi esasen, daha 1996 yılında Türkiye’yi “merkez sağ ve merkez sol”partileriyle yönetmenin olanaksızlaştığını saptamış ve “Ilımlı İslam”adını verdiği Erdoğan’ları iktidarda görevlendirmişti. Ancak bu formülde artık iflas etmiştir. Makara geriye sarılarak, “merkez sağ ve merkezsolun diriltilmesi” planına geçilmektedir. Türkiye’yi yeniden “merkezsağ ve merkez sol” denen partiler aracılığıyla gütme planları işlemesokulmuştur. O siyasi partilere yüklenen görev tanımlanmış ve toplumapompalama başlatılmıştır. “Ne Şeriat Ne Darbe” gibi uydurmalar, basın ve yayın haberleriyle dayatılmış, fakat halk katında kabul görmemiştir.Halk hareketi kılıcını vurmuştur ve Türkiye’nin kördüğümünü çözmektedir.Tandoğan’dan İzmir’e uzanan meydanlarda kendisini gösteren ulusalhareket, bağımsız ve halkçı Türkiye’nin toplumsal kuvvetinin var olduğunukanıtlamıştır. Halk kitleleri, Batı sisteminin bilincimize vurduğuzincirleri kırmaktadır.Görünen köy kılavuz istemiyor. Unutmayınız ki; Bu gelişme,Atatürk’ten sonra İşçi(Vatan) Partisi’nin onlarca yıldır tek başına yürüttüğü savaşımınürünüdür. George Santanyana’nın dediği gibi; Geçmişi anımsamayanlar,onu bir kez daha yaşamak durumunda kalırlar.7 Haziran sonrasında hükümet kurmayı bile beceremeyenler 1 Kasım Seçimleri propaganda döneminde halkın yüzüne bakamaz olmuşlardır. Halkın ilgi göstermemesi nedeniyle Miting yapamaz olmuşlardır.