DÜŞLER ÜLKESİNİN PRENSİ

Sömürülen ülke yöneticisi olmak yetmiyormuş gibi sömüren ülke olma sevdasına tutulmak ne iştir?BOP Eşbaşkanı olmak, yakın bölge ülkelerine müdahil olmak, Yeni Osmanlı düşleri kurmak vb…Ya rab! ABD ve AB tarafından yönetilmeye yüz tutmuş bir Dünya’da düşler ülkesinin prensi olmak ne işe yarar?Sayısı belirsiz dehlizlerle birbirine ulalı odalardan müteşekkil saraylarda, halkından bihaber yaşayarak saltanat sürme sevdası mıdır bu?Bu iş; her gün akranlarından tokat yiyen bir zavallı çocuğun, ilk bulduğu fırsatta kendisinden daha çelimsize ağalık taslaması gibi bir duygu olabilir mi?Büyük Britanya İmparatorluğu vb örneği sömüren sömürülen ülke ilişkisi içindeki Frankofon’ların veya CommonWealt’ların ortak yönü, eski imparatorlukların temel taşları olan ülkeleri ve toplumları aynı siyasi ekonomik organizasyon içinde tutma çabasıdır.Geçmişe dönüp bir bakın. Türk ırkına dayanan devletler binlerce yıl öncesinde konfederasyonlar kurabilme başarısı göstermişler, fakat yaratılan kardeş kavgaları sonucu kısa sürede parçalanarak, her biri uzun süreler Çin, Moğol, İslâmi Arap, Bizans, Rus(Sovyet) vb devletveya milletlerin esiri konumuna gelmişlerdir.Bir Antalya Toplantısı’nda sözü edilen ve çağrısı yapılan “Türk Dilini Kullanan Devletler Birliği”  de bugün için düşten öte, gerçekleşmesi bu gün için olasılığı bulunmayan bir organizasyon olabilir mi?Bu çağrı; Osmanlının, Selçuklunun, Avarların, Hunların, Kutlukların, Uygurların, Göktürklerin kurmayı başardığı konfedere imparatorlukların yıkılışı sonrası o coğrafyalarda geçerli olabilecek Frankofon veya Common Wealt’lar örneğidir. Şangay Örgütlenmesi, AB örgütlenmesi, Birleşmiş Milletler Örgütlenmesine hiç benzemiyor. Yani tanımlaması bile net değil. Çağrı yapılan topluluk ve devletlerin yapısını irdelenmeden kurulan bir düşün açıklanması gibi bir şey…Bu model; kendilerine “Türki Cumhuriyet” denilmesinden hoşnut olmayan, kendi ırki ana dilini bile konuşamayan cumhurbaşkanları olan ülkeler için geçerli olabilir mi?Bu modeli; boyunduruktan yeni kurtulmuş ve kendilerine ağabeylik taslayanlardan hoşlanmayan devletler kabullenebilir mi?Ama bakınız; BOP Eş başkanının çağrı yaptığı o aynı devletlerin pek çoğu, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, birliğin belirleyicisi konumundaki Rusların çağrısına hemen yanıt vererek Bağımsız Devletler Topluluğu’na katılıvermişlerdir.Bizimkiler ufacık bir konuda hemen birbirine soğuyuveren ve neredeyse birbirlerini düşman kardeşler olarak gören, henüz bağımsızlığın farkına ve zevkine varamamış, çağdaş gelişimden henüz uzak topluluklardan oluşuyor. Aynı çağrıyı bu ülkelere yapan ilk siz değilsiniz ki…Yel değirmenlerine karşı kahramanlık taslayan Donkişot olmanın gereği de yok. O çağrılara henüz yanıt verecek konumda olamadıkları için ortak abece ve ortak kullanılan dil konusunda dahi ilerleyen adımlar görülmüyor. Özlediğimiz birliktelik, örneğin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile gerçekleşebilir. Diğerlerinin böylesi bir birliğe daha sonraları katılabilmesi bile uzun yılları kapsayacak bir rüya değil mi?Şu geçici dünyada “düşler ülkesinin prensi” olmak hiç kimseye yaramamıştır. Siz en iyisi, sayısını ve maliyetini bilmediğimiz kaç ak saraylarınızda derin düşler kurmaktan kurtulmanın yollarına bakınız. Bu; sizin ve Türk ulusu için en hayırlısı olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri