Sümer (Hacı Nasuh) Mahallesi’nde, Harman Sokak ile 197. Sokaklar arasında, 74. pafta, 425. ada, 2. parselde yer alır.Hacı Nasuh Camii’nin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı tespit edilememiştir. Ancak bazı kaynaklarda mahalle halkından Hacı Nasuh adında bir hayırsever tarafından yaptırıldığını söylemektedir. Cami ile aynı ismi taşıyan doğu yönündeki çeşme kitabesinde R. 1320 vardır. Cami de bu tarihten (M. 1902) önce yapılmış olmalıdır.
Çeşmenin kışın donması ve musluğun ateşle ısıtılması, alev isinin de musluğu karartması nedeniyle caminin
“İsli Camii” adı ile anıldığı söylenir.Mescit yakınında Cuma namazı kılmak için cami olmamasından dolayı mahalleden Seyyid Mahmut Çelebi 1777 yılında izinle bir minber yaptırmış, Hacı Halil Halife de camiye hatip olarak tayin edilmesiyle mescit camiye çevrilmiştir.
Meyilli bir arazi üzerine yapılan caminin kuzey cephesi üç kat görünümlüdür. Kuzeyde yol kotundan harim tabanına kadar duvar çıkılarak içi doldurulmuştur.Batısında bitişik lojmanı bulunan camiye kuzey cephede, batıya bakan, tek kanatlı ve demir doğramalı kapı ile giriş sağlanır. Kapıya demir korkuluklu ve 11 basamaklı merdivenle çıkılır. Demir doğramalı kapıdan bir sahanlığa geçilir. Bu sahanlığın doğu cephesine iki musluklu çeşme konularak abdest alma yeri yapılmıştır. Güney duvardaki iki kanatlı ahşap kapıdan önü camekânla kapatılarak harimden ayrılan ayakkabılık kısmına girilir. Bu kısmın doğusunda, zeminden yüksekçe müezzin mahfili, batısında ise bir basamak yükseklikte ve harimden cam bölme ile ayrılmış son cemaat yeri bulunur. Son cemaat mahallinin çıkıntısı sahanlığın doğusunda bir, batısında ise üç tane ahşap konsolla desteklenmektedir.
Kadınlar Mahfili’ne, ayakkabılık olarak kullanılan bölümün sağ tarafındaki ahşap korkuluklu ve 12 basamaklı ahşap merdivenle çıkış sağlanır. Kadınlar mahfili, batı ve kuzey duvarlar ile doğu cephedeki iki, batı taraftaki iki sütuna oturtulmuş L planlıdır. Harimden ahşap kafeslerle ayrılan mahfil, kuzey cephedeki dikdörtgen formlu üç pencere aydınlatır.Ahşap tavanlı harimi, ortada dört tane ahşap direk taşır. Direklerin üzerinde ise ince uzun başlıkların taşıdığı kuzey-güney doğrultusunda uzanan kirişler vardır. Güney taraftaki iki direk arasına ahşaptan kesilmiş bitkisel motiflerle bezeli, kare biçimli tavan göbeği vardır.Batı cephesi bitişiğindeki lojmandan dolayı sağır olan cami harimini, doğu cephede altta üç, üstte bir tane, güney cephede, saçak altında üç pencere aydınlatır. Doğu cephenin alt sırasındaki pencereler büyük, diğerleri küçüktür. Dışarıdan dikdörtgene görünümlü pencereler içerden, güneyde yanlarda dışarıya doğru daralan şevli, düz lentolu, yalancı Bursa kemerli, doğu cephede, yanlarda dışarıya doğru daralan biçimde şevli, basık yuvarlak kemerli, iç köşelerde kemer ayağına kadar ahşap kaplı ve silme başlıklıdır.
Mihrap, güney duvarının ortasında, dışa taşkın şekilde olup mermer kaplamalıdır. Mihrap yaşmağının ortasındaki panelde mermer oymalı kabartma olarak
“Fevelli vecheke şatra’l-mescidi’l-harâm” ayeti yazılıdır.Harimin güneybatı köşesindeki minber, basit ahşap işçilikli olup kapı alınlığı yarim daire formlu, şua bezelidir. Alınlık üzerinde de saçtan, sarı renkte boyalı tuğra hatlı
“Bismillâhirrahmânirrahîm” yazılıdır. Harimin güneydoğu köşesinde çokgen formlu vaaz kürsüsü bulunur.
İçte duvarlar 85 cm yüksekliğe kadar profilli lambri ile kaplı, üzeri beton sıvalı ve beyaz renkte boyalıdır. Duvarlarda ahşap çerçeveli ve sekizgen ebatlı
“Elvâh-ı Celîle” asılıdır. Dışta duvarların alt kısımları kalın serpme sıvalı, üzerleri ise ince serpme sıvalı ve yeşil renkte boyalıdır. Üst örtüsü geniş ahşap saçaklı, kırma çatılı ve Marsilya kiremitle kaplıdır.
Caminin batı cephesinin güney köşesinde bulunan minarenin, kesme taştan altıgen kürsüsünden bir silme ile pabucu geçilir. Gövde tuğla örgülü olup alt ve üst kısımlarında kesme taştan, silindirik bilezik bulunur. Şerefe altı dört sıra kirpi burnu çıkıntılı, şerefe korkuluğu ise demir doğramalıdır. Petek, gövde gibi tuğla örgülü, külâh ise n çokgen piramit formlu ve bakır kaplamalıdır. Minarenin girişi harimde, minber sahanlığındadır.
Afyonkarahisar’daki 1902 yılındaki büyük yangında Mevlevihane yanınca yeniden yapılıncaya kadar
“Mevlevi Semahanesi” olarak kullanılan cami, değişik tarihlerde tamir ve onarımla görmüştür. Bu bağlamda R. 1387 yılında çatısı ve mihrabı onarım görmüş, 1970’lerde minare peteğinin yıkılması üzerine tekrar yapılmış, 1978 yılında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 17.11.1978 tarih ve A-1404 sayılı kararla cami, tescillenerek koruma altına alınmış, 1988 yılında tekrar bir onarım görmüştür. Bugün caminin esaslı bir şekilde restorasyona ihtiyacı vardır.