EFSANE DERLEME/TOPLAMA/ ve DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI Çok zengin folklorumuza rağmen, binlerce efsanemiz ne yazık ki yazıya geçirilememiş olup, Türkiye’de efsane çalışmaları yok denecek kadar azdır. Bu zahmetli çalışma içerisinde Anadolu Türk insanının ruhuna yerleşmiş olan tertemiz duygu ve düşüncelerin ifadesi bulunan efsanelerimizden bir demeti dünya efsanelerinden efsaneleri de ekleyerek burada sunmaya çalışmaktayız. Her çalışmada olduğu gibi, efsane araştırma ve toplama çalışmalarında da yeni yeni araştırmacılar çıkmasını ve daha iyilerinin yapılmasını diliyoruz. (Buradaki derlemelerin 1986 yılından beri toplamaya çalışıldığını eklemeden geçemeyeceğiz.)
ANADOLU TÜRK EFSANELERİ VE BENZER MOTİFLERGenelde ortak (anonim) halk edebiyatının, özelde ise Türk halk edebiyatının en önemli ürünlerinden olan “efsaneler”, dünya halk kültürlerindeki çeşitli ortak motifler üstüne kurulmuşlardır. Taşıdıkları sosyolojik, psikolojik, etik, ekonomik iletilerle aynı zamanda bir “halk eğitim aracı” oldukları da görülür.”Bunlar, halkın hayalinde şekillenmiş olup, ağızdan ağıza dolaşır ve tabiatüstü nitelikte, açıklayıcı özellik taşırlar. Dış dünyayı ve çevresini tanıma, dolayısıyla ondan faydalanmak için mücadele, insan varlığı ile başlamıştır. İnsanın nereden gelip, nereye gittiği hayatla ölümün mahiyeti, yıldızların hareketi, denizin yükselmesi, yağmurun yağması; hayvan, bitki, toprak, orman, dağ, ateş vs. gibi hadise veya maddelerin teşekkülü, insanı bir takım hayaller kurmaya yöneltmiş, bu hayaller, kendini ruhunu ve dolayısıyla hayatını, eşyaya, tabiata aksettirmesinden ibaret olan düşünce tarzını doğurmuştur.
(Prof. Dr. Şükrü Elçin/Halk Edebiyatına Giriş/Syf.317)Zamanla ortaya çıkan yeni malzeme ve düşünce ile Allah, insana bütün bunları teşhis etme, tespit etme ve söyletme olanağını vermiş; bunlar, toplum arasında anlatıla anlatıla değişik efsaneler ortaya çıkmıştır.Anlatılan şey, bir inanışa dayanır. Hiçbirinin belirli bir yazarı veya anlatıcısı yoktur.Biz, toplumumuzdaki yaşayan efsaneleri Türk Milleti’nin hayatında yer alış biçimleri ile 4 kısma ayırdık:
- İslamiyet öncesi ve İslamiyet’in kabulünü içerisine alan; Orta Asya menşeli Türk Efsaneleri
- Anadolu Türk Efsaneleri
- Bir peygamber veya velinin veya cami, türbe, makam veya adak yerleri ile ilgili olarak “peygamber mucizeleri, evliya menkıbeleri (Cemal Anadol/Anadolu’yu Aydınlatanlar “Peygamber Mucizeleri, Evliya Menkıbeleri”/ Melda Yayınevi/İstanbul-1984)
- Mitolojik Anadolu efsaneleri
Olarak ayırmaya çalıştık.Bunlardan
Gök dini esaslarını kabullenen gelenekleri ve bir kahramanın, bir bozkurtun veya genel olarak Türk milletinin hayatı etrafında şekillenen motifleri ile birincisi; fırsat bulunduğunda, yeni bir çalışma içerisinde değerlendirilecektir.
Pertev Naili Boratav, Türk efsanelerinin sınıflandırılması şöyle yapmıştır:- Dünyanın yaratılışı ve sonu ile ilgili efsaneler
- Tarihi efsaneler
- Sınırlandırılmış tabii yerlerin menşeleri (dağlar, göller … vs.)
- Meskun yerlerin menşeleri (şehirler, köyler … vs.)
- Büyük binaların menşeleri (kiliseler, camiler, köprüler … vs.)
- Hazineler
- Milletlerin, hükümdar sülalelerinin ve sosyal sınıfların menşeleri
- Felaketler
- Tarihi olarak bilinen kahramanlıkların yendikleri, tabiatüstü güce sahip canavarlar
- Savaşlar, fetihler, istilalar
- Kurulu düzene başkaldırmalar
- Diğer hadiseler ve üstün kişiler, medeniyet getiren kahramanlar, bilginler, şairler
- Aşk ve aile hayatı
- Küçük bir topluluğun, tarihinin bir parçasını meydana getirdikleri ölçüde bilinen, ortak veya kişisel karakterde, çeşitli diğer kişilerle ilgili anlatmalar.
- Tabiatüstü şahıslar ve varlıklar üzerine efsaneler
- Alın yazısı
- Ölüm ve ötesi
- Tekin olmayan yerler
- Tabiatın bir parçası olan yerler (orman, göl, vs.) ile hayvanların sahipleri, koruyucuları
- Cinler, periler, ejderhalar vb. tabiatüstü güçte yaratıklar
- Şeytan
- Hastalık ve sakatlık getiren varlıklar (albastı gibi)
- Tabiatüstü güçleri olan kişiler (büyücü, üfürükçü, efsuncu gibi)
- Mit niteliğinde hayvan ve bitkiler (adamotu gibi) üzerine anlatmalar
- Dini efsaneler
()Bizim bu çalışmamızın içerisinde değerlendirmeye tabi tutulan efsaneler çoğunlukla kendi insanımızın dilinde dolaşanların ele alınmasını tercih ettik. Ancak yeri geldikçe dünya milletlerinin efsanelerine de yer verdik. Anadolu insanının tarihinde, yer adlarından, beylerinden, şah, padişahlarından, hükümdarlarından, dağları, taşlarından, ovaları, yaylaları, nehirleri, ırmakları, çayları, gölleri, ılıcaları, pınarları, şehirleri, köyleri, kaleleri gibi yaşantılarına girmiş, muhtelif çok çeşitli efsanelerinden sıklıkla bahsettiğimiz, bunları daha çok ele aldığımız görülecektir.Bir tarih gerçeği veya coğrafya alanı içerisinde yaşanıldığını, toplumun değer yargılarına ve ruh yüceliğine dayandıklarını, toplum hayatına bağlı mistik davranışlarla, şahısların tutum ve davranışları etrafında kutsiyetin yücelttiği manevi kişiliğin şekillenerek olağanüstü bir güçle sergilendiğini görüyoruz. Güç durumlarda Allah’a sığınan gelinler, orduyu doyuran veliler, birbirlerine güvenerek; horoz ölümünde iki ayrı yerden yola çıkıp, birleştikleri yerde sınır tespiti yapan beylerin ruh olgunlukları (Birinin zaman kazanmadaki davranışı hile mi, yoksa meşru bir zekâ oyunu mu olduğu bilinmese de) bunun en iyi örnekleri olarak görülecektir.Bu efsaneler, aynı inanç ve düşünce anlayışına sahip memleketler ve milletlerde benze şekillerde meydana gelmiş; bazı efsaneler, bazen anıları zayıflatan bir kahraman yerine şeref duyulan bir başkasına geçmiş; bazen de çevrenin sosyal ve etnografik şartlarına göre çevre ve zaman değiştirmişlerdir.Dünya edebiyatında olduğu gibi, Türk edebiyatında da birçok edebi eserin efsanelere kaynak olduğu görülür. Bu efsaneler görüldüğü gibi temel olarak toplumumuzun hayat anlayışına ve inanç dünyasına dayanmaktadır. Bu yüzden, efsanelerimize asıl özelliği kazandıran kavram ve motifler arasında, İslamiyet öncesi devrelerin inanç hayatından kalanlara da rastlamak mümkündür.
(Prof. Dr. Bahattin Ögel/ Türk Mitolojisi C:3- İstanbul 1971/M. Eğitim Basımevi, 8 y + VIII + II + 339 s. 1000 Temel Eser 51 sf. 25-29)Anadolu Efsanelerinde görülen, eşyaya ve tabiata hükmetme, gerçeğin üstüne çıkma anlayışının, İslamiyet öncesi Türk inanç sisteminde de gelenek halinde varlığı görülür. 10. Yüzyıl sonrası Türk toplumunda gelişen ve yayılan İslami düşüncenin, efsanelerimizi şekillendirdiğini ve ruh yüceliği verdiğini görürüz.
(4. Bölümün Sonu)(Devam Edecek)