Kuralcı yaşamı sevmeyen, yozlaştırmayı kafaya koyan yıkıcılar, insanların mücadelesindeki yorgunluklarından yararlanarak; “Böyle de olur” derler.Anarşinin bir topluma yarar getirdiği görülmemiştir. Bireylerine varsıl, dirlikli bir yaşam biçimi sunmaya çalışanlar, her şeyden önce bunun kurallarını ortaya koyar ve bu ilkelerin hayata geçirilebilmesi için müeyyideler(yaptırımlar) uygulanır.Yaptırımsız hiçbir kural yaşamda yer bulamaz. Kuralsız hiçbir yaşam biçimi devamlılık gösteremez. Ancak; nemelazımcılığın, boş vermişliğin, hedefsizliğin, verimsizliğin, çaresizliğin olduğu yerde “Böyle de olur” denilir. Bu sözü bir öğütmüş gibi kullananlar bireylerin geleceğini karartır. Toplumları katleder.Bu sözleri kullananların, kendi adlarına yararlanacakları mutlak bir çıkarları söz konusudur. Siz o çıkarı sezebilir, görüp kavrayabilirseniz; o işlerin öyle olamayacağını düşünebilir, bu tip davranışlardan uzaklaşabilirsiniz.Kendinizin ve toplumunuzun çıkarlarını yeğliyorsanız, kurallı yaşamı seçeceksiniz. Salt kendi öz çıkarınızı ön koşul tutuyorsanız, bu işleri öyle de halletmeğe kalkışacaksınız. Ama nereye kadar?İki tür yaşam var. Birisi, salt kendi pencerenizden bakarak olmasını arzuladıklarınızdır. Sizin olmasını istedikleriniz, arzuladığınız yaşam biçiminin kuralarını örüntüler. Bunun dışındaki her davranış size ve düzeninize terstir. Siz, kafanızda düşündüğünüz bu yaşam biçiminin adını yine kendiniz koyarsınız. Bazılarına göre devlet, kimilerine göre din inancıdır bu…Sizin düşlerinize ve öğretilerinize uyanlar ne güzel insanlardır!Ya diğerleri!Onları; ‘komünist’, ‘dinsiz’, ‘deccal’, ‘şeytan’, ‘terörist’ gibi unvanlarla ötekileştirmek en kolay olanıdır. Bunu da ancak dengesiz psikopat softalar yapar.Sütten çıkmış ak kaşık olanı sizlersiniz. Adınız; ‘Ilımlı’, ‘demokrat’, ‘inançlı’, ‘hoca’ değil mi?Oysa sizin dışınızda, Allah’ın emirlerini, yaratmasını idrak etmiş milyonlarca insan vardır. Çıplak olan sizsiniz. Ümmi olan sizsiniz. Sizin dışınızdakiler okuduklarından, sizin gibiler ise duyduklarınızdan hareket ederek yaşam biçimi kuruyorlar. Onlar Allah’ın ilk emrini, sizler ise sapıttırılma olasılığı çok yüksek nakilleri yerine getiriyorsunuz. Onlar; Tanrı’sının kurallarını, sizler ise kulların kurallarını uyguluyorsunuz. Yani sizler Allah’a eş koşuyor, kendini Allah yerine koymaya kalkışanların kurallarını uyguluyorsunuz. O kişi siz olsanız dahi…İnanlar; ‘Allah’a şirk koşmanın en büyük suç ve cezasız kalmayacak haram davranış olduğunu’ çok iyi bilirler. Bilmedikleri; Allah’a şirk koşanların ardına neden düştükleridir.Oysa düşünen insanlar için bunu anlamak çok kolaydır. Biraz ‘düşünebilmek’, yani ‘insan olmak’ yeterlidir.